NE KADAR DEMOKRATSINIZ VE DARBE OLUR MU? Yaptığı anketlerin sonucunu açıkladıkça helal olsun adama diyorlardı… CHP’yi eleştirdikçe helal olsun adama diyorlardı… Demokrasiyi anlattıkça helal olsun adama diyorlardı. Dün değil evvelsi gün “darbe için şartlar olgunlaştı” dedi, hepsi hep birden “Ne diyor bu adam”  dediler. Tarhan Erdem son iki yazısında ve çıktığı televizyon programlarında darbe ihtimalinden bahsetti. Gerekçelerini sıraladı. Keyiften helal olsun adama diyen iktidar yanlıları düğün değil bayram değil hesabı “ne diyi ne diyi” demeye başladılar. Böyledir işte insanoğlu; on yıl, yirmi yıl sırtında taşı senden iyisi yok, on dakika in de dinleneyim de, tu kakasın… DARBECİLERİN GÜCÜ HALK DEĞİL YABANCI GÜÇLERDİR Darbe yapılır mı yapılmaz mı bilmem. Ama yaşadıklarım bana darbelerin iktidarlar tarafından çözmekte zorlandıkları ekonomik ve sosyal sorunları gerekçe göstererek yapıldığıdır. Diğer bir bildiğim ise darbeleri yapanlar iç dinamiklerden değil dış güçlerden destek aldıkları zaman bu teşebbüslere girişirler. Zaten darbe sızıntısını da ilk dış devletlerin etkinlerinden ve yetkinlerinden duyarsınız. Mesela 27 Mayıs Darbesini o zamanki CIA başkanı CIA Başkanı Allen Dulles de 27 Mayıs darbesine üç gün kala yani tarihler 24 Mayıs 1960’ı gösterirken ABD’nin başkenti Washington’da yapılan Ulusal Konsey toplantısı’na katılıyor ve toplantıda “Türkiye’de darbenin artık an meselesi” olduğunu bildiriyor. İşte ABD zabıtlarında o uyarı: “Menderes ile İnönü arasında kan davasına dönüşen kişisel kavga anayasal bir krize dönüştü. Öğrenci gösterileri arttı. Artık öğrenci olmayanlar da ayaklanmaya katılıyor. Bazı askerler bile gösterilere katılıyor. Türk ordusu ile polis arasında düşmanlık, kin ve husumet oluştu. Ordu ikiye bölündü. Yüksek rütbeli subaylar hâlâ hükümete sadık durumdalar. Ama alt kademedekiler hükümet ile muhalefet arasında bölündüler. Göründüğü kadarıyla Menderes, hoşnutsuzluğun boyutlarını idrak edemiyor. Durum daha da kötüleşebilir ve sonuçta ordu yönetime el koyabilir” diye haber veriyor. Bu haberden birkaç gün sonrada 27 Mayıs darbesi gerçekleşiyor. Mesela 12 Eylül darbesinde darbenin yapılmasının ardından CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze, Washington’daki Beyaz Saray’dan bir telefon alacak ve “Paul, senin çocuklar başardı” diyecektir.   TÜM DARBELERİN SEBEBİ AYNIDIR Darbeler dünyanın hangi ülkesinde yapılırsa yapılsın öncesinde hep kaos yaratılarak  darbeyi meşru kılacak, halk nazarında kabul edilecek meşru zeminler yaratılır. Darbelerin sabahında darbe sözcüleri hep Güvenlik sorunları, Ekonomik sebepler, Dış siyaset etkenleri, Siyasi iktidarsızlıkgibi sebepleri sıraladıktan sonra “bu sorunların en kısa sürede çözülerek demokratik hayata geçileceğini”  belirtir ve ardından da” destekçisi güçlü devlete bağlılık” tekrar edilir. Tabi darbecilerin bu el koyma gibi kutsi görevine