Nobel ödülüne aday gösterilen fakat bazılarının engellemesiyle, hak ettiği halde alamayan dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in 32 yılda tamamladığı 4 ciltlik efsane roman serisidir. Çukurova Bölgesi’nde köylünün ağalığa karşı mücadelesini anlatan 1923-33 yıllarını arasını kapsayan muhteşem bir eserdir İnce Memed. İnce Memed 1 haliyle serisinin ilk kitabıdır. Anadolu insanının ruh halini ve sömürüye karşı başkaldırı halini satırlara böyle güzel dökecek başka biri olur mu bilemem. Yaşar Kemal Van doğumlu bir yazarımızdır. Kendisi edebiyatımıza sayısız eser kazandırmıştır. Kitapta geçen kahramanlar mahallede yaşadığımız komşularımız gibi yurdum insanı. Belki de bu yüzden kendimizden bir şeyler buluşumuz. İnce Memed, Yaşar Kemal’in baş yapıtı olarak da bilinmektedir. Eseri ince eleyip sık dokuyarak hazırlayan Yaşar Kemal tam da bu eseri sayesinde halkın Yaşar Kemal'i olmuş. Bir daha da okuyanın zihninden çıkmamış.



Öyle güzel tasvirler yapmış ki eserinde, okudukça İnce Memedle eşkıya! olacak, beraber dağları kasıp kavuracak, düşkün köylünün acısını, eşkiya Memed’e olan inancını göğsünde hissedeceksin. Bir bölümünde öyle anlatmış ki kuru toprağı; dile getirmiş, âdeta derdini söylemiş kuru toprak...

Okuduğum romanlar içinde en güzellerinden İnce Memed serisi. Böylesine güzel betimleyen, bu kadar güzel içine alan cümleleriyle hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman çok az okudum. Birçok sayfasında duygularımla yaşadım da okudum. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri, ipil ipil parlayarak oluşturuyor kelimeler cümleleri. Yaşar Kemal gibi kalem efendisinin bu eserinde, her bir sayfasında her bir paragrafında romanı, karakterleri ve hikâyeyi yaşadım. Yaşadım ya, öyle bir yazmış ki Yaşar Kemal yaşatıyor yazdıklarını, kâh güldürüyor kâh sinirlendiriyor veya hüzne boğuyor, hepten ise sizi köylerde, dağlarda yaşatıyor.



1.Kitaptaki, İnce Memed’in belalısı, zalım Abdi ağalar var oldukça da İnce Memedler var olacak deriz ya, ‘’bak emmi bu Abdi ağa gavuru yok mu, az gavur değildir hin oğlu hin. İnsanların yaşamını kolaysız yapar da rahat ettirmez kimseyi’’.

Hani kitapta da diyor ya "İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli." diye, işte orasına değdiler Abdi gibi zalım ağalar ve Memed'in isyanını başlattılar. Her devirde yok mu insanların o yerlerine değen, canlarını acıtan, bin bir zorluklarla yaptıkları işleri, emekleri ellerinden alan sömüren ağalar, beyler.. Var elbet ama işte her dönemde İnce Memed bulmak zor. İnce Memed olmak kolay değil. O dönemin şartları, ülke yeni kuruluyor, savaştan çıkmış, boşluğu dolduran kendilerince ağalar, beyler halka zulüm ediyor, o zaman da İnce Memed gibi insanlar, diğer insanlara sembol oluyor. İnsanlar zulme karşı ses çıkarmayı İnce Memed’in şahsında buluyor, onu destanlaştırıyor. Şimdi hukuk var, insanlar nerede olursa olsun adaletin kanatları altına sığınabiliyor.



İşte  bu İnce Memed serisi, o zamanki ağalık düzenine karşı ses çıkartan, baş kaldıran, kişisel davasından insanın, insan olabilmenin sesi olan Memed’in zorda kalan mecburi destanıdır. Toplumsal olaylar işleniyor ama cumhuriyetin ilk yıllarından ötürü oluşan karışıklıklardan da maalesef toplumsal olaylara toplumsal çözüm getirilemiyor. Aksine de bazı yöneticilerin, ağaların köylüyü sömürdüğü, köylünün de kendi kaderine terk edilip sömürünün daha da büyüdüğü dönemler. Düşmanla işbirliği yapıp (Ali Safa bey), daha sonra kendini Milli Mücadele’de gösteren beylerin zulümlerinin arşa dayandığı bir dönem. Köyün, köylünün geri kalmışlığı, sefaletin hâkim olduğu yaşamı içindeki düzene başkaldırının destansı öyküsü. İnsanlığın, insan olmanın kitabı gerçekten. Zulme, haksızlığa karşı olmanın, sessiz kalmayıp da ses çıkarmanın insan onurunun en büyük göstergesi olduğunun güzel bir örneği, edebiyatımızın ise şüphesiz en iyi örneklerinden..

Görkemli bir yapıt İnce Memed. Hele ki iki giriş bölümündeki olan betimlemeler ne kadar da güzeldir öyle. Ne çok fazla olup kelimelere çok yük bindirir, ne de çok az olup kelimelerin gücünün az gösterildiği cinsten. Tam kıvamında olup da uzundurlar aslında. Uzar ve uzar da bir toprak parçasından başlayıp, böceklerden ota, ottan çiçeğe, çiçeklerden ağaca, ağaçlardan dağın zirvesine ve gökyüzüne gider de yörenin her bir ayrıntısına hâkim eder bizi. Demem o ki, betimlemeler cuk oturmuştur kitaba. Diyaloglar da çok güzel ve başarılıdır. Köy halkının şivesini, sesinin rengini duyarız adeta. Konuşmuş olduğumuz Türkçemizi bile sorgularız, çünkü bu kadar güzel gelir bu şiveli diyaloglar, bu kadar içine alır da etkisi altında tutar bu güzelim betimlemeler.

Okuyun bu kitabı, bu efsaneyi okuyun tabii, içiniz ısınsın da okurken seve seve okuyun. Hele bi okumaya başlayın da şimdi ısınır içiniz, ısınır ya beğenirsiniz kolayca. Hiç küşüm (endişe) çekmeyin de rahatça okuyun ve yaşayın bu destanı.

'Sen doğru dur eğri bulur cezasını' diye bir söz var ya işte İnce Memed belki eşkıya oldu ama o başkaydı, o zalime, kötüye düşmandı, haksızın karşısında garibin yanında, ezenin karşısında ezilenin yanındaydı. İşte bu yüzden de İnce Memed oldu ya.

İnce Memed’den şu cümlelerle yazıma son vereyim:

"Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır."

Lokman ÖZKUL

Eğitimci-Yazar

[email protected]