Devlet olmanın temelleri nelerdir? Merkez neresidir? Şube neresidir? Bu üç soruya cevap verdiğimiz zaman hangi ülkenin; devlet, merkez veya şube olduğu anlaşılacak. 

     Devlet Olmanın Temelleri: A. Bir devletin; kendine has dili/kavramları, düşünce sistemi olur. B. Devletin kendine has kanunları, yaşama biçimi, besmeleyi reddetmeyen oyun, eğlence, medya, kıyafeti, alfabesi ve maarifi olur. C. Din anlamında devletin “asli bir tercihi” olur; yoksa devlet muallâkta kalmıştır. E. Devlet ve fert; kendini, kendine has kavramlar ile tanımlar. Kavram; bütün dil, din, ahlak, hukuk, ilim ve düşünceyi kapsar. Bu temeller Türkiye’de yok. Türkiye’ye tek dünya devletinin temelleri hâkim. Kendine has temelleri/kavramları olmayan Türkiye ‘şube’ hükmündedir.   

    Tek Dünya Devletinin Temelleri:

    a.Kültür-ideoloji-felsefe-tanrı-insan hakları gibi sefil kavramlar. b. Bütün dünyada aynı hukuk sistemi, evrensel hukuk dedikleri.  c. Besmelesiz eğitim modeli, oyun ve eğlenceler, bütün sportif-müzik-sanat faaliyetleri. ç. Tuzak bilgi sistemleri, felsefe grubu vs. d.Uluslararası anlaşmalar, unesco-unicef gibi yapılar. e. İlahiyat, teoloji ve bu on temel ile İslam’ın örtbas edilmesi.  f. Sosyal medya mezhepleri. g. Her ülkeden mülk alabilme (mütekabiliyet) hortlaması. h. Piyasaya imanın beş şartı; marka, market, medya, moda, müzik.  ı. Wall Street merkezli Ebu Cehil’in finans şebekesi… Dinsiz, ırksız, ideolojisiz, vatansız, kimliksiz ve cinsiyetsiz bir dünya inşa etmek isteyen/eden tek dünya devletinin temelleri/kavramları bu on maddeden ibarettir. Hiçbir ülke bu on tuzağın dışında değildir.                      

     Şema şöyle: Tepede tek dünya devleti, sonra beşli yapı, sonra tüm dünya ülkeleri… Dünya beş’in şubesidir. Dünya beş’in taklitçisidir. Beş kim? ABD, ÇİN, RUSYA, İNG. FR. Beşli yapı, tek dünya devletinin; ayrıntılı adıdır, şirketler birliğidir, omurgasıdır, bileşenleridir. Günümüzde ete kemiğe bürünen tek devlet, tek dünya devletidir. Beş’li yapı; batıl dinde, özde, ruhta, kimlikte, esasta aynıdır. Aralarında “batıl din birliği” vardır; din/dil üzerinden bir hesaplaşmaları yoktur. Beşli yapının düşünce sistemi, sodom-gomore, Bizans-Roma ve Atina merkezlidir. Dünyayı parsellerken, bir parselin ya hissedarıdırlar; ya da hissedar değilse birbirlerinin hâkimiyet alanlarına karışmazlar. Son İsrail-Filistin savaşı, hissedar olanlarla olmayanlara sahne oldu. Üçüncü bir kesim var; savaşı protesto edenler. Protesto edenler beşli yapının sefil kavramlarına tabidirler. Şubeler merkeze “dur” diyemezler; çünkü tek dünya devleti ile aynı kavramları kullanıyorlar. Aynı kavramları kullananlar aynı kefeye düşerler. Tanımlayan hükmeder. Devletin varsa kavramlarını söyle! Gösteri, protesto, miting, bildiri, bunlar savaşma biçimi değildir; sızlanma ve yas etme biçimidir.    

            Bir dil kavramlarından ibarettir. Kavramlarınız sizin değil; isimler hiçbir düşünceye temel teşkil etmezler. Fırtınalar kavramlar üzerinden kopar. Bir dilin kavramlarından ibaret olmasının anlamı:12 Eylüle, yüz yıla bakın; bütün hesaplar kavramlar üzerinden görülüyor. Şayet; bütün okullara dersin ve kitabın değişmez adı, içeriği İSLAM DİNİ olan bir ders zorunlu kılınırsa, sefil ve yüce kavramların (Tevbe-40) listesini çıkarıp, sefillerin üzeri çizilirse, meclisten terör örgütü temsilcileri çıkarılıp, girmelerinin önü ilelebet tıkanırsa, savaş alanı ülkelerden gelen bütün savaş firarileri sınır dışı edilirse işte o zaman Türkiye şube olmaktan kurtulur. Türkiye’de kesinlikle sığınmacı vs. yok; hepsi savaş firarisi… İslami kimlik beyanı ve ikamesi olmadığı için 1918,1453’e sahip çıkmak, tarihe atıfta bulunmak boş laftır. Avrupalı, ilerlemeci iddiasında olan Türkiye isimli bir ‘coğrafya’ var. Avrupalı deyince klozetinde taharet musluğu olmayan bir kimliksizlik akla gelir. “Allah hakkı, kelimeleri ile gerçekleştirir.” (Yunus-82) Türkiye ‘şube’ olduğunu sefil/Frenkçe kavramları sahiplenerek geçekleştirdi… Dünyada ilk defa devletin ve zorba devletin temellerine indik; küreselleşme çukurundan çıkmak isteyenler, inanan, işiten, akledenler için…