Zerrin Özer’in o güzelim “ne güzel geçmişti büyün bir yaz…” şarkısındakinin aksine yaz zorlu geçiyor. Olağanın dışında zamanlardayız. Bütün dünya, alev alev bir tünelin içinden geçtik, geçiyoruz.   Sağlık ve varlığımız ateş çemberinin içinde.   Kül  eden, yok eden  ateşin içinden yemyeşil bir fidanı nasıl var edeceğiz?  Suyun içindeki ateş derler petrol için.  Ve umut ateşin içindeki su’ dur.

Farzedin ki size her gün   86.400 lira para veriliyor. Onun 1 lirasını hırsız çalsa o 1 lirayı çalanı bulmak  için cebinizdeki  86.399 lirayı paranızı heba eder misiniz? “. Neden  86.400? Çünkü her gün hepimize 86.400 dakika verilir (24 saat 86.400 dakikadır).”(bir youtuber dan/ Hikmet Anıl Öztekin)

 1 lirayı çaldırmaktan büyük dertlerimiz var diyebilirsiniz. Evet haklısınız.  Lakin olanlar oldu ve biz vazgeçemeyiz, devam etmek zorundayız… Vazgeçemeyiz çünkü can kafeste olduğu müddetçe umut etmeye yazgılıyız. İnsan düştüğü yerden kalkar derler… Peki ya “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafere” koşuyorsak?  . Duvarı nem yiğidi gam öldürür derler. Korku, vesvese, kaygı ve güvensizliği  bilinçli ya da bilinçsiz körükleyen sosyal ağın (her türlü medya ya) oltasına takılmadan,  yüz vermeden  hayatın kendi mecrasında o  büyük akışına itminan edelim. Biz insanlar ayartılmaya da yücelmeye yatkın canlılarız. Gönülgücü (motivasyon, umut) insanı ayakta ve hayatta  tutan şeydir. Nerden olumlu ve umut vaad eden bir kişi, olay, hikaye , girişim,  haber, şarkı, film, bir mecra  bulursanız onun peşine takın aklınızı, emeğinizi ve enerjinizi. Size Hindistan yapımı Kaykaycı Kız filmini öneriyorum. Küllerinden doğan anka kuşu misali küllerimizden doğacağız!

Sen petekte bir gömeç bal gibisin!
Renksin yazdan kıştan, tazeliksin bahardan.
Yapraklarda dolaşan serin bir rüzgarsın ki
Her gün eser durursun hafızamdan./ Cahit Külebi

Kadriye Işıklar Pürçek