Her kim benim söylemediğim bir sözü bendenmiş gibi söylerse, cehennemdeki yerini hazırlasın. (Hadisi Şerif)

İslam dini saf ve temiz velhasılı sade olarak insanlığa bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dini en sade, basit ve saf haliyle yaşamış, uygulamış ve sahabelere de bu şekilde bildirmiştir hatta devrindeki diğer insanlara da. Kendisinden sonra dine herhangi bir şey eklenmemesi, kendi sözleri dışında kendisindenmiş gibi sözlerin (hadislerin) aktarılmasını şiddetli bir şekilde men etmiştir. Bir hadiste şöyle demiştir: Her kim benim söylemediğim bir sözü bendenmiş gibi söylerse, cehennemdeki yerini hazırlasın. Bu kadar ağır bir ifade kullanan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sözüne rağmen insanlar, birçok mevzu, zayıf ve uydurma hadis ortaya çıkarmışlardır.

Diyanet Hurafeler

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hurafe ve bidat gibi dine sonradan dahil edilecek mevzuları asla hoş görmeyeceğini dile getirmiştir. Asıl kaynak Kur'an-ı Kerim olmakla birlikte sahih hadisler de İslam dininin ikinci kaynağıdır. Hadisler Kur'an'a arz edilmeli, Kur'an'a uygun değilse kabul edilmemelidir. Hadisler; vahiy, akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirilmelidir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi günümüzde çok fazla sayıda uydurma hadis var. Maalesef insanların önemli bir kesimi de hadis olduğu iddia edilen bu sözlerle amel ediyor. Doğrusunu söyleyen insanlara da şiddetli bir şekilde muhalefet ediyorlar.

Hurafeler 1

Dini tahrif etmeye, sulandırmaya çalışan etki ve algı ajanları hadis diye ifade edilen bu sözleri kullanıyor. Bunlarla birlikte onların en önemli kaynakları; İsrailiyat dediğimiz Yahudi kökenli uydurma mevzular, gerçekle alakası olmayan menkıbeler, gerçek olmayan kıssalar. Bu algı ve etki ajanları, gerçek olmayan hatta gerçeğin kenarından dahi geçmeyen mevzuları insanlara ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Sosyal medyayı da bu insanlar çok iyi kullanıyorlar. Bakıyorsunuz birçok sosyal mecrada üzerine bir cübbe geçirmiş bir sarık takmış, göğsüne kadar sakal koyuvermiş insanlar. Elbette bunların içinde samimi olan, doğru olanları, dinin asıl kaynaklarına uygun olarak gerçekleri söyleyenler de var lakin önemli bir kısmı ipe sapa gelmez ifadeleri dindenmiş gibi.. ciddi ciddi anlatıyorlar.

Hurafe Islam 2

Dini yönden cahil olan veyahut bu konuda bilgisi az olan insanlar bunlara çok kolay inanabiliyor. Dini yönden yeterli eğitimi almamış olan gençlerimiz de maalesef bu tip insanlara kanabiliyor veyahut bunların söylediklerini İslam dininin özündenmiş gibi düşünerek bu söylemleri dine mal edebiliyorlar. Deizm, ateizm gibi farklı izmlere.. yönelebiliyorlar.

Örneğin bunlardan biri ciddi ciddi şöyle diyor: İmam Şafii Hazretleri, İmam Ebu Hanife Hazretlerine edebinden, saygısından dolayı normal doğum zamanında dünyaya gelmiyor, tam dört sene annesinin karnında bekliyor. Ebu Hanife Hazretlerinin dünyaya veda ettiği gün dünyaya geliyor. Bir de diyor ki edebe bakın. Behey edepsiz, behey ahmak adam, bir çocuk annesinin karnında nasıl 4 sene bekler, bırakın 4 seneyi doğumu az bir süre geçmiş bile olsa hem kendi hem annesi zehirlenir, ikisinin hayatı da tehlikeye girer.

Bu kadar kafası çalışmayan bir insan kalkıyor insanlara dini anlattığını iddia ediyor. Hurafe reis diye de bilinen bu insanın maalesef sosyal medya organlarında çok fazla zırvası var. Suudi yetkililer çok az kimseye açtıkları, Peygamber Efendimizin mezar-ı şerifini her ne hikmetse bu arkadaşa açıyorlar ve o da oradan canlı yayın yapıyor. Normalde ne kadar mümkün olabilir bu, üzerinde düşünmek lazım. Benim kanaatim bağlantılı olduğu yerlerden dolayı ona imtiyaz tanınıyor.

Lawrence

Yine onların en meşhurlarından biri, bir tv kanalında görmüştüm; programcı bir uzmanın, tarihçinin dikkatini çekiyor. Üzerindeki cübbenin pardesünün üzerindeki düğmeler İngiliz Kraliyet ailesinin kullandığı düğmeler. Uzman tarihçi bu düğmeleri kendisine söyleyince, ben anlamam bu işlerden diyerek bilmemezliğe vuruyor. Uzman tarihçi, bu düğmeleri ancak Kraliyet Ailesi ve onlara yakın olanlar kullanabilir, herkes bu düğmeleri kullanamaz diyor ki öyledir de, İngilizler böyle konularda oldukça hassastırlar. Şimdi bir düğmeden ne olacak diyenler olabilir, bunlar semboldür, bu semboller de bizi gerçek bağlantılara götürür. Bu şahsa ait de maalesef birçok hurafeyi dinlemek durumunda kalıyoruz. Şimdi onları burada tek tek anlatmayayım, ilgilileri konuyu biliyor zaten.

Genel olarak hurafeciler öyle saçma sapan sözler kullanıyorlar ki inanılır gibi değil. Akıllı olan insanlar zaten bunların söylediği zırvalara inanmaz. İslam dini akıl ve mantık dinidir, aklımıza ve mantığımıza ters olan konular İslam'a da aykırıdır istisna olarak mucizeleri bu konudan ayırabiliriz. Çünkü onlar akıl ve mantık ötesidir. Hurafeci bu şahıslarla ilgili söylemek istediğimiz, iddia ediyorum ki; bunların önemli bir kısmı belirli merkezlerden yönetiliyor, yönlendiriliyor ve bilinçli şekilde İslam dinini tahrif etmek için kullanılıyor.

Müslüman ülkelerde etki ve algı ajanları her zaman vardı şimdi olmaması mümkün değil. İslam'a yönelişi gören bunların merkezleri, İslam dinini tahrif etmek sözde sulandırmak için hurafecileri ciddi bütçelerle destekleyip onları Müslüman ülkelerde görevlendiriyor, onlar da görevlerini yapıyor.

Hani 1. Dünya Savaşı'nda dini kullanarak Arapları kışkırtan İngiliz ajanı Lavrens vardı. O şöyle diyordu: Kendimi Müslüman rolüne o kadar kaptırdım ki bazı zamanlar geceleri Teheccüd namazına kalkıyordum. Günümüzde Lavrensler az değil belki öncekine göre çok daha fazla. Dikkat etmek uyanık olmak gerekir. Terör devleti İsrail' de İslami İlimler fakültesi var, niye var, onu sorgulamak lazım? Şunun için var: Burada dini bütün bilgilerle donatılmış olan insanları Müslüman ülkelere ajan olarak göndermek ve Müslümanlara, din anlayışına zarar vermek. Yoksa terör ülkesinde Müslüman insanlar yetiştirmek değil. Sözün özü; amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek..

Lokman ÖZKUL

İlahiyatçı-Yazar