Bundan böyle ideal, gelecek tasarımı diye bir şey yok. Çünkü taraflar karşılıklı karşıtına döndü ve her biri karşıtı üzerinden kendini ifade ediyor. Karşıtına dönmenin alameti; zıt tarafların aynı kavramları kullanmasıdır. Aynı kavramları kullananlar, aynı kefeye, aynı yere, aynı parlamentoya düşerler. Karşıtına dönen kendisi de olamaz, karşıtı da olamaz; ikisinin de adresi küreselleşme çukurudur. Bu çukur, bütün kimliklerin, dinlerin, ırkların harmanlandığı, sınırların, sembollerin sembolik olduğu, herkesin vatansız dünya vatandaşı olduğu günümüz dünyasıdır.  

     Nazım Hikmet bir şiirinde, “ şehit olurum dünya inkılâbı için” diyor. Devrim, inkılâbın eş anlamlısıdır. Kayıtlarında “dinim İslam, ideolojileri reddediyorum, yaratanım Allah, kitabım Kuran” kararlılığı olmayan şehit kavramını kullanamaz. Necip Fazıl, İsmet Özel, Nuri Pakdil, Sezai Karakoç, yazar, şair ve unvan sahibi olan herkes Nazım’ın şehit kavramına itiraz etmedi. Tam tersine Nazım’ın kavramlarını sahiplendiler. İslami kavramlar bağlayıcı değilse (batıl kavram kullanılacaksa) Kuran niye indi? Doğru soruya kayıtsız kalanın doğru tarafı olamaz. Kayıtlarında kavramları bilen tek kişi bile yok. Bu sebeple doğru düşünen yok. Mesela gövdesinin tamamında, ayete uygun olarak tesettüre riayet eden yüzde bir kişi zor bulursunuz. Ama başörtüsü (tesettür) tartışması var. Hak ilah kavramı bilinmediği için olmayan başörtüsü üzerinden hesaplaşma var.

     Gazi M. Kemal’e, ”efendim senin bu kurduğun sistemin adı ne, hilafet desek değil, demokrasi desek değil (tek parti dönemidir), nedir bu” derler. O da “biz bize benzeriz” diyor. Herkes birbirine benziyor, birbirinin kavramını (=kimlik tanımını) kullanıyor; üstelik bundan hayalindekini elde edeceklerini zannediyorlar. Kavramları bilememenin sebebi: Açıkça kendi kimlik tanımını kullanamadığı için “konjonktür-barış-reel politik” teslisinin çekim alanında kalıyorlar. Konjonktür, yani hal ve şartlar neyi dayatıyor? Kültür, muhafazakar, devrim, vizyon, misyon, adisyon, deklarasyon gibi uyduruk dil… Batıl kavramdan ‘hak’ beklemek zandır. Zan; en büyük yalandır. Kuran, insanın putunun zan, zalimin ise kişinin kendisi olduğunu haber veriyor. Yazar ve unvan ehli herkes kavramlar üzerinden ‘zan’ ile hareket ediyorlar. Kavramları bilmeyen düşünemez ve beyni uyuşmuştur. Uyuşuk bir satıh acı duymaz, itiraz etmez ve hakikate kapalıdır.

       Bundan böyle fütuhat, gaza ruhu vs. yok ve 1918, 1453, 1071’ atıfta bulunulamaz. Çünkü Türkiye kavramlar üzerinden yaşama biçimi olarak yedi düvelin fotokopisidir, çekim alanındadır, yörüngesindedir. İthal kavram paralel dildir. Dil paralel olunca; din, düşünce, devlet de paralel saldırıya açıktır. İşte bu nedenle 15 Temmuz unutuldu. İthal kavram kullanan 5. kol elemanıdır. 5. kol gökten zembille inmedi; ilk dördün eseridir. İthal (joker/türedi) kavramlardan daha korkunç, daha sinsi, fark edilmesi daha güç bir algı operasyonu yoktur. Gerçek algı operasyonu ithal kavramlar üzerinden olur. Dünyanın en kötü aldanması, İslami kimliğe zıt bir kavram ile kendini ifade etmektir. Bütün kavramlar YAZILIM gibi, DNA gibi, MR gibi, kesin, net ve biriciktir. Karşı inancın kavramına aklınca kendi inancını yükleyen giderayak kendi İslami inancını resetler (siler), batıl kavramın batıl yazılımı beynine yerleşir. İthal kavram ile İslam itikadı olmaz. Türkiye canı yandığı zaman batıya; “sizin demokrasiden, insan haklarından anladığınız bu mu?” diyor. Anladığı bu; çünkü bunlar (ve onlarcası) batının kavramlarıdır. Tereciye tere mi satacaksın!

     Devrim: Şiddet kullanarak, kansa kan, darbe ise darbe, açık oy gizli tasnif, her şeyi caiz görerek iktidarın akşamdan sabaha ele geçirilmesine denir. Amentü’nün manası gibi, devrimin manası da böyle sabittir. Amentüye inananlar kavramları bilmediği için devrim kavramını sahipleniyorlar. Umberto Eco, “hiçbir öğrenci hareketi, hiçbir halk hareketi, hiçbir yapı, stadyumdaki topluluğu toplayamaz” diyor. Fütuhat ehli ile devrim ehli futbol, faşing, festival, fuar gibi onlarca âyin alanında ve ‘kültür’ (batıl kimlik) ortak paydasında buluştular. Çünkü besmeleyi reddeden fiillerin isim listesini bilen yok. “Allah’ın kelimeleri değiştirilemez.” (Yunus-64) Müslüman’a muhafazakâr, İslam’a ideoloji/kültür, irşat’a devrim dedin mi Allah’ın kelimesi değiştirilmiştir. Anlaşılmayan var mı?..