Dün kent gündeminin ana tartışma konusu doğal olarak minibüsçülerin durumu idi. Öncelikle belirtmek isteriz ki; genel kanı, olayların en büyük müsebbibinin minibüsçüler olduğu şeklinde. Hemşehrilerimizin pek çoğu ağır faturayı minibüsçü esnafına kesmiş durumda. Dün şehrin sakin, korna gürültüsünden uzak, minibüslerin birbirleriyle ya da Tureks otobüsleriyle cebelleşmediği caddelerini gösterenler “Huzur geldi” diyorlardı. Yaşanan üzücü olayın ardından hem şoför esnafı, hem emniyet mensupları hem de ilin yöneticileri ardı ardına toplantılar yaptılar. Olayları enine boyuna masaya yatırdılar. Esnaf cephesinde minibüsçülerin mesleklerine daha ciddiyetle sahip çıkmaları, kendilerine hem maddi hem de manevi anlamda çeki düzen vermeleri fikri benimsendi. Emniyet mensupları cephesinde denetimlerin aralıksız ve sıkı bir şekilde sürdürülmesi kararına varıldı. İl yöneticilerimizin tavırlarının ise radikal kararlardan yana olmadığı, mevcut düzene birkaç müdahale ile şehir trafiğinin aynı şekilde işlemesinden yana olduğu anlaşılıyor. Ancak faturanın tamamını minibüsçü esnafına kesmemek gerektiği de, fikir birliği edilen bir başka konu… Kabahatin büyük bölümünü minibüsçülerde bulanlar, şehir içi trafiğin tüm günahını minibüsçü esnafına yüklemenin de haksızlık anlamına geleceğini belirtiyorlar. Trafikle ilgili öneriler, sorun tespitleri hep aynı. Bunlar yıllardır gündeme getirilen konular. Burada uzun uzun anlatarak boşa yer işgal etmek istemeyiz. Hem vatandaş, hem de il yöneticileri sorunların kökten çözümü için yapılması gerekenlerin farkında. Ama ne yazık ki bu yönde cesur adımlar atılamıyor. Sorunlar geçici önlemlerle geçiştirili-yor. Şehrin imarından, araç fazlalığından başlayıp, siyasi baskılara kadar uzanan sorunlar silsilesi geleceğe ötelenerek, bugünümüzü kurtarıyoruz. Birkaç gün sürecek olan sıkı denetimler, akıcı trafik, kavgadan gürültüden uzak özlenen şehir görünümü sonrasında hepimizin alışık olduğu “klasik Afyonkarahisar” günlerine dönmemiz çok uzak görünmüyor. Bugünlerde yaşadıklarımız hava şartları gibi, kışa girerken yazdan kalma günlere benziyor. Geçici meltem esintileri şimdilik harareti azaltmış durumda. Maalesef bu günler pastırma yazı gibi. Düzenlemeler, denetlemeler, çeki-düzen çabaları geçici. Hal böyle olunca kasaba azmanlığından şehir hüviyetine bürüneceğimiz günler de yine uzaklarda kalacak gibi… Sezer Küçükkurt, Kocatepe Gazetesi