Yoklama defterinden adını okudum,

Ayağa kalktı mahcup, ilk defa gördüm.

 

Sınıfa yeni gelmiş besbelli,

Önden bir kız ‘’Çok pis kokuyor öğretmenim!’’ dedi.

 

Duymuş gibi omuzları küçüldü, sırasında kayboldu,

En arkaydı,  sırada sanki kimse yoktu.

 

Perişan kıyafeti, keçeleşmiş saçları öğrenciden uzak,

Sözde lise birinci sınıf öğrencisi olacak.

 

’Nerden geldin oğlum’’ diye söze başladım,

Bir vilayet söyledi, çok zor anladım.

 

Sınıfın en tembeli bile yanında canavar,

Kuş gibi ürkek, bir sıkımlık canı var.

 

Bir süre sonra varlığını unuttum,

Dersime başlayıp konulara karıştım.

 

Bir gün tahtaya kaldırdım gülüştüler,

Çocuğun alnında sıkıntıdan boncuk boncuk ter,

 

Soruyu çözdü, işlemleri yaptı,

Benden iyi bir sözlü notu kaptı.

 

Kir mi, ter mi? Kapkara yüzü,

Kirli saçının okşayınca ışıldadı gözü.

 

Çevre temizliğine getirdim konuyu böldüm dersi,

’Temiz insanların toplumda başkadır yeri.’’

 

İncitmeden nasıl söylesem? ‘’Saçını kestir ‘’ diye,

En iyisi konuşalım diye haber saldım veliye,

 

’Babam yok öğretmenim, annem ağır hasta

İlk önceleri temizliğe gidiyordu şimdi boşta’’


 

Evin büyüğü; yüklenmiş omzuna evinin sorumluluğu,

Dersten çıktıktan sonra çöplüklerde alıyormuş soluğu.

 

Kimse duymasın diye yaptığı işi,

Fısıldayarak söyledi sattığı çöpü.

 

İçim titredi ta derinden,

Sordum ‘’Neden kalkıp geldin memleketinden?’’

 

Babası şoförmüş, kaza geçirmiş Ankara’da,

Hastane masrafları, cenaze masrafları kalmışlar ortada.

 

Bu sırrını saklamamı istedi benden,

Gözlerindeki o okuma ışığını gördüm birden.

 

Sessiz sedasız sürdürdü derslerini,

Hiç kimseye fark ettirmeden içindeki cevherini.

 

Üç yıl sonra okul kapanış töreninde,

Lise sonlar heyecanlı, cübbeler içinde.

 

Okul birincisi kürsüye çağrıldı,

Gelen başında kepi ile pek de mağrurdu.

 

Anons edilen tanıdık bir isimdi,

Okul birincisi olarak şereflendirilmişti şimdi.

 

Birden gözyaşlarına boğuldum,

Gösterdiği başarıyı alkışladım, sarıldım.

 

’Hakkını helal et öğretmenim,

Bende emeğiniz çoktur sizin.
’’

 

Kanadı kırık kuş gibi uçuverdi elimden,

‘’Yolun açık olsun, güle güle git evladım’’ derken.

 

Yıllar geçti şimdi nerelerde bilmiyorum.

Bir gün adını herkese duyuracak bekliyorum.

 

Mürşide AYHAN