“Yerli ve milli” ifadesi bir slogandır. Sloganlar, ideolojilerin makyajı ve her türden sistemin maskesidir. Hiçbir düşünce değeri olmayan bu maskeyi kazıyın; altından İslam hariç her şey çıkar. Dünyada sloganın tarifi ve mahiyeti sadece bizim kayıtlarımızda var. Türkiye’de yabancının kim olduğu iyi anlaşılırsa, yerli üzerinden bir hamle yapılamayacağı daha iyi anlaşılır. Yabancı kim? Türkiye’den mülk alan Ermeniler, Yahudiler, Antalya’da getto kuran İngilizler, Rus, Suriyeli, Ukraynalılar yabancı mı? Kendine güvenen varsa bu kesimlerin ‘yabancı’ olduğunu bir basın toplantısı ile ilan etsin! Bunu kimse imkânsız yapamaz. “Bizim tabela altında olmayan yabancıdır” diyen varsa esas yabancı odur. Türkiye’nin asli unsurunun kimler olduğu ilan edilemediği için yabancıların kimler olduğu ilan edilemiyor. Esas algı operasyonu ithal kavramlar ve sloganlar ile yapılır. Söz üzerinden herkesi test edemeyen yerli ve yabancıyı, hiçbir şeyi tayin edemez. Söz gruplarını bilemeyenlerin sonu: Yabancılar istediği yerden mülk alır, dağdaki gelir bağdakini kovar.
Nüfus cüzdanınızda yerli, din ve kavim tanımı tescil edilmiyor. Gücü yetenin dilediği yerden mülk satın alabilmesi yerli ve yabancı kelimelerini ipe çekti. Yerliliğiniz tescil edilse bile yerli veya yabancı tanımı kimlik temellendirmesi değildir. İsimdir; elma ve armut gibi. Tanım, tasnif ve kimlik beyanı İslami kavramlar ile yapılır. Tanım ve tasnifi isimler üzerinden yapanlar İslami kavramları yani İslam’ı iptal etmiş oluyorlar. “Kimlik siyaseti yapmayacağız” diyorlar. Kimin ‘kim’ olduğunun beyan edilemediği Türkiye’de yerliliğin lâfı mı olur! Bir daireyi satın alma konusunda yerli dedikleriniz yabancıların doları ile rekabet edemiyorlar. Demek ki esas yabancı ‘yerliyim’ diyenler.
Yerlilik düşüncesi” ne demektir?
Yerlilik düşüncesi adlı bir kitap gördüm. Düşünceye sadece inanılan din veya ideoloji ile atıf yapılabilir. Ayrıntılı izahı İslami düşüncenin 4. maddesi/makalesinde var. Doğrusu; İslami düşünce, liberal düşünce, Marksist düşünce vs gibi… Düşüncenizi, coğrafya yani yerli olmanız tayin etmez. İnandığınız dinin kavramları tayin eder. Bu da İslam veya bir ideolojidir. İthal kavram kullananlar düşünmekten bahsedemezler. Bir düşünce kendini yerli veya yabancı lafızları üzerinden değil, hak veya batıl, İslam veya İslam karşıtı kavramlar üzerinden ifade eder. Kimlik veya düşünce mal/mülk gibi miras kalan bir şey değildir. Yerli buğday, yerli otomobil, yerli üretim vs diyerek ancak eşyalara ‘yerli’ lafzı ile atıf yapılır. İslami düşüncenin yasalarını bilmeyen cümle kuramaz. ‘Mal/mülk’ ile düşünceyi karıştırır. Müslümanlarda İslami düşünce yok artık, sefil kavramlarla sefil düşünce var. Bütün kitle alanlarınız besmeleyi reddediyor; sen burada yerli olsan kaç yazar!
Medeniyetsiz Kim?
Medeniyet lafzını kesinlikle bilen yok. Hangi lafzı bilen var ki! Medine, medeni, medeniyet, aynı kökten geliyor. Manaları: Şehir, şehirli, şehirleşmek. Medeniyet ‘şehirleşmek’ demektir. Şehirli ‘medeni’ demektir. Tersi bedevi, tuvaletini açık alana yapan demektir. Şehirleşmekle iş bitmiyor. Şehir’e damgasını vuran ne ise medeniyetin ne olduğunu o tayin eder. Gelin ona bakalım: “Falan ile filan yasak aşk yaşıyor. Cinayetin arkasında gizli aşk çıktı. Cinsiyetsizlik dezavantaj olamaz” vs. diyorlar. Ayrıca şehre kebair günah sektörleri ve besmeleyi reddeden on kitle alanı; marka, market, makyaj, medya, moda, müzik, festival, faşing, futbol ve olimpiyatlar damgasını vuruyor. Bu damgalar medeniyetsizliğin tam kendisidir. Medeniyet lafzını sahiplenen bu damgaları sahiplenmiş olur.
Büyük günahlar ve besmelesizlik medeniyet ise küfrün yeni adı medeniyettir.
Gördüğünüz gibi yeryüzünde medeni ülke ve medeniyet yok; muasır cehalet var. Kelimelerin neye tekabül ettiğini bilmemek belirsizliktir. Belirsizlik kumardır, çekiliştir, felaket senaryosudur. Bu belirsizlikten dolayı Çanakkale’nin, büyük taarruzun bir gün bile sefasını süremedik. İki asırdır ne gördük? Terör, idam, darbe, yokluk, didişme, diplomalı cahil, on çeşit 12 Eylül ve 15 Temmuz. Sefil kavram sefil eder. Günümüzde; medeniyet=şehirleşmek=büyük günah sektörleri ve besmelenin reddi demektir. ‘Medeniyetimiz’ diyen büyük günahları sahiplenmiş olur.