TÜRKİYE’Yİ KİM TANIMLADI?

     Din, ahlak, hukuk, ilim konusunda tanımlama yetkisi Allah’ındır. Allah’ın tanımlarını kabul etmeyenler kendi kendilerini tanımlarlar. Bunların her biri batıl bir din veya diğer adı ile ideolojidir. Batıl din taifesi kendilerini tanımlamakla kalmıyorlar; İslam’a ait ne varsa hepsini tanımlıyorlar. Bu taifeye katılan veya itiraz etmeyen Müslümanlar da buna çanak tutmuş oluyorlar.
    Tanımlanmayı kabul temek, din dâhil bütün insani vasıfların düşmana teslim edilmesidir. Tanımlanmak, kökten teslim olmak demektir. Çünkü tanımlayan hükmeder. Bir ülke, hangi ülkenin kavramları ile konuşuyorsa o ülkenin şubesidir. Düşmanların aidiyet kavramlarını kullananların düşmanları ile ayrısı gayrisi yoktur. “Çünkü bir şeyi siz nasıl tanımlarsanız o sizi tanımlar hale gelir. Kavramlarınızı başkalarından alıyorsanız o sizi gerçekliğimiz değildir artık.” (İbrahim Kalın) Aynı kavramları kullananlar aynı kefeye düşerler. Kavramlar, dinlerin yazılımıdır.
   “Bundan böyle ya sağcı ya solcusunuz, ümmet-millet yok, sivil toplumsunuz. Sakın selam vermeyin, ‘günaydın’ diyeceksiniz. İslam’ın ilke ve tasnifleri yok artık; bundan böyle “demokrasi, insan hakları, serbest Pazar” teslisine inanacaksınız. Tarihiniz yok; tarihinizi Unesco, “dünya kültür mirası” olarak tanımladı” şeklindeki yüzlerce kelime ve kavramlarla Türkiye’yi yedi düvel tanımladı.            
    Türkiye bahadırlıkla yedi düveli defetti ama bilgeliği olmadığı için batıya ait kültür, ideoloji, entel, tanrı vs. ne kadar kavram yani ne kadar batıl düşünme biçimi varsa aldı. Şimdilik sınır boylarındaki düşman bayraklarını indiriyoruz (çok şükür) ama binalarınıza ad olan İngiliz bayraklarını ( İngilizce isimleri) kim indirecek? Türkçeyi övenler var. Hangi Türkçe? İslami kavramları Kurandaki asli lafzı ile içinde barındırmayan bir Türkçe ile 1918’e, 1453’e, 1071’e, Bedir’e, Mekke’nin fethine atıf yapamazsınız. Yapılırsa bu sözde kalır. İçinden İslami kavramları ayıklanmış bir Türkçenin tarihi yok. Böyle bir Türkçe yok! Varsa izah edin! İslami kavram merkezli bir Türkçe savunusu yapmayanlar yeni kurbağa dilinin, yedi düvelin bekçisidir. Fırtınalar kavramlar üzerinden kopar. Türkçeyi Türkçe yapan; Türkçenin içindeki asıl, yamasız, takassız, tadilatsız İslami kavramlardır. Tek bir İslami kavram orijinal ve asli lafzı ile kullanılıyor. Onu söylemeyeceğim. Tek kavramınız kaldı.
    İthal kavramları kabul eden Türkiye, batıya ait beğeni ve arzuları da kabul etti. Kültür kavramını kabul ettin ise kültürel bir faaliyet olan ve besmelesi düdük olan futbolu, modayı vs. de kabul edeceksin. Türkiye’nin Frenk mukallidi olması bu kabulün sonucudur. Yeryüzünün yegâne iktidarı insanların beğeni ve arzularını yönetenlerdir. İktidar denilen şey, kavramları ve bu kavramların getirdiği beğeni ve arzulardan ibarettir. Bundan ötesi lojistik yönetmendir; iaşe taburudur.
    Türkiye İslami kavramlarına ve içeriğine sahip çıkmadan kelle sayısı ile veya bahadırlıkla hiçbir başarısını sürdüremez. Batının, Türkiye üzerinde kötü hesapları var; ithal kavramları şu gerekçelerle çizelim diyemeyenler bu kötü hesabın ortakçısıdır. Allah’ın ısrarla; kelimelerini koruduğu, değiştirilmeye kalkanlar olduğu, ezelden ebede Müslüman’ın, İslam’ın, Allah’ın adının Kurandaki esas lafızlar olduğuna ilişkin ayetler nerede işinize yarayacak? Bir insanın gayrimüslim kavramlarını bırakması, sıfırdan Müslüman olmasından daha zordur. İthal kavram ithal dindir. Gövdeniz namaz kılsa da; inancınızı, fiillerinizi, kafanızdaki yazılım olan ithal kavramlar tayin ediyor. Kafasında ithal kavram olanlar,  piyasadaki bütün büyük günah sektörlerinin ortakçısıdır.