“Hiç O’nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun?” (Meryem, 65) Türkler Müslüman olmadan önce ve bütün ideolojiler, muharref dinler, Budizm, deizm, kapitalizm, Siyonizm vs. onlarca uyduruk din sahipleri inandığı şeye ‘tanrı’ diyorlar. Allah’ı reddedip bir başka din icat edene ‘tanrı’ denir. Allah’ın adını başkasına, başkasının adını (tanrıyı) Allah’a yakıştıranlar, Allah’a savaş açmıştır.

     Meallerde, tefsirlerde, günlük kullanımda, herkesin kayıtlarında “Allah’a tanrı denir “  fetvası var. Allah’a hem Allah, hem de tanrı diyenler bir başkasının adını Allah’a yakıştırabiliriz demiş oluyorlar. Allah’ın adını bir başkasına veremezler; ama bir başkasının uydurduğu tanrı adını Allah’a yamamak isteyenlerin, “onlar kelimeleri yerlerinden değiştirirler” ayetinden haberleri yok.  

    “Süleymaniye vakfı, diyanet ne zaman Allah diyecek” başlıklı yazımıza bazı ünlü tarikatlar sadece “bizim hocamız da tanrı denebilir” dediler; ama Allah’a neden tanrı deneceğinin gerekçesini kimse izah edemedi. Bu ayetler gerekçelerini yok eder. Yazdığı mevlitte Allah’a tanrı diyen Süleyman Çelebi zamanından beri bu büyük tahrifatı düzelten yok. 2017’de kışlalarda (çok şükür) “bundan böyle Allah’ımıza hamdolsun denecek” düzeltmesi yapıldı. Ama esas dine vaziyet edenlerin kayıtlarında böyle bir düzeltme yok. Tanrı batıl ilahların ortak adıdır. Bu konunun ayrıntısı ilgili yazımızda var.  

     İnsanlar ilah kavramını bilmedikleri için Allah’a tanrı diyorlar. İlah kavramının kendine has manalarını bilmeyen niçin kelime-i tevhidi getirdiğini de bilemez. Çünkü kelime-i tevhid ‘ilah’ kavramı üzerine bina edilmiştir.  İlah kavramı bilinseydi Müslüman ülkelerdeki büyük günah sektörleri, faiz, fuhuş, içki, kumar ve daha onlarcası olmazdı. Batıl bir dine inananlar, hem kendi uydurduklarına hem de Allah’a tanrı derler. Allah, hem kendine hem de kendini inkâr edip din uyduranlara ‘ilah’ diyor; ancak “hak ilah benim, onlar batıl ilah” diyor. İslam’a göre din ihdas eden ilah kavramı üzerinden tanımlanır. İslam Dini demesi gerekenler “din kültürü ve ahlak bilgisi” dedikleri için Allah’a tanrı, Müslüman’a muhafazakâr vs. diyorlar. Kavramların birini bilmeyen öbürlerini de bilemez.

    Kuranın dili, din dilidir. Din dili esas alınmayınca İslam da esas alınamaz. Tanrısı olanın tanrıçası da vardır. Tarihin çöplüğü tanrı ve tanrıçalarla doludur. Tek parti döneminde ezan marifeti ile “tanrı uludur” denmesi ile “Allah’a tanrı denir” fetvasını vermek aynı şeylerdir.

     Şehit kavramının nasıl ki din dilindeki adı, Kurandaki aslı yani ‘şehit’ kullanılıyor; kahraman, yiğit gibi tanımlarla takas edilemiyor. İşte tıpkı bunun gibi Allah, İslam, Müslüman ve diğer tevhidi kavramların da din dilindeki aslı kullanılır. Yoksa din dili değiştirilince din değiştirilmiş olur. Din dili değiştirildiği için Türkiye külliyen batı taklitçisi, Frenk mukallidi oldu.

   Kelime-i tevhidin bina edildiği ilah kavramının altı maddelik manalarını bilemeyenler İslami kavramları bilemezler. İslam’ın bir kavramından mahrum kalan tamamından mahrum kalır. Çünkü İslam’ın yüzdesi olmaz. Allah; bütün insanları tanımlama yetkisi olandır. Tanımlayan hükmeder. Allah’ın tanımlarını değiştirmek, Allah’a hükmetmeye kalkışmaktır. Başkasının “tanrı adını” Allah’a yamayanlar bunu Kuran ile asla temellendiremezler ve işte onlar “Allah!” diyemezler. Türkiye’de İslami kavramlar yama, takas, vekâlet yöntemi ile değiştiriliyor ve dinde reform yapılıyor; kimin umurunda?