Nuh tufanını hatırlatan günümüz felaketlerinin sebepleri batıl-sapık düşünceler ve yaşama biçimleridir. Batıl düşüncelerin kaynağı ise FİL’ce; Frenkce, İngilizce, Latince kavramlardır. Her çağın tufanı farklıdır. Eski tufanlara günümüzde ek olarak her yaştan cinnet-cinayet fırtınası, terör-hırsızlık-yolsuzluk-uyuşturucu-bağımlılıklar, kuraklık, cinsiyetsizlik, rüşvet, geçim belası, deprem, büyük günah sektörleri var; bunların toplamına “yavaşlatılmış Nuh tufanı” diyoruz.

FİL’ce: Düşünce engelli yapar. İtikadını bilen “şu gerekçelerle doğru düşünüyoruz” diyebilir. Kelime-kavram-tanım ve tasnifine vakıf olan yok. Bu nedenle İslami kavramlar ifsat ediliyor: İslamcı, İslamafobi vs. gibi. İslam dışı değersizlikler esas alınıyor. İslam’ın tanım ve tasniflerine eş-ortak koşuluyor. İslami ilimler yerine tuzak bilgi sistemleri esas alınıyor. Toplumun bütünü besmeleyi reddeden kitle eğlencelerini esas alıyor. Se-FİLlerin değil; İslami kavramların üzeri çiziliyor. Düşünce engelli olmak giderayak itikat engelli olmaya meyleder; İslami düşüncenin yasları bunu ispat ediyor.

Okula Gel; Oyuna Gelme! Dünyadaki bütün üniversiteler/ülkeler FİL’ceyi esas alıyor; hepsi FİL’in hortumunun içindedir. Bir kişi dünyadaki hangi ülkenin okullarında okursa okusun; o kişi FİL düzeninin bekçisi olur. Bir ülkede bütün kelimeler o ülkenin öz dili olsa, ama kavram ve değer tanımları FİL’ce olduğu için o ülkenin kendi dilini kullandığını söylemek gafil tesellisidir. Çünkü insana yanlış tercihler yaptıran isimler değil, kavram ve değer tanımlarıdır. FİL’ceyi esas alan bütün dünya çifte vatandaşlığa meylediyor, yani vatansız dünya vatandaşı oluyor. Vatan imandan seviliyor; vatan ve vatandaşlık dolardan satılıyor; bu ticaret okullarda öğreniliyor.

Doğru düşünceyi nasıl test edeceğiz? “Gâvurun aklı olsaydı Müslüman olurdu.” (Atasözü) Müslüman’ın aklı olsaydı gâvura muhtaç olmazdı. Aklı olmak: Düşünebilmektir. Allah vahyi esas almayanlara akılsız, kör, sağır, dilsiz diyor. Doğru düşünce kaynağı İslam, batıl düşüncenin kaynağı FİL’cedir. Necip Fazıl, yedi güzel adam ve ‘herkes’ FİL’ceyi esas alıyor ve bu isimler şöyle diyorlar. “İdeolojisiz insan hayvandır. İdeolojimiz ortaktı ve hepimiz İslam devrimcisiydik.” (12.8.2017-STAR) N. Fazıl’ın, yedi güzel adamın, bu beyanları reddetmeyen bu isimlerin taraf-etrafının; a. İdeolojilerinin, b. İdeologlarının ‘adı’ nedir? Cevap: Ya FİL’e tabi olmak ya da düşünememeyi itiraftır. Bu taraf-etraf Türkiye’nin son asrına damgasını vuranlardır. Türkiye’nin iki asırdır slogan/FİL yüzyılı yaşadığına herkesin yazdıkları şahitlik ediyor.

Yanlış düşünce nasıl anlaşılır? Bu ülkede TDK dahil kelimelerin tasnifini bilen yok! Bu yokluk kelimenin ‘adını’ koyamamaktır. Kelimenin adını koyamayan İsmet Özel Türk lafzına, Yeni Şafak Allah lafzına, idareye vaziyet edenler iç cephe tanımına ‘kavram’ diyorlar; bunlar kavram değil. Prof. Hüsameddin Arslan Müslüman demokrat diyor. Müslüman kavramı yama kabul etmez. Prof. Ahmet Davutoğlu kültürel kimlik diyor. Kimlik din ile eş anlamlıdır. Kimliğe ne ile atıf yaparsan kimliğin, dinin temeli odur. Kimliğin/dinin temeli vahiydir; kültür değildir. İslami kimlik, kültürel kimlik, Marksist/liberal kimlik vs gibi. Her isim ve kesim böyle yanlış yapıyor. Kavram ile ismi bilmeyen hak ile batılı ayırt edemez. “Kelime ve kavramların tanım ve tasnifini ve doğru düşüncenin kurallarını ihdas ettim” diyebilen yok. Bu yokluk Nuh tufanından daha vahimdir.

Kelimelere vakıf olamayan düşünemez: Yüce ve se-FİL kelimelerin (Tevbe-40) listesini çıkarıp, sefillerin üzerini çizmeyenlere Allah ‘onlar’ diyor; bir tür dışlıyor. FİL’cenin üzerini çizemeyen İslam ile küfür arasına kırmızıçizgi çekemez, FİL’in hortumundan çıkamaz, Nuh’un gemisine binemez. Kültür, ideoloji, felsefe, tanrı, uluslar arası hukuk, insan/kadın/çocuk hakları vs. yüzlerce; bunlar karşı taraf adına bile şerh koymadan kullanılamaz. Kullanan FİL’i meşrulaştırır. Mesela küreselleşme diyen herkes çukurdadır; ama “küreselleşme çukuru” gibi şerh düşebilen çukurdan çıkar. FİL’ce kavramların üzeri hemen çizilir; çizmeyip “şurası aktı, burası karaydı” demeye kalkmak, lat-menat-uzza’yı okşamak gibidir. Çünkü FİL’in düşünce silsilesi “lat-menat-uzza”ya dayanır. Ebrehe’nin FİL’i, günümüzdeki FİL’ce kavramlardan başkası değildir. Hak ilahı bilemeyen tefsirler, mealler, ağzını açanlar, tanrı-tanrıça ile flört ediyorlar. Mesele itikat meselesidir. Diğer meseleler sihirdir, makyajdır.