Gözlemlediğim ve idrak ettiğim kadarıyla Allah’ın bu dünyada kurduğu düzen iki yönlü… Biri hak bir diğeri ise batıl… Birisi soyut bir diğeri somut… Her ikisi de geçmişte varolmuş, bugün varolmaya devam ediyor ve gelecekte de devam edecek… Allah’ın kurduğu düzeni kim daha iyi çözümlerse o bir adım ileriye geçiyor, ama hiç birisi bir bütün olarak bir diğerini yine aynı ilkenin bir gereği olarak yok edemiyor.

 

Bu anlamda bugün batı değerlerinin dominant olması, Allah’ın bu dünyada kurduğu düzeni batı insanının daha isabetli çözdüğü anlamına geliyor. Bu durum batının güçlü olduğunu gösterebilir ama medeniyet başka bir şeydir. Nitekim geçmişte de o dönem hiçbir ordunun önünde duramadığı çok güçlü liderler ve devletler olmuştur. Moğollar böyledir mesela… Ama Moğolların dünyaya bıraktığı ne somut ne de soyut bir medeniyetleri vardır. Bunun son ve güncel örneği de Sovyetler Birliğidir. Onca ihtişamına ve gücüne rağmen darmadağın olmaktan kurtulamamıştır.

 

Batılılar da bugün gayet güçlüler… Neredeyse bütün dünya onların ağzına bakıyor. Karşısına çıkabilecek, ‘neler oluyor, burada biz de varız’ diyecek, yani posta koyacak çok az örnek var ortalıklarda… Her birine operasyon çekebilecek kabiliyetleri var ve çekiyorlar da… Doğrudan ya da dolaylı neredeyse bütün ekonomik kaynaklar ellerinde… Askeri olarak da önemli üstünlükleri var. Dünyayı adeta avuçlarının içerisinde oynatıyorlar… Örneğin daha 250 yıl bile geçmişi olmayan Amerika bugün pek çok açıdan dünyanın önünde gibi gözüküyor. Bu durum bizi yanıltmamalı… Zira hiçbir şey Allah’ın kurduğu düzenin dışına çıkamaz.

 

Bunun bir güç olduğunu ancak medeniyetin başka bir şey olduğunu söyledik. Batı bunun tamamen dışında da değildir. ,zira batı medeniyetin birisi somut bir diğeri soyut olan iki ayağına da dair iddiası, projesi ve ileri adımları vardır. Somut yanı yukarıda izah etmeye çalıştığımız teknolojik üstünlük iken, soyut yanı; Allah’ın; kendi sünnetullahının bir gereği olarak varlığına ve devamına izin verdiği, batının kendi bünyesi ile uyumlu değerleridir: Bunlar çağdaş değerler, insanlığın ortak değerleri olarak bize pazarlanan; demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, laiklik gibi kurumlardır.

 

Geçmişte büyük medeniyetler kurmuş islam toplumu bugün Allah’ın kurduğu düzeni çözemediği ve eksik yorumladığı için, batının geliştirdiği değerlere ram olmuştur. Endülüs’ü düşünsenize… Ne kadar büyük bir medeniyetti… Avrupa Ortaçağın karanlıklarında engizisyonlarda inim inim inlerken yüzbinlerce kitabın barındırıldığı kütüphanelere sahipti. En küçük yerleşim birimine kadar… Aynı dönemde Avrupa’da en baba kütüphanede bulunan kitap sayısı bir kaçbini geçemiyordu. Ve Endülüs’te halkın % 99’u okuma yazma biliyordu. Barbar Avrupalılar geldiler ve tarumar ettiler bu medeniyeti…

 

Endülüs geride bıraktığı göz kamaştıran medeniyet kodlarıyla hala Avrupa’da… Bundan kasdım sadece El-Hamra sarayı filan değil… Bizzat Avrupalıların kendi itiraflarıyla; yok ettikleri-yaktıkları medeniyetten kurtarabildikleri ve çözümleyebildikleri 30-40 kadar kitap… “Avrupa Endülüs’e bugün hâlâ gıpta ile bakıyor. Avrupa’da radyolojinin kurucusu olan Madam Curie, “Müslüman Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden sıfırdan onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık ve yüzyıllar kaybettik.” diyor. Aynı şeyi Moğollar yapamadığından tarih sahnesinden silinip gittiler…

 

Bakınız Avrupa’nın ortasında İslam’ın izzetini kurtaran ve esasen bir düşünce adamı olan Aliya İzzetbegoviç hangi tesbiti yapmış batı ile ilgili olarak: “Bunu unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.” Yine önde gelen düşünürlerimizden yakın zamanda kaybettiğimiz Oktay Sinanoğlu’nun tesbitiyle; “Avrupa uygar filan değildir! Avrupa; birkaç yüzyıllık bir yaldızı olan hunhar, barbar kavimlerin birleşmesiyle oluşmuş sömürgeci katiller ordusudur.”

 

Zannetmeyin ki batı bugün gerçekten medeni… Sadece işini çok profesyonelce yapıyor, o kadar... Sadece 11 Eylül 2001’den sonra bile ölen insan sayısı on milyonu aşkın… Batı sahip olduğu değerleri öylesine pazarlıyor ki; yok etmediği medeniyet kalmadı neredeyse… En aşağılık şeyleri gayet güzel pazarlıyor. İblis gibi… Düşünsenize bugün Avrupa’da eşcinsellik bir insan hakkı olarak kabul ediliyor. Cinsiyet eşitliği adı altında… Milyonlarca da taraftarı var… Annelik gibi kutsal bir görev aşağılanıyor; ev hanımlığı diye… Zira batı aileyi ve anneliği değil, kariyeri öncelikliyor. Bu yüzden bütün kızlarınız kariyer derdinde…

 

Yazının başına dönecek olursak; bütün bunların sünnetullahın yani Allah’ın bu dünya için kurduğu düzenin bir gereği olduğunu görmek güç olmaz. Ancak bu durum insanı ve evreni tanıma noktasında yeterince vukufiyet sahibi olamadığınızın da kanıtıdır. Zira Allah'ın kurduğu düzende (sünnetullah) bir değişme olmaz. Hak-Batıl mücadelesi üzerine bina edilen bu düzende ‘hak medeniyet’ de, ‘batıl medeniyet’ de varlığını devam ettirecek… Ne kadar önde olduğumuz ya da olacağımız da bu düzeni ne kadar çözümleyebildiğimizle paralel…