Yaslayıvermiş de sırtını Hıdırlığın dağına,

Bir ucu da tırmanmış kalenin yamacına,

Kimi mutlu, kimi endişeli göz kırpar yarına,

 Sokağı umutla bakar Afyonkarahisar’ın eski evleri.

 

Dar sokaklara sığınmış, toprak duvarları yamulmuş.

Kat kat sıvanan boyalarının rengi çoktan solmuş.

Kim bilir kimden kalmış, yapılalı kaç yıl olmuş?

Tarihe karışmış, Afyonkarahisar’ın eski evleri,

 

Varlıklıların konakları, ışıldarken akşamları,

Aşınmış çift kapısının,  çatkı sanatsal kanatları,

Misafire açılır, çalınınca kapıları, sofaya bakan odaları…

Dağlarını birbirine ulayan, Afyonkarahisar’ın eski evleri.

 

 Otururken maketlerinde, cumbalı camlarından,

Neler gördü?  Ne? Felaketler geçti damlarından,

‘’Baba yadigârı’’ diye dumanı tüttü bacalarından,

İki nesil bir arada, Afyonkarahisar’ın eski evleri.

 

Zamana direnirler, anılarını saklar içinde,

Onarılıp yenilenirler, bazısı viran biçimde,

Kimi kentsel dönüşümü bekler, eli böğründe

Geçmişi yaşatır, Afyonkarahisar'ın eski evleri,

 

Bu evlerden çıkar, çalışanı,  okuyanı, yazanı,

Kimi başarır, olur Cumhurbaşkanı,

Kimi kendi halinde kaynar kazanı, dolar zamanı.

Her biri dünden bir anı; Afyonkarahisar'ın eski evleri…

 

 

Mürşide AYHAN