Gâvurun aklı olsaydı Müslüman olurdu; Müslüman’ın aklı olsaydı gâvura muhtaç olmazdı. “Akıl bir arabanın beygir gücü gibidir. Sadece potansiyeldir.” Bu akıl (araba) kötü kullanılabilir. Doğru kullanım için İslami düşüncenin prensipleri aşağıdadır. İslami düşünme beceriniz yoksa aklınız beş para etmiyor; kişi küfre, maddi-manevi muhtaçlığa mahkûm oluyor. İki asırdır; “ben şu prensiplerden dolayı İslami düşünebiliyorum” diyen tek kişi bulamazsınız. Bu sebepten Türkiye’nin önünde şu takozlar var diyebilen yok. “Andolsun, sen onları sözün biçiminden tanırsın.” (Muhammed-30) Müslümanlar, duydukları bir ‘söz’ üzerinden, kim dürüst, kim sahtekâr, anlayamıyorlarsa Kuran onların ne işine yarayacak? Herkes sefil kavramları kullandıkları için her konuşanın, al birini vur ötekine. Yüz yıldır aynı kavramları kullananlar aynı ‘meclise’ düşüyorlar; bu gidişle daha beter olacak. Kavramlarınız aynı; hasmınız ile zıt kişiler olmanız imkânsızdır. Giderayak ‘aynı’ olacaksınız. Aşağıdaki on madde, iki asırdır ilk defa dile getiriliyor. Bunlar, İslami düşüncenin yasalarıdır. “İslami düşünce öyle değil, böyle olur” diyen varsa aşağıya delilini, linkini, kitabının adını yazmalıdır. Yoksa sükût ikrardandır. Bu on maddeyi esas almayan on kat düşünce engellidir. Bu maddeler bir hakikat; hakikatten kaçmak, inkârcılığın diğer adıdır. Yüzü olan yüzleşir.    

     İslami Düşüncenin Yasaları:

  1. Tüm kavramların (Müslim-gayrimüslim) tanım ve tasnifi bilinmeli. Kelimenin sekiz hali değil;  üç sınıfı vardır: a. Kavram, b. Istılah, c. Kelimenin sekiz hali. “Sekiz hal”; iki asırlık yanlıştır.
  2. Bir kelimenin; kavram mıdır, nedir; “Teşhis, Tanım, Tasnif, Tasfiye”; 4T ameliyesi bilinmeli.
  3.  İslami kavramlar; yama, takas, vekâlet kabul etmezler. Hâşâ, siyasal-radikal- ılımlı İslam/ İslamcı, İslamafobi, demokratik İslam vs. gibi. Yama yapan İslam’ın üzerini ‘örtmüştür.’
  4. Değer tanımlarına (ahlak, kimlik, düşünce, adalet vs), açık bir din veya ideoloji ile atıfta bulunmayanın, kesinlikle yalancı ve gizli bir ajandası olduğu bilinmeli. Mesela ahlaktan bahsediliyor; İslami ahlak mı, demokratik ahlak mı, sosyalist ahlak mı, bu söylenmeli.
  5. Teslis inançları: Demokrasi-insan hakları-serbest Pazar/ Sağcı-milliyetçi-muhafazakâr/ Hizmet-Himmet-Hoşgörü/ vs daha onlarca teslis inancı teşhis edilip, İslam’a aykırılığı izah edilmeli.  
  6. Tuzak bilgi sistemlerini, yaratılışı inkâr eden felsefe grubunu, bilgide akılcılığı reddedebilmek.
  7. Bu çağın sahte ayeti, makyajı, maskesi slogandır. Sloganı gerekçeli bir şekilde reddedebilmek.
  8. Besmeleyi reddeden oyunların, (onlarca) fiillerin, sözlerin isim listesini çıkarıp, reddedebilmek.
  9. Sorgulamanın, iktidar üzerinden değil; İslam itikadı ve işlenen fiiller üzerinden yapılacağını bilmek. İslami ortam, merkezden muhite değil; muhitten merkeze doğru inşa edilir.
  10. İki kapak arasında değil; pratikte Kuranı değiştiren Tunuslu ve yerli Gannuşi’lerin, “siyasal İslam’dan demokratik İslam’a geçiyoruz” müfsitliğini izah ve iptal edebilmek.

 

 Bu maddelerin izahı Afyonhaber sayfalarında var. Anlaşılmayan sorulursa cevaplarız. Kavramları bilemedikleri için; İsmet Özel kültür, slogan ve İslamcı denen müfsit kavramı, Necip Fazıl ideoloji, Nazım Hikmet şehit kavramını çaldılar. Çalmayan yok; çünkü kayıtlarında var. Hırsız: Kendine ait olmayanı sahiplenendir. Çalıntı kavram, yazarı-okuru düşünce engelli yapar. “Osmanlıcılık-İslamcılık-Türkçülük” teslis inancı aşılanırken Osmanlı ve Türkiye uleması neredeydi? Tevhidi kavramlar yama kabul etmez. “Eder” diyen var mı? İslami kavrama yama vurmak, aslını örtmektir. Radikal/Ilımlı İslam, İslamcı, demokratik İslam vs. gibi… Hayreddin Karaman ve İsmet Özel İslamcı olurken eli kalem tutanlar neredeydi? 17 konuda suçlanıp, üç konuda küfür ile itham edilen felsefe yüz yıldır okutulurken Müslümanlar neredeydi? Kuran iki kapak arasında değil, pratikte iki asırdır değiştirilirken, tefsir, fıkıh âlimleri neredeydi? Tanım ve tasnif ne üzerinden ise din onun üzerinden oluşur. Bütün tefsir ve mealler Allah’a tanrı derken kıbleye yönelenler nereydi? Tanrısı olanın tanrıçası da vardır… Türkiye; İslami kimliği değil, kelle sayısını (koyun sayma yöntemini) esas alıyor; kimliği olmayan bir ülke, gelecekteki Filistin’dir, Suriye’dir. Duvarınıza bu bir sayfadan daha hayırlı asılabilecek bir metin yok. Bu memlekette hiç mi kimse yok! (Ramazan Demir. 09.11.2023)