Kavramları bilmiyorsanız (bilene rastlamadım) düşünme konusunda zannınıza, öncünüze, batıya vekâlet vermişsiniz demektir. Kavramları bilmeyen Türkiye vekâlet savaşlarından ve vesayet odaklarından asla kurtulamaz. Kavramları bilmeyenin doğru düşünme testi negatiftir. İyi ve kötüyü herkes kendisi tayin etmek zorundadır. Çünkü öbür dünyada herkes teke tek hesaba çekilecek. Hesaba çekilenin yanında hocası, öncüsü, şeyhi, hiç kimse olmayacak. İşlenen günahlar şeytanın üzerine atılamayacak. Hesap günü kişi hata ve günahlarına mazeret gösteremeyecek. Allah’ın izni olmadan hiçbir kişi yardım, şefaat görmeyecek. Demek ki doğru düşünmek için kavramları bilmek zorundasın. Bugün Türkiye; kültür, ideoloji, felsefe, tanrı, entel gibi batı aidiyet kavramları üzerinden görüş beyan ediyor. Bu Frenkçe düşünme mekanizmasıdır ve12 Eylül, 15 Temmuz, yani felaket demektir. Sonuç: Dişten tırnağa Frenk mukallidi bir Türkiye var. 

     Allah Müslüman’a doğru düşünmeyi emrediyor. Bunun için bir görüntü, bir CD, bir kaset göndermedi. Kelimelerden oluşan ayetler gönderdi. Ayetlerin temel taşı kavramlarıdır. Kavramları bilmeyenin düşünme vasfı yoktur. Kalem, defter, masa, sandalye gibi isimler yardımı ile değil, kavramlar yardımı ile düşünürüz. Kavram nedir? Karşı inancın üzerini çizen, hak veya batıl bir din içeren kelime kavramdır. İslam, Müslüman, kapitalizm, liberalizm, ateizm, demokrasi, muhafazakâr, kültür, felsefe, tanrı, entel vs. onlarca kavram var. Bütün kavramları Afyonhaber’deki yazılarımızda ve “Joker Kavramlarda” yazdık. Dünyada kavramları “teşhis, tasnif, filtre” eden başka bir kitap yok. Yaşar Nuri Öztürk ve diğerlerinin takoz kalınlığındaki kitaplarında kavram dediklerinin hepsi ıstılahtır; kavram değildir. Yeni Şafak, ‘Allah kavramı’ diyor; İsmet Özel ‘Türk kavramı’ diyor. Bunlar kesinlikle isimdir. Kavramları Türkiye’yi bırak dünyada bilen yok.    “Arzuhalci yazarlar” yedi düvel ağzı ile “demokratik İslam, siyasal İslam, ılıman İslam, İslamist, İslamcı, İslamofobi gibi onlarca İslam dışı kavramı İslam’a yamalıyor. Çok açık; İslam ile İslam dışı kavramları sentezliyor, karıştırıyorlar; bu inkârdan beterdir. İslam’ı seküler bir kavramın tamlayanı/tamlananı yapıyorlar. Böylece mutlak bir karışıma tabi tutuyorlar. İslam’ı temelden (kelimeden) değiştiriyorlar. İslam dışı kavramları İslam ile harmanlıyorlar. İslam dolgu malzemesi yapılıyor. Sentezleme, yamalama, örtme, mutlak karışım, kelimenin esastan değiştirilmesi, atıf-matuf,  olmak üzere bu tür kavramlarda İslam tam ‘altı kez’ dil oyunu ile değiştiriliyor. Kasten veya bilmeden yapmak, buna itiraz etmemek (sükût ikrardandır), aynı kapıya çıkar. İslami kavramları başka bir kavramla “sentez yapmayana” sözümüz yok. 

     Kuran’ın veya ezan’ın bir kelimesini değiştirmekle tamamını değiştirmek aynı şeydir. Mevlitlerde, yüzyıllardır camilerde, bütün mealler, tefsirler, vakıf ve kurumlar, medya mezhebi Allah’a tanrı diyor; itiraz eden yok. Tek parti döneminde ezan Türkçeye çevrilip “tanrı uludur” denilince itiraz edildi. Tahrifat aynı; kendi yapınca caiz, başkası yapınca reddediliyor. Düşünememek budur işte! “Sağ sol yok, mantık var” türü sesler duyuluyor. Kimse sağcılığının ve solculuğunun faziletlerini sayıp dökemiyor. Demek ki yüz yıldır ve elan herkes yanlış tanım üzerinde imiş. Düşünememek budur işte!

     İnsan/kadın haklarının maddelerini batı yazdı. Batı canımızı yakınca, “sizin insan haklarından anladığınız bu mu” diyorlar. Kavram kimin ise hükümran odur. Allah bütün canlıların haklarını asırlar önce yazdı. Batı dün yazdı. Allah’ın yazdıklarına mı, batının yazdıklarına mı inanıyorsun?