(AA) – Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İsrail’in özrünün çok kritik bir konu olduğunu belirterek, ”İsrail’in tarihinde pek görülmüş bir konu değildi. Onun için de bu süreç gecikti” dedi.
Başbakan Yardımcısı Atalay, Afyonkarahisar’da bir otelde düzenlenen AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı’nın Kırıkkale teşkilat içi eğitim programına katıldı.

Atalay, burada yaptığı konuşmada, Türkiye-İsrail arasındaki irtibat ve telefon konuşmasının çok yeni ve önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Atalay, Türkiye ile İsrail arasındaki sorunların ”Mavi Marmara” olayı ile daha da derinleştiğini, ilişkilerin çok gerilediğini, büyükelçiler geri çekilerek en düşük seviyede bir siyasi temsilin oluşturulduğunu anlattı.
Bu durumun uluslararası platformun da bir konusu olduğunu ifade eden Atalay, şöyle konuştu:
”Tabii biz bu konuları Birleşmiş Milletler’e de taşımıştık. Yeniden ilişkilerin kurulması için özellikle İsrail tarafından değişik zamanlarda teşebbüsler oldu. Ama bizim 3 temel şartımız vardı. Bunlardan ilki İsrail, Mavi Marmara gemisi olayından dolayı Türkiye’den ve Türk milletinden özür dileyecek, ikincisi bu olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödeyecek, yani suçunu yine kabul etmiş olacak, üçüncüsü, bölgede sorun olan Gazze kesimi başta olmak üzere Filistin topraklarındaki ambargoyu kaldıracak. İsrail tarafından uzun süre son iki konuyla ilgili yaklaşımlar oldu ama özür konusu çok kritik bir konuydu, İsrail’in tarihinde de pek görülmüş bir konu değildi. Onun için de bu süreç gecikti.”

-”Obama, bölgedeki sorunu çözerek ülkesine döndü”- ABD Başkanı Barack Obama’nın, İsrail ve Filistin ziyaretinde bu konuları tekrar gündeme getirdiğini anlatan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Hatırlanırsa Sayın Obama, ilk seçiminden sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmıştı. Uzun bir ziyaretti ve 3 gün kalmıştı Türkiye’de. Parlamentomuzda konuşma yapmıştı. İstanbul’da medeniyetler ittifakı forumuna katılmıştı. Bu ikinci yeniden seçilişinde de ilk resmi ziyaretini İsrail ve Filistin’e yaptı. Orada tabii Türkiye ile ilgili bu konuyu derinlemesine ele almış oldu. Bu aynı zamanda Sayın Obama’nın da bir başarısıdır. Bölgede büyük bir sorun olan bu konuyu çözerek ülkesine dönmüş oluyor. Onun için de bu tabii büyük bir başarıdır.”

-”Esas başarı Türkiye’nin”- Burada esas başarının Türkiye’nin olduğunu belirten Atalay, kararlı, ilkeli, dik bir dış politika izlediğini bildirdi.
Atalay, ”Bizim ilkelerimiz var. Biz günübirlik politika yapmıyoruz. Biz konjonktürel politika yapmıyoruz, biz kutlu bir misyonuz, büyük bir hareketiz, ilkelerimiz var, hedeflerimiz var, biz ilkeli bir politika yürütüyoruz” dedi.
Telefon görüşmesinde 4 hususa yer verildiğini vurgulayan Atalay, şunları söyledi:
”Birincisi İsrail en üst ağızdan, en yetkili ağızdan, Türkiye’den, Türk milletinden özür diledi. Başbakanımız da ‘Türk milleti adına bu özrü kabul ediyorum’ dedi. İkincisi, hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenecek, bunun için iki ülke arasında bir anlaşma yapılacak. Üçüncüsü Filistin’in bütün kesimleri ile ilgili ambargo kaldırılacak artık oralara insani yardımların giriş çıkışında bir sorun yaşanmayacak. Bir daha Mavi Marmaralar olmayacak. Bir dördüncüsü var, Türkiye, Filistin’de insani hizmetlerin yürütülmesinde, şehirlerin gelişmesinde, İsrail ile daha fazla işbirliği yapacak, Türkiye daha fazla Filistin’de olacak. Şu anda zaten orada biz organize sanayi bölgesi, okullar yapıyoruz, bundan sonra Türkiye daha fazla Filistin’de olacak. Daha rahat çalışacağız.”

