TEFECİNİN GÜNLÜĞÜ… Sabah uyanıyor… Kaymak üzerine bal sürüp yiyeyim… Sabah sporu olarak kıvırma, eğilme, dönme, bükülme, takla atma, el öpme, kıç yalama egzersizlerini yapıyor… Sonra, ayakta alkışlama, otururken alkışlama, koşarken alkışlama, zıplarken alkışlama, hoplarken alkışlama çalışmalarına geçiyor… Uzunçarşıda ilk gördüğü esnafa “İşler tıkırındadır inşallah aziz kardeşim” diye söze giriyor… Esnaf gülücüklü bakarsa “daha iyi olacak, daha iyi olacak” diyor… Yok, yüzü kızgınsa… Çekip gidiyor… “Selamünaleyküm” diyerek dükkana giriyor… Sırıtkan çırağa “beni arayan var mı?” diye soruyor… Masamın sağında asılı babasının resminin önünden, elini ceket düğmesi üzerine bastıraraktan 60 derece öne doğru eğilerek, kalçasını bir miktar yandan sola hoplata hoplata “Saygılar… Allah mekanınızı cennet etsin..” diyor… İbrahim’i telefonla arayıp “Ukranya’dan bi daha sarı eşek getirtmeyelim, bit bulaştı bana, kaşıntıdan ölüyorum.” diyor… İbrahim’i kapatıp lokumcuyu arayarak “bende kaşıntı başladı sende bişi varmı?” diye soruyor… Lokumcuyu kapatıp sünnetçi Ahmet’i bulup “Uyuz gibi kaşınıyorum ne yapacağım?” diyor… Sünnetçiyi kapatıp tekrar İbrahim’i arıyor “Sünnetçi bi toz tavsiye etti sende de başlarsa kullan..” tavsiyesinde bulunuyor. İbrahim’i kapatıp, sarı eşeği arayacakken, tefeyle para isteyen bir müşteri içeri giriyor… O asli işine devam ederken ben yazıma başlayayım… Afyon kırmızı et, süt ve yumurta üretiminde Türkiye’de birinci sırada diye yazıya gireyim. Bu kadar işgücü, katma değer varken, Afyon neden göç veriyor sorusunu kendi kendime sorup çıkayım… Afiyon’un ortasında kalesi Üzerinde vardır Kızlar Kulesi Zümrüt gibi yeşillenmiş ovası… Diye mırıldanırken… Borsa Başkanı Mühsürler’in Dinar ziyaretinde “Dinar’a modern bir zahire borsası kuracağız..” sözü aklıma geliyor… Önümüzdeki sene olmazsa bir dahaki seneye kalmasın diye dua ediyorum… Daha ne edeyim?..