Haberi okudunuz mu bilmem; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Daire Başkanlığı, yabancıların 81 ilde edindikleri mülk sayısını ve bunların illere göre dağılımını açıkladı. Yabancıların en fazla ilgi gösterdiği iller arasında Afyonkarahisar ilk 20 arasında. Sahil illeri dışında kalan iller arasında ise ilk 10 il arasına giren Afyonkarahisar’dan bu güne kadar 364 taşınmaz 207 yabancı tarafından 1 milyon 514 bin414 metrekare Afyonkarahisar toprağı yabancılara satıldı. Öte yandan; Her Zafer Bayramı caddelere doluşup, tankları mankları geçirerek, memleket topraklarına göz dikenleri o biçim kovduğumuzu birbirimize gösteriyoruz… Adamlar seyrediyorlar bu arada! Ev alan mı ararsın, arsa alan mı, tarla alan mı? “Bravo valla” diyorlar… “Şahane kovdunuz bizi!” Vıjj diye geçen jetleri bizlerle birlikte alkışlıyorlar. Bakın, hazır, memleket topraklarına göz dikenleri o biçim kovduğumuzu birbirimize göstereceğimiz gün… Bi şey anlatayım size. Araplar sera kurmak amacıyla bir işçeye gelmişler geçen sene… İlgililer gezdirmişler sera kurulabilecek yerleri. “İşbirliği” yapacakmışız… Kendi memleketlerinde su olmadığı ve seracılık yapamadıkları için ortaklık suretiyle sera kurmayı düşünmüşler. İyi bir şey ama… Haliyle, merak ediyor insan… Kendi kendimize yetiştirip, Araplara ihraç etmek varken, neden “işbirliği” yapıyoruz? Suyu yok diye buraya geliyorsa Arap… Niye petrol kuyusu vermiyor bize orada? “İşbirliği” yapıp beraber çıkartalım. Neyse canım, boşverin… Dün 30 Ağustos’tu, kutlamayı unuttuk… Kutlu olsun. BAYRAMLIK DEĞİL… Ekonomik açıdan dar boğaza düşen bir taksici Tefeci Hüseyin’den faizle borç para alır… Aldığı borç miktarı 4 bin lira… 10 bin liralık tarihsiz senet bırakır tefeciye… Üç ay sonra borcunu ödemeye gider. İnsaflı tefecilerin aylık yüzde 15 faiz aldığını düşünerek “olsa olsa 5 bin liraya senedimi geri alırım..” diye düşünür. Tefeciye parayı getirdiğini ve ödeyeceğini söyler, 5 bin lirayı önüne koyar. Tefeci borcun 10 bin lirayı bulduğunu söyleyip “parayı aldığından bu yana altın yüzde 30 kıymetlendi. 5 bin lira daha getirirsen senedi iade ederim, yoksa icraya veririm. İcra masrafı, avukat masrafı ile çok daha fazlasını ödersin..” der. Hem altın değerinin artışı, hem paranın acımasız faizi… Sonuçta taksici parayı zoraki olsada ödemeye mecbur kalır. Bayram’da bunu neden yazıyoruz? Taksici tefeciye lanet okuyor, “bayramım zehir oldu..” dediği için yazıyoruz. Tefecinin kankası İbrahim Efendi’ye gelince… Neden kanka dedik, önce onu izah edelim; Hacı rafığı olamazlar, çünkü gerçek hacılar bunların yaptığını asla yapmaz. Bunların içine haram işlemiş. Hala daha harama el sürmekten utanmıyorlar. Birisinin yuvası sallantıda olmasına rağmen, tarihi yerlerde sarışın iki kızla buluşabiliyor ve bununla övünüyor. Ve bu iki kızı, bayramın sonuna kadar kalacakları bir termal devre mülke yerleştiriyor. Bayramda bunu niye yazdık… İbrahim Efendi, bayramda bile göz göre göre kendisine hakim olamıyorsa kendisine “yuh” diyor ve belki keçe yüzü kızarırı diye yazıyoruz… Toplum içinde saygın görünen bu kişilerin gerçek yüzleri maalesef çok çirkin… Ne diyim daha…