Konunun dünyanın her tarafında ilk gündem maddesi oluşturduğuna dikkati çeken Başbakan Yardımcısı Atalay, ”Bu, her yerde flaş haberdir, dünyayı adeta baştan sona sallayan bir haberdir, Türkiye’nin başarısıdır. Dış politikada çalışan değerli kardeşim dış politikada etkili bir politika yürüten aynı zamanda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, emeği geçenlere teşekkür ederim, onlar yüzümüzü ak ettiler”
”Türkiye’nin her tarafındaki vatandaşlarımız şunu bilsin; milletimizi rahatsız edecek hiçbir kararımız olamaz. Bu süreçlerin içinde hiçbir pazarlığımız yoktur” dedi.

Atalay, Afyonkarahisar’da bir otelde düzenlenen ”AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı Kırıkkale Teşkilat İçi Eğitim Programı”nda, Türkiye’nin geçmişinde, devletin ve devlet adına görev yapan bürokratların yaptığı bazı yanlışlıklar bulunduğunu söyledi.
O yıllarda birçok vatandaş kesiminin adeta iç düşman ilan edildiğini belirten Atalay, genel anlamda hoşgörüsüz, hiçbir çeşitlilik ve zenginliğe fırsat vermeyen, tek tipçi bir siyaset uygulayan devletin, halkın çoğunda güvenini yitirdiğini bildirdi.
Atalay, geçmişte haksızlık, işkence, faili meçhul olaylar gibi pek çok uygulama görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
”Bu uygulamalar sadece Kürt kökenli vatandaşlar için değildi. İşte on binlerce genç kızımız, 28 Şubat sonrası üniversite kapısından geri çevrildi. Puanını almış, üniversite okuyor, kapıdan kovuldu. Travmalar yaşadılar, okullarını, mesleklerini bıraktılar. Biz gelirken ‘Türkiye’yi normalleştireceğiz, devlet, toplum değişecek ve özgürlükler artacak, vatandaşın, devlete tekrar güven duyması için elimizden geleni yapacağız. Her vatandaşın hak ve hukukunun koruyucusu biz olacağız, Kürt vatandaşımın o ihmal edilmiş, elinden alınmış haklarının da garantisi biz olacağız’ dedik. Bu 10 yılda her kesimin hak ve hukukunu iade etmek için uğraştık. Normalleşmeye başlarken ilk icraatımız, olağanüstü halin kaldırılmasıdır. AK Parti’nin ilk Bakanlar Kurulu toplantısının ilk kararı, olağanüstü hali kaldırmak oldu.”

