Bir avuç suda sürüklenir dalga dalga güzelliğin, meçhul zamana doğru,
Bakarsın, kendini unutana değin;  durgun gölde bulursun, dingin huzuru…

Bir nefes, hayran olduğum o ses, sazlıkların gürültüsünden başka,
Derin sessizlik, çıt yok su üstünde, mavi gök altında, uçsuz uzaklarda…

Bir kıyıya ihtiyacın varsa, tutunmak için, daldır düşüncelerini suya,
Yasla arkanı kayalara, mavi düşlerin arınarak yüzsün,  dertler vursun kıyıya.

Bana denizden, deryadan söz etme,  sakın ufacık göl diye belleme!
Kenarını süsleyen oyalar, özenle dökülmüş kayalar, sanki demetleme,

Emre Sultan Tekkesi, işte bizim Yunus, Taptuk Emre hocası ile olur okyanus,
Belki çağırdı, buradan; dağlar ile taşlar ile Mevla’sını, kendine mahsus, sus pus!

Kayalar başkaldırmış sularından zikrediyor, gökyüzünü göstererek adını,
Sığdırmış ufacık gölüne, sonsuz hayal gücünü, güneşini, ayını, yıldızını, 

Güneş doğar, gün batar, ay dolanır, mehtap yansır yüzüne birazdan. 
Haber ver;  yağmurdan, kardan, kışlardan,  bahardan, yazdan, hazandan,

Açılıvermiş bulup tenha yerleri, gözlerden ırak kırların ortasında,
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu tarih, bu doğa ile kucak kucağa…
Mürşide OKLU AYHAN