Gizemli şehrin dünlerinden;

Şafağı şanlı zaferlere doğar bu şehir,

Binlerce yılın dip derinliğinden,

Şifalı su olur, akar bu şehir.

 

Hıdırlık Dağı dolanır da yamacına,

Kale surlarından bakar bu şehir.

Rüya gibi dünden kalan konaklarına

Tarihi ardına takar bu şehir.

 

Her karış toprağına emek sinmiş,

Tarih sahnesine ne uygarlıklar girmiş,

Düşmanını yurdundan atıp silmiş,

Satır satır Cumhuriyet’i yazar bu şehir.

 

Yolların birleştiği kavşak noktası,

Dağlar yol verir, kavuşturur ovası,

Sevenleri ulaştırır şehirlerarası,

Kapılarını Anadolu’ya açar bu şehir.

 

Baharda ebemkuşağı, dolanır beline,

Ağaçlarına kiraz dolar mevsiminde,

Yazın haşhaşlar kelle olup büyüyünce,

Haşhaşlı ekmek kokar bu şehir.

 

Duman bürüyünce dağının başını,

Dertlenince içine atar, hüznünü acısını,

Sen hiç yedin mi soğuğunu ayazını?

Kar yağınca kara kışı, yaşar bu şehir.

 

Değişir günden güne, ufuktadır umudu,

Bağlanır sevda ile erkeği kadını çocuğu,

Korur, gözünden sakınarak bu şanlı Yurdu,

Dalgalandıkça bayrağım, coşar bu şehir.

 

Tutar ellerimden gözlerim olur bana,

Toprağında oynarken, toza bulana bulana,

''Kaderinde yazılmış'' diye atar beni yabana,

Hasretle içimi hep yakar bu şehir.

 

Mürşide OKLU AYHAN