rnrnYIKICI OLMADAN…rnrnBelediye çalışmaları ile ilgili eleştiriler yapılıyor.rnrnYollardan, kaldırımlardan, toz topraktan şikayet çok.rnrnBana göre, yığılmış sorunların uzun süreli çözümü için bu çalışmalara katlanmalı.rnrnİlgilierin ifadesine göre okullar ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

YIKICI OLMADAN… Belediye çalışmaları ile ilgili eleştiriler yapılıyor. Yollardan, kaldırımlardan, toz topraktan şikayet çok. Bana göre, yığılmış sorunların uzun süreli çözümü için bu çalışmalara katlanmalı. İlgilierin ifadesine göre okullar açılıncaya kadar, şehirde şantiye kalmayacak. İnanmamaktan ve beklemekten başka çare var mı? Öte yandan, kaldırım işgalleri… Apartmanların ortak kullanımları, apartman yönetiminin izniyle kapatılmasına izin verildiyse ve belediye kanunlarına uygunsa kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz. Apartmandan izinsiz, belediyeden onay alınmayanlara gereken yapılmalı. Yıkılması gerekiyorsa yıkılmalı. Kimsenin buna itiraz etmeye hakkı olamaz. Sigara yasağının başlamasından sonra bu görüntüler arttı. İş yeri sahipleri de yapacakları sundurmaları bi hayli abarttı. Eee.. Baktı ses çıkaran da yok. Önünde bahçe olan kaldırıma kadar kapattı ve yeni bir mekan yarattı. Belediye, kanuni uygulamasını yapacaktır. İzinli olmayanları tespit edecek ve gereken işlemi başlatacaktır. Bekleyin görün, belediye taviz vermez… Diyeceksiniz ki; “Bu güne kadar görmedi mi?” Yıkıcı değil, yapıcı gözle bakıldığı için görmemiştir. Basının görevi, önemi burada anlaşılıyor. Basının görevi, toplumu ilgilendiren tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, düşünmeye çağıracak yolda tartışmalar açmak, yöneticileri eleştirmek ve uyarmak, bireyleri içinde yaşadığı toplumun ve yaşadığı ülke sorunları yönünden bilinçlendirmektir. Bundan dolayı kimse yazılan gerçeklere alınmasın. ********* GÖRGÜSÜZLER… Güzel bir söz vardır: “Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yoktu Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.” Biz buradaki gerçeği örnekleriyle anlatmaya çalışıyoruz. “Ayı severiz, batana kadar, güneşi severiz, yakana kadar, birbirimizi severiz işimiz bitene kadar.” Düşüncesinde olan, aramızda adam gibi görünenleri anlatmaya çalışıyoruz. Bakın; adam, kuyumcu… Aslında kuyum değil para satıyor. Verdiği vergiye bakın. Yanında çalışan işçiden daha az vergi ödemiştir. Erkâna takılır, kırmadığı da fındık yoktur… Bu türden adamlar çok… Öte yandan; İbrahim Efendi, Hüseyin Efendi ve Damat’ın Ukrayna’dan beyaz eşek ithal edeceklerini, ilk haber diye verdik. Meğer, en son duyan bizmişiz. Ancak, taze bir haber var; Emekli edilecek eşekler ve yakınları şikayetçi olacaklarmış. Diyeceksiniz ki, niye birader? Birincisi; Ya ithal edilecek eşeklerde hastalık varsa? Langır lungur memlekete sokarlarda, maazallah bizim totişkolara hastalık bulaştırırlarsa? İkincisi; Emekli ikramiyeler ödenmeden emekli edilmeleri… Şimdi İbrahim Efendi’ye bir soru: Aynı karaktere sahip olduğun İsmail O.’un verdiği uygunsuz ve ahlak dışı kasetleri arabanın bagajında ona buna seyrettirip güler miydin? Güldün ki komşuna, geldi başına… O İsmail O.’un, sen kelebeğini uçururken çekip çekmediğini ve sağa sola gösterip göstermediğini, seninde arkandan gülüp gülmediklerini nerden biliyorsun? Eee…Etme-bulma dünyası bu… Sana gelince Damat Paşa… Paşa’lığın gitti, sende efendiler sınıfına girdin. Sana da bir soru; Seçimlerde siyasilere yardımda bulundun mu? Bulunduysan ne tür yardımlar yaptın? Karşılığında ne bekliyorsun? Seninle yan yana göreceklerimize mi, yardımda bulundun? Korkma, açıkla Efendi…