Necip Fazıl’ın ve Nazım Hikmet’in ve herkesin birbirinden karşılıklı kavram çaldıklarını neden kimse dile getirmiyor? Diyanet, milli eğitim, düşünce kuruluşları ve üniversiteler neden kültür kavramının, kavramların hakkından gelemiyor? Mesleği, unvanı, makamı ne olursa olsun, sefil kavram kullanıp, sefilleri oynamayan yok. Herkesin yazıp, konuştukları bu sefaletin şahididir.
Bir kavramın neye tekabül ettiği kesinlikle köküne gidilerek anlaşılır. Bu kök bilgisi, kavramın kendine has bir DNA’sı olduğunu ispat eder. Bir insanın babalık testi için DNA’sı ne anlama geliyorsa, kavramın köküne gitmek de aynı anlama gelir. Kullanılan kelimenin kök bilgisi ile kişinin inandığı İslam dini eşleşmiyorsa (dinine zıt kavram kullanıyorsa) o kişi giderayak çifte dinli olur.
‘Milli’ ve Türevleri Nedir, Ne Demektir?
Milli: Kelime manası; millete ait, bize ait demektir. Arapça bir kelimedir ve sıfattır. Sondaki ‘i’ Arapçadaki ‘y’ olup, aitlik zamiridir. Milli lafzı ile kavim’e gönderme vardır. Milli güvenlik denildiği zaman bize ait güvenlik denilmiş olur. Milli piyango denilince bize ait kumar şekli demektir. Milli takım denilince içinde cinsiyetsiz kişinin de olabileceği bir yer anlaşılır. Biliyorsunuz, bir milli takımda böyle bir fırtına koptu. Milli görüş denildiği zaman “bize ait ideoloji” denilmiş olur. Milli güvenlik kurulu deyince meşru, milli güvenlik konseyi deyince gayri meşru bir kurul akla geliyor. Böylece milli lafzı tam bir joker kelimedir. Bir şey “bize ait” olmuşsa ne olmuş? Ona geleceğiz.
Milliyet: Sondaki ‘t’ dişilik ta’sıdır. Bu eki ile milliyet kelimesi daha çok kavim, ırk, nadiren vatan anlamında kullanılır. Milliyetsiz denildiği zaman ırksız, vatansız denilmiş olur. Milliyet duygusu yok denilince, bir yere, millete bağlılık duygusu yok demiş oluruz. Ancak İslam ve İslam dışı inançlarda vatan veya milliyet duygusu ve tanımı tamamen ayrı şeylerdir. Mesela şehit olmak için vatan sevgisi yetmez; Müslüman olmak zorunluluğu vardır. Bağlayıcı tanım milliyet değil, Müslüman tanımıdır.
Milliyetçi: Milliyetçilik lafzı, milliyet lafzına ‘çi’ ekinin eklenmiş halidir. Sondaki ‘çi’ eki Türkçe olup artık bu milliyet kelimesinin çığırından çıktığı anlamına gelir. Böylece milliyetçi kelimesi sonu ci, cu,cü ile biten mücadeleci, nurcu, ülkücü, Süleymancı, tarikatçı gibi yerli ideolojiler sınıfına girer. ‘çi’ eki ile Milliyetçi kelimesi Arapça-Türkçe ortak yapımı, melez bir kelimedir. Kişi kendini milliyetçi diye tanımladığı zaman en iyi ihtimalle (kötüsünü bilmem), kendini vatanperver, vatanını seven kişi olarak sunmuş olur. Yanlış da burada başlıyor. Çünkü vatan sevgisi milliyetçilikten değil; imandandır. Söz konusu vatan sevgisi ise imandan kaynaklanan sevgi bağlayıcıdır. Diğer vatan sevgilerinin tamamı ideolojidir. Bir Fransız milliyetçisi de vatanını sever; ama şehit olamaz. Milliyetçilik her ülkede vardır ve coğrafi işaretli ideolojiler sınıfına girer. Araplarda da vardır. Ama Trump’ı Arap kızlarının dansları ile karşıladılar. Fransa’da da var ama klozetinde taharet musluğu yok.
Milliyetçilik: Milliyetçilik, yukarıda izah ettiğimiz milliyetçi olma halinin adıdır. Bu kavramın bu dört aşaması ile DNA’sına ulaşmış oluyoruz. Bu kavram milli: Bize ait manası ile başladı ve milliyetçilik adlı ideolojiye ulaştı. Manası ne idi? Bize, millete ait… “Bize ait” olmuşsa ne olmuş? Size ait olan şeyin ne ile temellendirildiğine bakacağız. Milliyetçilik lafzının ele geçirmeye çalıştığı vatan sevgisi hamlesi, “vatan sevgisi imandandır” hadisi ile boşa çıkıyor. Birbirine karşı milliyetçilik hamlesi yapanların bütün atakları da boşa çıkıyor. Milliyetçilik böylece kök manası ile zamir ve isimden ibarettir. İsimler kimliğe temel teşkil etmezler. İslami anlamda bir kimlik tanımı değildir; sahiplenenler için beşeri, ideolojik, coğrafi işaretli kavramlar sınıfına girer.
Kelime ve kavram bilgisi olmayanlar kullanılan bir kelimeyi zan ile tayin ediyor. Öyle olacağını, öyle söylenebileceğini zannediyorlar. Zan en büyük yalandır. Ayet de burada devreye giriyor: “Onlar zanlarından (kuruntularından) başkasına tabi olmazlar.” (Yunus-36) Habertürk’te üç saatlik milliyetçilik konulu sohbette milliyetçiliğin tanımını dahi yapamadılar. İmkânsız yapamazlar.
Söz meclisten dışarı, anonim bir şiir: “Yoksa bir kişinin kamusu, yoktur o kişinin nâmusu.” Bir kişide tevhidi filtre/gözlük yoksa sözlük takozdan ibarettir. Milliyetçilik İslam ile hâşâ sentez edilemez; aynı anda ikisine de sahip çıkılamaz. Türk-İslam sentezi demek “İslam yetmedi Türklük verelim” demektir. Diğeri de Araplık verelim diyor. Sadece ideolojiler birbiri ile sentez işlemine tabi tutulurlar. Sol tez, sağ antitez; Turgut Özal “sağ ve sol” kolunu kafasının üzerinde birleştirdi, sağ ve solu sentez etti. “Tez-Antitez-Sentez” teslisi en ünlü teslis inancıdır.
Uygulamada; milli, yerli ve milli, milliyetçilik, milli görüş ne demektir?
“Vatan sevgisi imandandır.” İmana taalluk eden vatanın çakıl taşı dahi satılamaz. Çakıl taşı ne ki; Çanakkale’de bizi yok etmeye gelenlere 400 000’den fazla konut satıldı. En çoğu bu dört görüş zamanında satıldı. İmana, şehit kanına denk olan mülkün satılması sözün bittiği yerdir. (Devamı var)