Kelimeler üzerinden tedavi olunuz!

Kişinin kelimeleri bozuksa, düşüncesi de bozuktur. Düşünce bozulunca bozuk yollara girer ve bağımlılık denilen onlarca zincire paçayı kaptırır. Günümüzde zincire vurulma şekli bağımlılıklar batağına düşerek oluyor. Hiç kimse durduk yerde bağımlılık batağına düşmez. Bağımlılıklara düşmeden önce insanın düşürdüğü bir şey vardır: Doğru düşünmek. Doğru düşünmek kelimeler üzerinden olur. Bir sözün neye tekabül ettiğini bilmeyen herkes 12 Eylülde sloganlar çukuruna düştü. 15 Temmuzda “hizmet-himmet-hoşgörü” teslis çukuruna düştü. Elan 7/24 bağımlılık çukurlarına düşmeyen yok. Her dönemin çukurlarını sayabilirim ama vaktim, yerim yok. Hiçbir kişi, kurum, istihbarat birimi 15 Temmuzu öngöremedi; öngörebilseydi 15 Temmuz olmazdı. 1999’da İlahların Silahları adlı kitabımda Zaman grubuna “siz bu dini futbol topu gibi oynuyorsunuz” dedim. Bu tespit bilinseydi o yapının tabanında tek kişi kalmazdı, 15 Temmuz da vaki olmazdı. O gün futbol/fiiller üzerinden yaptığım tespiti, bugün kavramlar üzerinden herkese söylüyorum. O gün bana inanmayanların 15 Temmuzu öyle oldu; bugün inanmayanların görünen 15 Temmuzu zincirlere vurulma şeklinde oluyor; görünmeyeni illa ki kapıyı çalacak.

Kavramları bilen bir kişi; herkesi itikadı, kelimeleri ve fiilleri üzerinden teşhis eder. Gerçek istihbarat ve bağışıklık sistemi, kelimelere hâkim olmakla mümkündür. Kelime üzerinden tedaviyi kabul etmeyenler, eksiğini üzerine alınmayanlar “su köprüyü böldükten sonra” ya hastaneye ya hapishaneye veya firari gidiyorlar; ispatlıdır. Sefil kavramlar bağımlılıkların anasıdır dediğimde üzerine alınan var mı? Bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket eksiğini üzerine alınmamasıdır.

Bağımlılık Türleri: Sefil kavram bağımlılıkları, ideolojik bağımlılıklar. Cep şeytanı bağımlılığı, madde, uyuşturucu, bahis-kumar-toto bağımlılıkları. Finans şebekesi ve kaporta güzelliği bağımlılığı; gözüne, yüzüne, ağzına, gövdesine, koluna, kanadına operasyon çektirip vücudunu harabeye çevirme bağımlılığı. Bağımlılık, düşünemeyenlerin kendini gönüllü zincire vurması demektir. Sigara, içki, marka, makyaj, moda, medya, dijital ortam bağımlılığı. Dövme-sövme, kahvehane bağımlılığı. Besmeleyi reddeden kitle alanları, festival-faşing-futbol bağımlılığı. Cinnet-cinayet, slogan bağımlılığı. Say! İmkânsız bitmez. Bunlardan birisi bile insanı helak eder. Bunların her birisi kitap hacminde yazılmalı. Kimse yazamaz. Çünkü düşünebilen, eli kalem tutan yok; bu konuları yazamayanın unvanı, makamı, diploması beş para etmez. Ben futbol bağımlılığını yazdım. Türkiye’de14 yaş altı bağımlılık miktarı 6 milyon. Tüm dünya FİL’in; Frenkçe, İngilizce, Latince’nin hortumunda, sefil kavramlarında eziliyor, ölüyor. Topluca ölündüğü zaman daha kolay ölünür.

Önce ilah, sonra silah sözümüz anlaşılmadıkça, sefil kavramlar terk edilmedikçe hiçbir polisiye tedbir, hiçbir kanun, kolluk gücü bağımlılıklara yani zincire vurulma türlerine mani olamaz. Sosyal medya mezhebi zincirlerine, cep şeytanı-ev şeytanı zincirlerine vurulmayan var mı? Z kuşağı vs hiçbir kuşak yok: Cep şeytanı kuşağı, zincire vurulma kuşağı var. Dinlediğiniz haberler bu metni doğruluyor. Zincire vurulanların sonu; geçimsizlik, didişme, kadın cinayeti, hastane, intihar, cinnet-cinayet, hırsızlık ve sağ kalabilirse hapishane ile sona eriyor. Bağımlılıktan/zincire vurulduktan sonra; yani su köprüyü böldükten sonra tedavi olunamaz. Helak olunur. İnsanlar doğru düşünebilseydi zincirlere vurulmayacak, cinnet-cinayet sarmalına girmeyecek, flörte çıkıp 20 yerinden bıçak yemeyecekti. Düşünemeyenlerin düşüşü dikey olur.