-”Türkiye büyüyor ve bu terör ayağımızda bir pranga”- Türkiye’nin büyük bir ülke olduğuna ve AK Parti’nin büyük riskler aldığına işaret eden Atalay, partisi dışında hiçbir siyasi partinin bu riskleri almadığını ve alamayacağını savundu.
Atalay, saltanat sürmek için uğraşmadıklarını, ülkenin bütün sorunlarını çözmek istediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
”Hamdolsun ülkemiz bugün daha büyük. Türkiye büyüyor ve bu terör ayağımızda bir pranga. Uluslararası alanda kullanılıyor. Türkiye’ye kızanlar, taşeron olarak terörü kullanıyor. Türkiye’yi sevmeyenler bunların bitmesini istemiyor ama bunlar bittiğinde inşallah Türkiye daha da büyüyecek. Bu riskleri cesaretli insanlar alır. AK Parti alıyor, Genel Başkanımız alıyor, kadrolarımız alıyor ve hamdolsun bu riskleri aldıkça da milletimizin desteğini daha fazla aldık. 3 seçimde yüzde 34, yüzde 47 ve yüzde 50 oy aldık. Şimdiki araştırmalara baktığımızda son seçimlerden daha da üstteyiz, yüzde 52’deyiz. Millet bize inandı. Milleti kandırmadık, aldatmadık, açık açık da ne yapmak istediğimizi söyledik. Tabular, korkular, endişeler hepsi gitti. Başta korkuları devlet attı. ‘Bölünürüm’, ‘parçalanırım’, ‘rejim değişir’ gibi korkulardan devlet kurtuldu. Sonra vatandaşlar bu korkulardan kurtuldu. Herkes özgürce konuşuyor.” -Çözüm süreci- Atalay, çözüm sürecinde büyük bir koordinasyon bulunduğunu kaydederek, ilk kez devlette bu kadar büyük bir bütünlüğü ve tüm kurumların koordinasyonunu sağladıklarını anlattı.
Her kurumun üzerine düşeni yaptığını, görüşülmesi gereken kişilerle istihbarat birimlerinin görüştüğünü ifade eden Atalay, ”Cezaevi süreci kendisine bağlı olduğu için Adalet Bakanlığı’mız, İmralı’ya gidiş-geliş trafiğini görüşüyor. Biz de Başbakanımız başkanlığında oturuyoruz, stratejiyi çalışıyoruz, yürütüyoruz ve her şey planladığımız gibi gidiyor” diye konuştu.
Atalay, çözüm sürecinde inisiyatifi başlatanın ve yürütenin Hükümet olduğunu bildirdi.
Süreçle ilgili her şeyin planladıkları gibi ilerlediğine dikkati çeken Atalay, şunları söyledi:
”Bütün toplum kesimlerinin, sivil toplum kuruluşlarının katkısı var. Sadece bir şanssızlığımız var. Türkiye’nin iki muhalefet partisi var. Diğer ülkeler bu sorunları çözerken muhalefetle iktidar çok yakın iş birliği yapmış. İktidar, muhalefeti ziyaret etmiş, ‘Bu toplumumuzun büyük bir meselesi, ülkemizin derdi. Bunu ben çözmek istiyorum, sizden destek istiyorum. Bana yardım edin’ demiş. İstisnasız hepsinde muhalefet demiş ki; ‘Sizin yanınızdayız. Yeter ki, bu sorun çözülsün.’ Hiçbiri bu süreci iç siyaset malzemesi yapmamış. Muhalefetten beklediğimiz; hiç olmazsa bunu iç siyaset malzemesi yapmasınlar. Bunlar hassas konulardır. Duygu sömürüsü yapabilirsiniz ama bunun çözüme bir faydası olmaz. Türkiye’ye de zararı olur.” -”Akil Adamlar” mekanizması çalışmaları- Terörü bitirme, geri çekilme ve yurt dışına çekilme sürecinin başlama takvimleri üzerinde çalışıldığı bilgisini veren Atalay, Akil Adamlar mekanizması oluşturulması için çalışma yaptıklarını anlattı.
Atalay, şu ifadeleri kullandı:
”Akil Adamlar, Türkiye’de değişik kesimlerde bu konularda kendisine güven duyulan kişiler veya kurumların temsilcilerinden olacak. Her kesimin güvendiği kişiler olacak. Bu terör unsurlarının yurt dışına çıkışını gözetleyen mekanizma olacak. Ondan sonra yürüyecek çalışma var. Suç işlemeyenlerin eve dönüşü gibi safhalarda olacak bunlar. Türkiye’nin her tarafındaki vatandaşlarımız şunu bilsin; milletimizi rahatsız edecek hiçbir kararımız olamaz. Bu süreçlerin içinde hiçbir pazarlığımız yoktur. Şehitlerimizi, şehit ailelerimizi rahatsız edecek hiçbir kararımız ve uygulamamız olmaz, olamaz. Türkiye’yi terörden kurtarmak, huzura kavuşturmak istiyoruz. Türkiye’yi tekrar huzurla bu güzel ülkede herkesin yaşadığı o güzel günlere kavuşturmak istiyoruz. Her yerde büyük bir sevinç var. Vatandaşların gözlerinin içi gülüyor. Herkes kurtulacak.”
”Süreci biz başlattık, biz yönetiyoruz” diyen Atalay, çözüm sürecinde her şeyin, Hükümetin kontrolünde olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Atalay, siyasete verdikleri önemden dolayı BDP’nin de süreçte yer almasını istediklerini ifade ederek, ”BDP şu anda orada bir fonksiyon görüyor ve inşallah bundan sonra Türkiye’nin bütün sorunlarının da siyaset alanında çözülmesini istiyoruz” diye konuştu.
Herkesin hak ve hukukunu aramak için siyaset yolunu seçmesi gerektiğini söyleyen Atalay, terörle hiçbir yere varılamayacağını kaydetti. -AK Parti Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığı’na yönelik saldırılar- Atalay, AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı’na yönelik saldırı olayının aydınlatıldığına değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
”Hamdolsun can kaybı olmadı. O olayın halen peşindeyiz. Kimlerin olduğu tespit edildi. Çok boyutlu analizler de yapıyoruz. Böyle zamanlarda hiçbir şey tesadüfi olmaz. Bir yandan çözüm süreci yürütülüyor, diğer yandan Ergenekon ile ilgili savcı mütalaasını okumuş. Öte yandan Türkiye’nin bu kadar önemli günlerinde böyle bir olay oluyorsa bunu düz okumayla çözmek yetmez, çok boyutlu bakmak gerekir. Böyle zamanlarda terör örgütleri birbirinin emanet işini yapabilir, taşeronluk yapabilir pek çok sebebi vardır. Bütün boyutlarını değerlendiriyoruz.”