Tesettür nedir? Tesettür kadının beden hatlarını/çizgilerini gizlemesi demektir. Tesettürde kadının “dişiliğini saklayan, kişiliğini belli eden” kuralı geçerlidir. Kadının giyinişi, yürüyüşü, bakışı, gülüşü, konuşma tonu ölçülü olmalıdır. Bu ölçü anlatı konusu olmaz, iman eden bunları arar, öğrenir. Bunlar tesettürün ruhudur. Şuh bir kahkaha atan, döküle saçıla yürüyen, erkeğine erkeksi davranan bir kadın çarşaf giyse de kıymeti yok. Tesettür vücudun tamamını kapsar; baştaki örtüden ibaret değildir. Tesettürde İslami çizgi aşıldığı için dünyada Trump’ın, Netanyahu’nun borusu ötüyor.

Tesettürde olması gerekenler. Başı kapatan örtü, yakadan aşağı salınır. Boyun bölgesinde sıkılıp, bağlanamaz. Gövdeyi boydan boya örten giysi, topuktan dört parmak yukarıda kalacak şekilde aşağı ‘salınır.’ Yeterli genişlikte bu iki ‘salma’ gerçeği yok; tesettür de yok. Merve Kavakçı’nın meclis sürecindeki başörtüsü tesettür değildir; boyun bölgesinde sıkılan türbandır; sıkma baştır. Tesettürü öncüler bilmiyor ki artçılar ne bilsin! Yukarıda tanımlanan şekli ile örtünen yok. Çünkü bunun ilmini, itikat boyutunu bilen yok. Başörtüsü seraörtüsü gibidir; örtüyor ama gizleyemiyor.

Tesettürde olmaması gerekenler: Örtünüyorum diyenler ayet ve hadislerin tarifine uymuyor. Modanın emrinde, beden hatlarını/çizgilerini belli eden, dar, kısa ve erkeğimsi kıyafetler, Frenk mukallidi ceket veya pantolon veya streç pantolon tesettür değildir. Tesettür yok, tam tersi dövme, makyaj, surata monte edilen tas-teneke var. Yüzün ve vücudun muhtelif yerlerine operasyon çektiriliyor. Olmaması gerekenler erkeklerde de var; al birini vur ötekine! Örtünüyorum diyenlerde, olması gerekenler yok; olmaması gerekenler var.

İran’dan nasıl ki zorla kapattırma görüntüleri geliyorsa, Türkiye’de de zorla başını açtırma görüntüleri vaki oldu. Bu anlamda Türkiye ‘karşı İran’dır. Şu anda Türkiye’de “aç-kapa!” uygulaması yok. Bu gelinen noktada herkes modaya uygun dilediği gibi giyiniyor. Buna liberalizm denir. Liberalizm “mezhebi geniş” demektir. Mezhebi geniş olan için her yol yürünebilir yoldur.

Artık “başınızı açın” diyen iktidarlar yok; ama ortada tesettür de yok. Demek ki mesele iktidar meselesi değilmiş. Eğer mesele iktidar meselesi olsaydı; yasaklayan iktidar gitti, problem bitti, tesettür geldi diyebilmeliydik. Ama yok böyle bir şey, kaporta güzeli olmak isteyenler var. İslam’da iktidar yok sayılan bir şey değildir. Tam tersine İslam, bütün dünyevi iktidarları hak ilah kavramını ihdas ederek tasfiye eder. İslami düşüncenin 9. maddesi “sorgulama iktidar üzerinden olmaz, itikat üzerinden olur” kuralı anlaşılmadığı sürece, Allah’ın elçisinin kendisine verilen iktidarı neden almadığı da anlaşılmayacak. Anlamadığı Peygambere inanan bir millet düşünün!

Büyük hata nerede yapıldı?

Türkiye’de ilah kavramının kendine has ve kelime manalarını bilen, dile getiren, İslami düşünebilen yok. Büyük hata budur. Başörtüsüne sahip çıkanların İslamcı, siyasal İslam gibi müfsit kavramlara itirazları yok. İlah ve itikat kavramları anlaşılmadıkça her İslami hamlenin boşa çıkacağı gerçeğini bilen, dile getiren yok. Düşünemeyenler müstehcenlikten kaçarken tesettür defilesine yakalandılar. Defile şovdur, teşhirdir, karşıtına dönmektir, bedenin görücüye çıkmasıdır.

Bayanlar için “kendi ayakları üzerinde dursun” dediler. Kendi ayakları üzerinde durma pahasına 28 Şubatta tesettürü verip, şapka-peruk’a fit oldular; buna şark kurnazlığı denir. Bu oyunun, kadın erkekten azade olsun anlamına geldiğini bilemediler. Kendi ayakları üzerinde durmak feminizmin özgürlük talebidir. İslam’da “özgür kız” felaketi yoktur. İslam’a göre erkek ve kadın beraber ayakta kalır. Bu beraberlik keşfedilemediği için tesettür cami avlusuna bırakıldı. Başörtüsü podyuma çıktı.

“Başörtüsü demokratik hakkımız” seslerini duyduk. Bu talep doğru ise faiz, fuhuş, içki, kumarı kaldırmak da demokratik hakkınızdır. Hakkınızı kullanın! Olacak şey değil. İslami düşünemeyenler hak ve hukukun nasıl ihdas edileceğini bilemez. Hem başörtüsünü savunup hem de kendi medya mezhebinde başı açık istihdam edenler var. Seraörtüsüne bile tahammül yok. Hal ve şartlara yani konjonktüre iman etmek buna denir. İslami düşünce yoksa iman havuzunun dibi delik-deşik olur.