bir de “Millilik” eklenir… Milli Birlik Konseyi, Milli Güvenlik Konseyi gibi…   ASILANLAR DA HALK İÇİN DARBELER DE HALK İÇİN Aslında darbe en kısa anlamıyla gücün el değiştirimidir. Halktan alınıp Askeri güce verilmesi gibi… Mesela zamanında en yüksek oyla iktidara getirilen DP ve temsilcileri yargılanırken asılırken halkın sesi çıkmamıştır. Rahmetli Menderes’in asılırken son sözü ‘hiç kimseye kırgın değilim’ olmuştur ama tersinden okuduğumuzda “Ey beni yüzde 60’laa iktidar halkım ben sizin için asılıyorum, siz neden sokaklarda değilsiniz” demek istemiştir… Yine 12 Eylülde de güç el değiştirirken 12 Eylül cuntasının anayasası kabul edilirken halk yüzde 90 gibi bir destek vermiştir. Yani kısacası darbeyi yapan halk için yşapar, asılan da halk için asılır… 12 Eylül’de siyasi olarak asılan sağdan ve soldan asılan tüm gençlerin son sözlerine bakarsanız hepsi de vatanı, milleti, halkı için asılmıştır. İlginçtir halk bu idamları anarşistler asıldı diye değerlendirmiştir… Dolayısıyla demokrasisi oturmuş, sorunlarını uzlaşma kültürü içinde çözmüş hiçbir ülkede kimse kolay kolay askeri darbeye teşebbüs edemez. Kimse de “mevcut sisteme” meydan okumaz, karşısına dikilmez. Sistemle sorunu varsa demokratik yollardan halleder… Çünkü demokratik toplumlarda halk da asker de demokrasiye inanmıştır, bilinçlidir…   HANGİ ÜLKELERDE DARBE YAPILIR 1960 yılından ele alacak olursak darbe yapılan ülkelere baktığımızda şu ülkeleri görürüz:  1960 yılı Türkiye; 1967 yılı Yunanistan; 1968 yılı  Irak, 1969 yılı Libya, 1970 yılı Umman, 1970 yılı Şili, 1973 yılı Pakistan, 1979  yılı Ekvator Girnesi, 1980 yılı Türkiye, 1984 Gine, 1987 Burkine  Faso, 1987 Tunus ve Myanmar, 1988 Sudan, 1989 Gambia, 1994 Katar, 1995 Pakistan, 1999 Orta Afrika Cumhuriyeti, 2003 Fiji, 2006 Moritanya, 2088 Madagaskar, 2009 Honduras… Bu ülkelerin o yıllardaki okuma yazma, üniversiteleşme, sosyal hayata katılma, Gayri safi milli hasıladan aldığı paylarına bakın hep düşüktür. Dolayısıyla böyle ülkelerde darbelere “milli, vatan elden gidiyor, çok kan dökülüyor, irtica geliyor, komünizm geliyor” gibi giydirmelerle darbe yapmak ve meşruiyeti sağlamak çok kolaydır. Darbeler sonrası halkın durumuna bakın hiç bir şey değişmemiştir ama güç el değiştirmiştir. KARAR VERİN, DARBE İÇİN ŞARTLAR OLUŞTU MU? Şimdi kısaca yazmaya çalıştıklarımızdan sonra darbe yapılır mı yapılmaz mı? Tarhan Erdem’in yazdığı gibi darbe şartları oluşmuş mu ? Bugünkü sorunlar neler? Bugünkü sorunlardaki çözümsüzlük ne ve halk çözümün neresinde? Halk sorunlara nasıl bakıyor? İktidara ne dayatılıyor, ya da iktidar ne dayatıyor ki Tarhan erdem gibi bir kişi niçin darbeden bahsediyor…? Ve ülkede darbe yapılırsa sizce arkasında kim var? Bu durumda siz karar verin, darbe olur mu olmaz mı? Darbe olursa tavrınız ne olur, sorun kendinize bu soruları, cevaplayın ve millet olarak ne kadar demokratsınız kendiniz görün…