2021 yılına salgınla boğuşarak girdik. Kayıplarımıza üzüldük, korona virüsünü yenenlere sevindik, maske, mesafe, temizlik derken koskoca bir yılı bitirdik. Her doğan güne, her gelen yeni yıla umut bağladık. 

Afyonkarahisar’da 2020 yılı aynı zamanda Sevgi yılıydı. Bunun devamı olarak 2021 Aile yılına geçiş yaptık. Sağlıklı toplumların temel şartının sağlıklı bireyler olduğunu vurgulayan Valimizin ‘’Çocuğun ilk eğitimi ailede başlar, aile içi iletişim ne kadar etkin olursa çocuğun kişilik ve karakteri o şekilde şekillenmeye başlar. İleride nasıl birey olacağının temelleri bu dönemde oluşur’’   açıklaması ile aile içi iletişime dikkat çekişmiştir.

Toplumun doğal temeli olan aile, insanlık tarihinin başlangıcıyla birlikte hep var olmuş ve toplumun varlığını devam ettirmesinde de önemli görevler üstlenmiştir. Aile; toplumlarda kültürel kimliğin bir alt kuşağa aktarılması, neslin devamı, çocukların bakım ve yetiştirilmesi, yeni nesillere ahlaki değerlerin kazandırılması, ahlaki ve toplumsal bilincin oluşturulması, sevgi, saygı ve hoşgörü vb. tutum ve değerlerin yerleştirilmesi gibi temel ve evrensel fonksiyonları üstlenmekte ve yerine getirmektedir.

Toplumların geleceği; güçlü ve sağlam bir aile yapısına sahip olmalarına bağlıdır. Güçlü bir aile yapısı toplumun temel sorunlarını aşmada en önemli çözüm adresidir. Toplumsal yapının sağlıklı olmasında aile kurumunun güçlendirilmesinin önemi büyüktür. Çünkü toplumsal huzurun, barışın, sağlığın, eğitimin ve ekonomik hayatın temel alt yapısını aile oluşturmaktadır. Ailedeki çözülmeler telafisi imkânsız toplumsal bozulmayı da beraberinde getirmektedir. Aile parçalanma, dağılma gibi nedenlerle varlığını sürdürememe tehlikesiyle karşı karşıya geldiğinde ya da fonksiyonlarını gerçekleştiremeyecek kadar zayıfladığında, toplumda ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Aile içi ilişkilerde yaşanan tüm sorunlar başta eşler olmak üzere aile bireyleri arasındaki iletişim bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Bugün şiddet, boşanmalar, alkol ve madde kullanımı, çocuk suçluluğu, sokak çocuğu olgusu gibi sorunların temelinde de ailedeki iletişim bozuklukları yatmaktadır.

Sağlam aileye ulaşabilmek için ailenin temelini oluşturan eşlerin iyi özelliklerle donanımlı olması gerekir. ‘’Eğitim şart’’  diye her zaman dilimize doladığımız eğitimler ne olmalı? Sadece okumak yeterli mi? Hayatta bilgi edinmek, birkaç tane üniversite okumakla olmuyor maalesef.

2020 yılında; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün hemen öncesinde açıkladığı "Türkiye'de Kadın" raporuna göre, Türkiye’de 41 milyon 433 bin 861 kadın yaşıyor. Okuma-yazma bilmeyen kadınların yüzde 95,5'i 50 ve üzeri yaş grubunda. 6-24 yaş grubunda ise okuma-yazma bilmeyen 20 bin 784 kadın bulunuyor.

Öncelikle kadınlarımızı eğitmeliyiz. Ortaokulda öğrendiğim bir okul şarkısı vardı ‘’Aydın olursa ana, sağlam kurulur yuva.’’ diye başlıyordu. Gerçekten de anaların aydın, donanımlı olması;  çocuklarının ailede başlayan eğitiminin, terbiyenin, saygı, sevgi hoşgörü, nezaket kuralları kısaca ahlaki ve inanç değerlerinin geleceğe hazırlama aşamasında çok önemli rol oynar. Öyleyse kız çocuklarını mutlaka okutmalı, eğitmeliyiz. Kadını eğittiğimiz zaman,  erkeğini de toplumu da eğitmiş oluyoruz.

 Ailenin ortamında eğitimin yanı sıra sevgi olmalıdır. Aile ortamı sevgi, saygı, şefkat ve dayanışma temelleriyle yükselmelidir. Birlik, gaye ve ileriye dönük emeller bir aile de ne kadar çok olursa aile o kadar çok sağlam olur. Bu yüzden 2021 yılının ‘’ Aile Yılı’’ olmasını önemsiyorum. Sadece bir yılla kalmamalı diyerek bu konuda emeği geçen, gayret eden büyüklerimi kutluyorum.