Belki çok şaşırtıcı gelecek size ama, 'İslamcılık' hareketi 19. yüz yılın sonları ve 20. yüz yılın başlarında İngilizlerin geliştirdikleri bir projedir. En bilindik temsilcileri Mısır kökenli Cemalettin Afgani ve Muhammed Abduh’tur. Reşit Rıza da bir başka temsilci… Mısır o zamanlar İngilizlerin kontrolünde idi zaten… Osmanlı ülkesinde de yansımaları olan İslamcılık İslam'a ‘modernist’ bir yorum getiriyordu. Güncel demedim dikkatinizi çekiyorsa, modernist dedim. Zira İslam, içtihat ve tecdit ayağıyla günceldir zaten… Bu kişilerin 'getirdiği' bu yeni (aslında eski) anlayış (buna yorum demek istemiyorum, meşrulaşır çünkü…) bugün de değişik isimler altında islam dünyasında ve tabii ki ülkemizde etkisini devam ettiriyor. Bunun Hint bölgesindeki temsilcisi de Fazlurrahman...

Somutlaştırmaya çalışalım isterseniz. İçerisinde maalesef Mehmet Akif'in de yer aldığı sıkı Abdülhamit muhaliflerinin bir kısmı, şaşırtıcı gelebilir ama bu anlamda ‘İslamcı’ idi. Şöyle de bir soru soralım: Zamanın baş emperyalisti olan İngilizler sizce İslam'ın doğru anlaşılması için mi böyle bir yapılanmanın arkasında yer almış olabilir... Doğal olarak böyle bir şey söz konusu olamayacağına göre bugünkü temsilcileri bakımından da aynı soruyu sorma gereği var demektir. Takipçilerinin bunu Müslümanlık adına yapıyor olmasının da bir önemi olmasa gerek... Bir ABD projesi olan FETÖ takipçileri de öyle değil miydi nitekim…

Günümüzün baş emperyalisti olan ABD’nin besleyip büyüttüğü FETÖ bakın başımıza ne gaileler açtı ve bütün şer güçleri nasıl da arkalarında gördük. Peki, bu faaliyetin Müslümanlık adına yapılıyor olması ve savunanların da Mehmet Akif gibi ‘samimi’ olması sonucu değiştiriyor mu? FETÖ deşifre olan örnek… Ya geniş kitlelerce bilinmeyenler… O halde hâlihazırda bu potansiyeli taşıyanlar bakımından, geleceğe yatırımlarını dikkate alarak fevkalade dikkatli olmak gerek... Elbette buradaki kastettiklerim ‘cemaatler’ değil… Zira onların büyük bir kısmı gönüllü sivil toplum kuruluşu… Eğer FETÖ de cemaatti ne oldu diyorsanız, bu yazı size hitap etmiyor.

Birkaç da global örnek… Emperyalistlerde planı bitmez. Sadece İslam dünyası için de değil… Moon, Falun Gong, Opus Dei, Scientology gibi global örnekler benzer amaçlar için oluşturulmuş kurumlardır. En globali de masonluk haliyle… Tabii başka örnekler de var. Örneğin Vehhabilik böyledir. Bahailik, Ahmediye ya da Kadıyanilik de... Bunlar uzun dönemli projeler adına besleyip büyütülüyorlar. Örneğin Körfez Savaşında bizim adını dahi duymadığımız Kesnizani (Kürtçe; kimse bilmiyor) yapılanması (buna da tarikat demek istemiyorum, malum nedenle) vasıtasıyla Irak'ın en önemli vurucu gücü olan Cumhuriyet muhafızları devre dışı bırakılarak Amerikan askerleri kısa zamanda Bağdat'a girmiştir.

Varsayımsal olarak; Türkiye ile ABD arasında bir savaş çıksaydı, asker içerisindeki FETÖ’cülerin, ki 15 Temmuzda komuta kademesindeki güçlerini gördük, liderlerinden gelecek bir talimatla silah bırakıp hepsinin teslim olacaklarını tahmin etmek güç olmasa gerek değil mi? Irak’ta yaşanan bu idi. Benzer bir şey 1920’li yıllarda Topal Molla vasıtasıyla Afganistan’da da yaşanmıştı. Olay bu kadar yakın ve tehlike bu kadar içimizde işte… Bu yüzden bu nitelikteki yapılanmalara (buna da cemaat demek istemiyorum) karşı fevkalade duyarlı olmak lazım. Bunu görebilmek için olmazsa olmaz üç şey ise; vizyon-misyon, basiret ve feraset… İlla da feraset…

Bir yandan vizyon sahibi, diğer bir yandan da basiret ve feraset sahibi olmak… Yalnızca bir tanesine sahip olmak tek kanatlı kuş gibidir. Tek kanatla da amaç hâsıl olmaz. Ya Fetöler doğar ya da diğer başka işbirlikçiler… Yapılan yanlış 'Saimi' de 'Kaimi' de itibarsızlaştırmaz. FETÖ fena etkilemiş toplumu... CIA darbeyi başaramamışsa da Müslümanların kafasını karıştırma konusunda fevkalade başarılı olmuş... Amaç FETÖ üzerinden ‘hak’ üzerinde itibar operasyonu yapmak... Bu konuda kafamız karışıksa başarmış işte…

Tabiat boşluk kabul etmiyor doğal olarak... Şimdilerde stepnedekiler kendilerine açılan alanı tepe tepe kullanıyor. Hep böyle değil midir zaten... Önce zemin oluşturulur; meşruiyet için, sonra geniş halk kitlelerini ikna edilir. Bu şekilde kitleler büyük güçlerin gönüllü neferi olur. Daha birisinden kurtulmadan yeni birisinin fitne tohumları atılmış bile... Peki kaç kişide, dahası kaç ‘devletlüde’ var bu üçü…