Vefasız Eylül… Eylül, Eylül bakma yüzüme,

Hüzünlerin yığılım yığılım, doluyor gönlüme

 

‘’Gitme Eylül!’’ ‘’Gitme!’’ desem çekip gideceksin,

Toprağı ıslatıp, yaprağı döküp gideceksin.

 

Boynunu bükmeye hazır güllerini, üzecek gidişin,

Elini eteğini çekiyor yaşama sevincin, sönüyor ateşin.

 

Körebe oynuyorduk güneşinle,  koşuyorduk peşinden,

Yağmurun, rüzgârın… Sonra yoruluyordu kendiliğinden.

 

Kuşların şakıyordu daha demin,

Ne zaman yolcu edip gönderdin?

 

Bak ağlaşıyor ayrılığına saatler,

Sessiz adımlarla kısalıyor günler.

 

Alıp gitme renklerimi günbatımı seyrinde

Sisli gölgeler çökerken perde perde…

 

Başına buyruk gidişinin yolu hazin, soğuk,

Sürüyor, salgına dönüştürülmüş bozukluk.

 

Ziyan edip duyguları, tarumara doğru,

Bırakıp gidiyorsun üşütüp, kupkuru.

 

Yeniden başlamak üzere;

Umutlar vaat ediyorsun, göz göre göre,

 

Tamamlamadan, yarım kalmış hikâyeleri,

Eksik bırakılmış bağlama yerleri kopuk zinciri…

 

Fermanı yok, dermanı yok, çaresi yok,  gideceksin,

Durdurmak elimde değil, gideceksin kesin…

 

Bakma yüzüme öyle Eylül’ce,

Sen de bırakıp gidiyorsun işte…

 

Mürşide OKLU AYHAN