EĞİTİMCİYE  ŞİDDETE HAYIR

Şiddet; agresif insanlarin duygularını eyleme geçirmesi, sert, kaba, acıtıcı hatta yaralayıcı ve katledici  davranış ve eylemlerde bulunması durumudur. Öncelikle belirtelim ki, kimden gelirse gelsin, muhatabı kim olursa olsun şiddetin her türüne karşıyız. Geçtiğimiz günlerde, İzmir´in Ödemiş ilçesinde, bir meslektaşımız, okul müdürü makamında uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Ne hazindir ki,meslektaşımızı katledenler iki öğrenciydi. Şimdi öğrenci deyince bazıları onlar daha çocuk  diyebilecekler, gösterilen cılız tepkilerden bunun söylenilebildiğini duyar gibi oluyorum. Afedersiniz eşşek kadar adamlar ellerine silah almışlar, okulu basmışlar ve okul müdürünü makamında katledecek cesareti bulmuşlarsa bunlar iki caniden başka bir şey değildir. Okul müdürü tokat atmışmış; olabilir atmıştır, o tokat atana kadar bu caniler neler yaptılar bakalım,bunlar araştırılıyor mu? Hakaret mi ettiler,disiplinsiz davranışlarda mı bulundular, başka arkadaşlarını rahatsız mı ettiler? Müdürün görevi okulda disiplini sağlamak. Bu disiplinsiz caniler de mutlaka böyle bir fiil gerçekleştirmişlerdir. Velev ki tokat attı, hatadır diyelim, sonuçta meslektaşımız da bir insan, her insan hata yapabilir. Buna yönelik de şikayet mekanizmaları açık, şikayet edip ceza aldırılabilirdi. Müdürün katledilmesini bırakıp, niye tokat attı diyen, bunu daha baskın hale getiren, görmezden gelen bir zihniyet var.



Bu zihniyete ve sahiplerine sormak istiyorum: Karşısındaki kişiye en ufak bir tehdit oluşturmayan birisinin öldürüldüğü olay geri plana atılarak tokatı tartışmak nasıl bir aklın ürünü ?

Deseniz ki, öğretmen öğrenciye tokat attığı esnada, etraftan bir şekilde bulduğu silahla kendisini savunmak için ateş etti falan, bu şekilde suça iten neden ilk tartışma konusu olabilir.



Gelin görün ki olay böyle değil. Atılan tokatın karşılığı olarak adam öldürmenin tartışılabilir olduğu düşüncesi nereden girdi sizin aklınıza ? En katı ceza uygulamalarında dahi göremezsiniz bu kadar orantısız karşılıkların " ama "lar eşliğinde savunulduğunu. Belli bir meslek grubuna ‘öğretmenlere’ olan öfkeniz utanmasanız ‘oh iyi olmuş’  demenize neden olacak, yazık size.

Silahlanmanın çocuklu yaşlara kadar düşmüş olması, okullardaki kabadayı kültürünün gittikçe büyüyerek öğretmenleri, idarecileri  de tehdit ediyor olması, genç yaştaki ergenlerin şiddete özeniyor olmaları gibi asıl tartışılması gereken konular dururken atılan tokat bu meselelerden sonra ele alınacak bir mevzu.



 Niye tokat attı diye saçmalayan bu zihniyet yüzünden ortalıkta disiplin falan kalmadı. Bir kısım ipsiz sapsız, ahlaksız psikopat ergenlerine yüz verile verile bu hale geldiler. Disiplin, otorite hiçbirşey  tanımıyorlar. Hep kendileri haklı. Bazı veliler de bu işe çanak tuttuyor. Öğretmen ,idareci benim çocuğuma bağırmış, kızmış ,kıyafetine, saçına karışmış, git hemen şikayet et, öğretmenden hesap sor,okul bas, tehdit et,olmadı döv, tartakla sonra da şikayet et, ondan sonra bu çocuklar gençler  niye böyle diye yakın! El birliği ile getirdiğimiz sonuç ortada.

 Bizlerde öğrenci olduk, tokat da yedik, dayak da yedik. Yerine göre azarlandık, kızıldık, bağırıldık çağırıldık. Bu davranışa maruz kaldıysak vardır bir hatamız dedik. Velilerimize anlatttık, onlar da ‘eşşek sıpası bir şey yapmasaydın, öğretmenlerin de sana birşey yapmazlardı, ellerine sağlık’ derlerdi. O dönemlerde hatırlıyorum da hiçbir veli okula gelip disiplin içeren bu davranışlardan şikayetçi olmazdı, kimse öğretmene had bildirmeye kalkmazdı. Hatta çocuklarını okula kaydettirirken, okul yöneticilerine ‘eti senin kemiği benim’ diye emanet ederlerdi. Herkesin eti de kemiği de kendisinin olsun ama ne olur şu okullarımızda gerçek bir disiplin olsun. Öğretmenler,idareciler öğrencilere,velilere rencide ettirilmesin. Hakları korunsun, öğretmene, idareciye hakaret, tehdit, rencide edici sözler, davranışlar daha ağır bir şekilde cezalandırılsın. Öğretmenine saygı göstermeyen milletler;  ilim medeniyet yolunda mesafe katedemezler, magazin toplumu olur çıkarlar.



İnşallah yetlkililer de bu olaylara çözüm bulurlar, okullarımızda disiplin yönetmeliğini daha etkin hale getirirler de, bu tip acı olaylarla karşılaşmayız, diye temenni ediyorum.

Hayatını kaybeden meslektaşımız, okul müdürümüz Ayhan Kökmen´e Allah´tan rahmet, yakınlarına ve eğitim camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum.



Eğitim sendikalarının, bu konuda beraber hareket ederek tepki göstermelerini, ortak açıklama yapmalarını takdirle karşılıyorum ve ortak açıklamanın şu kısmı ile yazımı bağlıyorum:

"Şiddeti nefretle kınıyor, reddediyor, telin ediyoruz. Öğretmene şiddet konusunda bütün eğitim çalışanlarının yekvücut şekilde dimdik ayakta olduğunu tüm Türkiye kamuoyuna ilan ediyoruz."

 

Lokman ÖZKUL-Eğitimci/Yazar

Yorum ve görüşleriniz için:[email protected]