VEKİL MAAŞLARI…   Milletvekilleri ve emekli milletvekillerinin maaşlarına ilişkin düzenleme  kamuoyunda şiddetle tartışılıyor.   Milletvekillerinin iş takibi yapmalarını kabullenmediğimden ve geçmişi incelediğim için maaşlarını neden artırdıklarını eleştirmeyeceğim.   Bence milletvekili maaşları artırılmış haliyle bile hâlâ çok düşük.   Masrafları bir hayli fazla. Bizim seçmenimiz milletvekilini ziyaretinde ilgi bekler, yemeğini yer, çayını içer, hatta işi bitmezse yatacak yer bile ister.   Gelen seçmenini yatırmak için apartman dairesi tutan milletvekilleri olduğu bilinir.   Ancak maaşlarını artırırken uyguladıkları yöntemin doğru olmadığına inanıyorum.   Zira yangından mal kaçırır gibi, başka kanun tasarılarının arasına sıkıştırılmaya çalışarak meclis’ten geçiriyor görüntüsü hiçte hoş değildi.   Kamuoyunda ücretlilerin maaşlarının düşüklüğü, emekliler için 3 kuruş zam yapılmadığı tartışılıyor, eleştiriliyor…   Tartışmalar, eleştiriler yerindedir. Emekliler için direnildiği, çalışanlar için insanca yaşama imkanı sağlamayan bir ücret ya da maaş verilmediği doğru. Bu kesimlerin eline geçen paranın artırılması için mücadele verilmeli.    Ben sizleri doğru olan bir şeyin yanlış olanla kıyaslandığı için aydınlatmaya çalışacağım.   Mesela “Atatürk bile bu kadar maaş almıyordu” “Atatürk, milletvekillerinin maaşlarını öğretmenlerden fazla yapmayın dedi” bilgisi asılsız…    Vekil maaşlarının düşük olduğuna örnek teşkil etmesi için kıyaslamayı Reşat altını diye bilinen 7.20 gram ağırlığında bugünkü fiyatı 640 TL civarında olan Reşat altınıyla yapalım.    5 Eylül 1920 tarihinde toplanan meclis milletvekillerinin yıllık ödeneğini 1250 liraya, aylıkta 100 lira ödenek verilmesini kararlaştırdı.   17 Şubat 1921’de ve 16 Ekim 1922’de tekrar artırımlar yapıldı.   Birinci Meclis, 8 Mart 1923’te yıllık ödenekte bir artırım yaptı ve 1.250 lira olan ödenek 2.400 liraya çıkarıldı.    İkinci Meclis’in yeni üyeleri göreve başladıktan kısa bir süre sonra 23 Şubat 1924 tarih ve 421 Sayılı Kanun ile bu defa 2.400 lira olan yıllık ödenekleri 3.600 liraya yükseltti.    O tarihte bir Reşat altının fiyatı 5.3 lira idi. Milletvekilinin yıllık maaşıyla 680 Reşat altını alınabiliyordu. Yani bugünkü rakamla 435 bin lira.    Yani aylık, 36.250 lira…   Bu arada, Milli Yükümlülük kanunu da yürürlükteydi ve kanun gereği halk elindeki yiyecek, giyecek ve araçlarının yüzde 40’ını, hayvanlarının 5’te birini devlete bağışlıyordu. Bunun dışında her aile bir askeri giydiriyordu.    O tarihlerdeki bütçe 63 milyon 18 bin 354 lira gidere karşılık 51 milyon 388 bin 626 lira gelirdi.    Bugün ise bütçe giderleri 351 milyar, bütçe gelirleri 330 milyar, bütçe açığı 21 milyar, faiz dışı fazla da 29 milyar…   Atatürk’ün maaşına gelince…   İlk Meclis’te Mustafa Kemal Atatürk “Meclis Başkanı” sıfatını taşıdığı için aldığı maaş, vekillerden çok farklı değildi.   Atatürk’ün Köşk’teki ilk maaşı ise 5 bin lira idi. Cumhurreisi ayrıca aldığı 7 bin liralık olağanüstü ödenek ile birlikte 12 bin lirayı buluyordu.    1927’de 2 bin 480 liralık bir zam daha yapıldı. Böylece aldığı rakam 14 bin 480 lira oldu.   Bu paranın hepsini Atatürk harcamıyordu. Köşk’ün giderleri de bu paradan harcanıyordu.   Görüldüğü gibi milletvekilleri Cumhuriyet tarihinde altın değerine göre hesaplandığında en düşük maaşı alıyor.   Zamla birlikte aylık 23 bin lira maaş alacaklar yani yokluk yıllarında milletvekillerine ödenen maaşın yarısını…   Eleştirip, kızacaksanız da bilin öyle kızın.   İlla itiraz edecekseniz; asgari ücret yoksulluk sınırının kat be kat altında Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı, buna itiraz edin…   İlla itiraz edecekseniz; milletvekillerinin kalbine takılan ithal stent devlet tarafından karşılanırken vatandaş binlerce lirayı cebinden ödemek zorunda bırakılıyor? Onların canı can da vatandaşınki patlıcan mı? Buna itiraz edin