Geçen hafta;  büyük sevinçlerle bir yılı daha eskittik. An be an, dakika, dakika, saat, saat, gün, gün, ay ve mevsim, mevsim yaşayarak... Sadece yılları değil, değerlerimizi de eskitiyoruz. Hem de çok güzel eskitiyoruz. Farkına varmadan, modernleştiğimizi sanarak. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik adalet, sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve dayanışma gibi insani değerlerimizi eskiterek unutuyoruz sonra da kaybediyoruz.

 

İnsanı insan yapan içindeki güzelliktir, bilgidir, ahlakı ve görgüsüdür. İnsan bu değerlerle bulunduğu çevresine renk katar, anlam katar. Sağlıklı toplumun öncüsü olur. İçimizdeki güzelliğe ne oldu? Maddiyata dönüştü... Bilgimiz; kitap okumamaktan, düşünüp yorumlayamamaktan körelip gidiyor. Geçen TV kanalının birinde, sunucu sokaktaki vatandaşa soruyor. ‘’Sizi etkileyen roman hangisidir?’’ cevapların hiç biri kitap üzerine değil. Ne kadar Roman sanatçı varsa onu söylüyorlar. Bazısı da hiç roman diye bir şey duymamış  ‘’bilmiyorum’’  diyor. Gençliğimizin geldiği durumun sadece bir tane örneği...

 

 Ahlak ve görgümüzde eskimeye yön tuttu. Çevremizi bilinçsizce kirletiyoruz. Evimizin önünü, parkları, denizlerimizi, göllerimizi, doğayı, sosyal medyayı, havayı her yeri kirletiyoruz.  Hâlbuki ‘’temizlik imandandır ‘’ diyerek büyütmüştü eskilerimiz. Temizliğimizi de eskittik.

 

Dostluklar;  onlara ne oldu? Dostluğu paraya değiştik, ticarete döktük en çok dostumuzu kazıkladık. Ondan kazık yedik. Çıkarlarımızın doğrultusunda işimiz düşerse selam verdik, selam aldık. Sırtından vurduk dostumuzu, kuyusunu kazdık,  dostlukları da eskittik.

 

Komşuluk çoktan eskidi. Çoğu evlerde soba yok artık, külüne muhtaç değiliz. Apartmanlarda yan komşumuzu tanımıyoruz. Aç mıdır? Susuz mudur? Hasta mıdır? Ölü müdür? Sağ mıdır? Bilmiyoruz, tanımıyoruz.  Çektik kapımızı örttük binanın soğuk duvarlarına gömdük komşulukları. 

 

Ya çocuklarımız… Hapsolmuş beton yığınları arasında, bir iki oyun parkıyla; topraktan uzak, ağaçtan uzak, çiçekten uzak, paylaşımdan, sevgiden uzak, fedakârlıktan uzak yetiştiriyoruz. İyi yetiştirdiğimizi sanıyoruz. Her dediğine ‘’Evet’’ diyerek, ‘’ Hayır’ı’’  bilmeyen çocuklara en büyük kötülüğü yapıyoruz.

 

 Çocuklarımız;  mutsuz, doyumsuz, paylaşımsız büyüyor. Okullarda öğrencilere ‘’dur, sus, yapma ‘’ demek sistem dışına itildi. Öğrenci istediğini yapsın, yeter ki;  bu sırada yetenekleri ortaya çıksın. Çocuklarımıza iç denetimi öğretemiyoruz. İsteklerini serbest bırakarak bencilleşmelerini sağladık. Hatta canavarlaşan çocuklar ortaya çıktı. Beraberinde mutsuzluğu, depresyonu getirdi.

 

Televizyonlarımız, dizilerimiz, ünlü sanatçılarımız, insanları nikâh karşıtı birlikteliklere özendiriyor. Evliliğin kutsal büyüsünü bozarak, alaverelerle dalaverelerle yozlaştırılıyor. Sevgileri, sevdaları, aşkları da eskittik. Paçavraya döndü eskiliğinden. Ayaklar altında sürünüyor sevgiler. İsterseniz bakın eski sevdalılara, sevgilere, aşk şiirlerine, şarkılarına. Bir de yenilere bakın. Bu bozulmayı etkileyen araçlardan biri de kitle iletişim araçlarıdır.

 

 Aile yapısının bozulması, cinayetler, hırsızlık, yolsuzluk, kötülük etmek, rüşvet almak, eleştiriye kapalı olmak, empati yapamama, düşünme eksikliği gibi durumlar değerlerin toplumsal yaşamda ciddi anlamda aşınmaya uğradığını göstermektedir.

 

Toplumumuz insani ve ahlaki bir aşınmaya uğruyor.  Aşınmanın sonucunda ahlakın çirkin sonuçları yaşanmaya başladığını görüyoruz. Şiddetin ve suçların günden güne arttığı ortada... Dürüstlük meziyet olarak algılanır oldu.

 

Bugünün Yeni’sinde bulamadığımız Eski ’ye ait pek çok değerimiz kayboluyor. Eski yıllarımızı yenileyebiliyoruz yeni yıl geldi diye sevinerek…  Kaybettiğimiz eski değerlerin yerine yalnızlık, bencillik, tembellik, sevgisizlik, saygısızlık, hoşgörüsüzlük, maddiyatçılığı getirip oturtuyoruz.

 

Peki ne yapmalıyız? Değerlerimize sahip çıkmalıyız. Geçmişi körü körüne taklit edip yeniliklere açık olmayalım anlamına gelmemeli değerlere sahip çıkmak. Değerlerimiz toplumun birlik beraberliğimizi sağlayan en önemli temel taşlarımızdır.

 

Günlük yaşamda değerlerin yaşatılması için, okul öncesi eğitimden, yüksek eğitime kadar değerlerimize yer vererek yaşamın içinde etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamalı. Bunun yanında kişiler, iş yaparken, hizmet verirken değerlere sahip çıkarak örnek olmalı. Kitle iletişim araçları denetimli kullanılması bunun için devletin kontrol mekanizması iyi çalışmalı.

 

 Değerlerimizle, birlik beraberlik içinde yaşayacağımız mutlu günlerin özlemi ile…