Canlıların ve ürünlerin sağlıklı ve doğal olup olmadıkları teste tabi tutularak anlaşılır. Mehmet Akif’ten Necip Fazıl’a, İsmet Özel’den Sezai Karakoç’a, hiç kimse doğru düşünme testi diye bir şeyden bahsetmedi. Bu sebepten dolayı hak ve batıl her şeye kültür ve ideoloji dediler. Herkes İslam’a, düşünceye, değerlere, İslam dışı kavramları bulaştırdı. “Onlar kelimeleri yerlerinden değiştirirler” gibi ayetler pratikte gerçek oldu. Yüz yıllık Türkiye’yi doğru düşünme testine çağırıyoruz.

   Din, düşünce ve değer’e; ne üzerinden atıf yapıyor, ne ile temellendiriyorsanız, kişinin dini, düşüncesi, değerleri giderayak odur. Türkiye’ye yedi düvel dedi ki; “dinimiz demeyin, kültürümüz deyin, İslami değerler demeyin, kültürel değerler deyin, İslami düşünce demeyin, felsefi-tasavvufi-kültürel düşünce deyin, İslami değerler demeyin, kültürel-evrensel değerler deyin” denildi. Özetle “İslami değerler kesmedi; size kültürel değerler verelim” dediler. İtiraz eden olmadı.

    Yüz yıldır; “bu memleketin temeli kültürdür, kültürel değerlerimiz, kültür beka meselemizdir, kültürel iktidar, kültür merkezlerini siz mi, biz mi ihya ediyoruz” yarışması var. Bir:  Madem bu memleketin temeli kültürdür; memleketin temeli olan o kültürü maddeler halinde sayınız! Temel, birçok bileşenden oluşur. Görelim bakalım temeliniz nelerden oluşuyormuş? İki:  Herkes “kültürel değerlerimiz” diyor; demeyen yok. Kültürel değerlerinizi maddeler halinde sayın da görelim. Bu kavramları bilerek kullanıyorsanız maddeler halinde sayarsınız. Kültür dediğiniz hiçbir şeyin kültür olmadığını ya göreceksiniz ya da siz sayınca bunların kültür olmadığını her zamanki gibi ispat edeceğim. Üç:  Evrensel değeler diyorsunuz; demeyen yok. Evrensel değerlerinizin birer değer olduğunu size kim öğretti; kulağınıza kim fısıldadı? Evrensel değerleri maddeler halinde sayınız! Görelim değerlerinizin neler olduğunu! Kültür kavramını kullanan herkes bu üç konuyu “maddeler halinde” saymakla mükelleftir. Saymaktan kaçınan ya ne dediğini bilmiyordur; ya da zan, kuruntu veya “sipariş üzere” konuşuyordur.

    Her şeye herkes ‘kültür’ diyor. Herkes saklamak istediği her şeyini kültür üzerinden saklıyor. Teknoloji çağında değil; takıyye çağındayız. Kültürü inanarak kullananlar var; inancını kültür üzerinden ihya etmek isteyenler var. Anadolu’da buna “biz bize benzeriz” derler. Her şeye ‘tren’ demek ne ise her şeye ‘kültür’ demek de o anlama gelir. Kültür, bütün dünyayı; dinsiz, ırksız, milliyetsiz, tek çatı altında toplamanın adıdır. Çünkü aynı kavramları kullananlar aynı kefeye düşerler. Doğru kavramlar üzerinden doğru düşünemeyenlerin sonu 1960 ve 70’deki darağaçları, 12 Eylül, 15 Temmuz’dur. Çünkü ‘yanlış’,  bir marka yani bir yapı ve kişi ile sınırlı değil, bir zihniyettir.  

    Bu metnin devamı var ancak, “maddeler halinde sayınız” talebimiz yerine gelirse var. “Ben din, dil, düşünce, kariyer, kalem, ilim” konusunda doğru düşünebilirim” diyen varsa lütfen maddeler halinde saysın! Bilen varsa hem sayar hem de “gerekçeli bir şekilde” sayılanların ve o kavramların üzerini de çizilebilir. Saymak ya da gerekçeli çizmek gibi bir tercihiniz yoksa “insanların düşünme zahmetinden kurtulmak için yapamayacakları hiçbir şey yoktur” (Edison) sözünün muhatabısınız. “Bu metin de bir köşede unutulur, görmezden gelinir” demeyin. Görmezden geldiğiniz her hakikatin, gözünüze batmak gibi bir özelliği vardır. Kavramları bilmeyenlerin bütün silahları geri tepmelidir. Buyurunuz; üç konuyu maddeler halinde sayınız!