ATEŞ SINAVI

Akdenizliliğin de verdiği mizacla “deli-dolu” olabilen bir ulus 1922’de sadece “dolu”dur. Öfke, yokluk, korku…karanlıkla dolu.  Ateşle imtihandadır. Haklı bir neden yoksa “cinayettir” peki ya  tarihin tozlu sayfalarına kanlı canlı  gömülmek isteniyorsan ? 

 

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım

 

En iyi savunma saldırıdır derler. Usta okçu oku en ileriye atmak için yayı en geriye doğru çekmesi gerektiğini bilir.  200 küsür yıldır geri çekilen bir devlet  biriktirdiği enerji ve inançla kaplan gibi atılır. “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferdir o”. Yeter ki yayı tutan el ömründen büyük hedefleri olan ve ciğerlerindeki nefesten başka servete eyvallahı olmayan birinin olsun.  

 

                         “Bir ben vardır benden içerü”

Bir çivi bir nala, bir nala bir atlıya,bir atlı bir zafere mâl olabilir. Bir kıymetlidir. Bir en kıymetlidir. Bir her şeydir. Her şey birdir. “Bir kişiyi üzen bin kişiyi üzmüş gibidir”. En az bir ömür kadar kıymetlidir bin ömür de.

Emir demiri keser derler. Yalnızca bir emir deyip geçemeyiz. Emrin altını kazıyıp bakılmalı yaptığı etkiye. Bir emrin önemi oluşturduğu etkiye göre anlamlandırılır.  Taaruz emrinin açtığı bend çağlayarak ve  önüne katarak kötülüğü  ulaştı İzmir’de denize…

Çaba bizden tevfik Allahtan. Ezmeden,üzmeden, bükmeden, hak edenin teri soğumadan vermektir aslolan. Tevfik sözcüğü hem başarıyı hem nasibi içeren bir sözcük. Bu yüzden başarı sözcüğünden çok severim tevfik sözcüğünü. Tevfik, elinden geleni ve gücünden fazlasını yapmış bir vicdanın hissidir.

 

Biliyorum ki  emir emirden fazlasıdır. Bir eşikten yeni bir eşiğe  atladık 100 yıl evvel. Geri çekilenlerin safından ileri atılanların safına kanatlandık. İlelebet payidarımıza minnetle ve hürmetle…