NASREDDİN HOCA Bİ GÜN.. Çıkmış kürsüye, “Ey ahali, bugün size ne diyeceğimi biliyor musunuz?” diye sormuş. Ahali, “Bilmiyoruz” deyince, “Eee.. Siz bilmeyince, ben size ne diyeyim ki?”diyerek, çekip gitmiş… Ertesi gün aynı kürsüye çıkmış, “Ey ahali, bugün size ne diyeceğimi biliyor musunuz?” diye sormuş. Ahali, “Biliyoruz” deyince, “E madem biliyorsunuz, benim söylememe ne lüzum var” diyerek, yürümüş gitmiş… Daha ertesi gün, gene aynı kürsüye çıkmış, gene aynı soruyu sormuş, bu sefer ahalinin yarısı “Biliyoruz” yarısı“Bilmiyoruz” deyince de, “Ne âlâ”demiş; “Bilenler bilmeyenlere anlatsın o zaman!” Sandıklı’da olup bitenleri bilenler, bilmeyenlere anlatsa, zaten sorun kalmayacak… Anlatmaya çalışanlar ise ne yazık ki, işlerine geldiği gibi anlatıyor. Bu açıdan; Sandıklı’ya “yetti gari”dedirten Ak Parti ilçe Başkanlığı seçimini, elimizi vicdanımıza koyarak tartışalım… Sanki, ilgilenecek, yazılacak başka konular yokmuş gibi… Mesela; Kestel Barajı’nın birkaç ay sonra hizmete gireceği bizi hiç ilgilendirmiyor. Dutağaç Göleti ve Sulaması, Kargın Göleti ve Sulaması ile Örenkaya Göleti ve Sulamasının inşaatları hızla devam ediyormuş, ne me lazım? Yavaşlar Barajı’nın proje çalışmaları bitti, Akdağ Milli Park yol çalışmalarına başlandı, Kızık, Bekteş Gölet çalışmaları hızla devam ediyor… Bunlar, bizlerin ilgisini hiç çekmiyor… Zekeriya Aslan’ın gayretleriyele başlayan ve halen devam eden Hastane ek binası hızla ilerliyor, yine Aslan’ın gayretleriyle çıkartılıp gönderilen Mehmet Akif Ersoy İlköğretim okulu için 500 bin liralık ödenekle inşaat devam ediyor, bunlar da bizi hiç ilgilendirmiyor… Allah’tan; Afyonkarahisar’da doğup büyüyen biri olarak, doğduğu topraklara hizmet etmekten büyük gurur duyduğu hepimiz tarafından bilinen ve takdir edilen Orman ve Su İşleri Bakanı’mız Veysel Eroğlu var… Sayın Bakan çalışıyor, ilçeye Cumhuriyet tarihinde yapılmayan yatırımları gerçekleştiriyor… Sayın Bakan’ın çabalarına karşı, partisinin Sandıklı teşkilatı ne yapıyor? Koltuk savaşı! Başa dönüp, olaylara objektif olarak bakalım: 3 Aralık 2011’de Ak Parti’nin ilçe kongresi yapıldı mı? Yapıldı. Adaylardan Ahmet Özeski, Mehmet Öztopbaş’a büyük fark atarak başkan seçildi mi? Seçildi.. Sonra n’oldu? Seçimde yenilgiye uğrayan Mehmet Öztopbaş ve en büyük destekçisi Niyazi Koçak genel merkeze giderek; “yönetimin değişmesin de, teşkilat açısından fayda var.”dediler. Genel Merkez Özeskiyi, Ankara’ya çağırdı ve “yönetimi değiştir.” talimatı verdi. Yönetimin istifası alındı,  genel merkezin istediği şekilde yeniden oluşturuldu ve onaya sunuldu. Bu defa genel merkez Mustafa Çöl, Mehmet Öztopbaş’ı da Ankara’ya çağırıp Özeski’ye“bunlarla birlikte şu 6 kişiyide yönetime koyacaksın” dediler. Özeski “peki” dedi ve uzlaşma metni yazılarak  taraflarca imza altına alındı. Uzlaşma gereği, Özeski bu 8 kişiye de yönetime yazdı. Buraya kadar yanlış diyebilecek var mı? Sonra n’oldu? Görevlendirme belgesini de alan seçilmiş başkan Özeski, parti tüzüğü gereği 21 Nisan’da olağanüstü seçim için, ilçe seçim kuruluna müracaat eder ve delege listesi askıya çıkar… Seçime bir hafta kala, genel merkezde mutabakat imzası atan Mehmet Öztopbaş, imzasına sadık kalmaz ve Belediye Başkanı İsmail Elibol’un beyanatını gerekçe gösterip istifa eder. Ve hazırlanmış senaryo uygulamaya koyulur, Mustafa Çöl’ün ilçe başkanlığına aday olacağı duyurulur. “Siyasete ara verdim” diyen Niyazi Koçak, Mehmet Öztopbaş, Süleyman Yıldız, Mustafa Ünsal’la birlikte sahaya iner… Neticede seçim yapılır ve Ahmet Özeski seçimden yine galip çıkar… Bu defa, delege yazıldı, yazılmadı tatışmaları, evrakta tahrifat iddiaları ortaya atılır ve Özeski’ye aba altından sopa gösterilerek “çekil” haberleri gönderilir… Artık iş çığırından çıkmıştır, siyasi etik-metik hak getire… Bugün sabah itibarıyla, Niyazi Koçak’ın Mustafa Çöl’ün avukatı sıfatıyla savcılığa Ahmet Özeski’nin evrakta tahrifat yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunacağı haberleri üflenir ve şehir çalkalanır… Ortada ne siyasi inanç kalmıştır, ne de partinin imajı… Kalan varsa-yoksa koltuk hırsıdır… Niyazi Koçak, Mehmet Öztopbaş, Süleyman Yıldız yapacaklarını yapmış ve koltuk hırsı uğruna, en hırçın muhalefetin bile Ak Parti’ye veremeyeceği tahribata vesile olmuşlardır. Vatandaşa bile “yeti gari” dedirtenler, Sandıklı’ya büyük zarar verenler bu saatten sonra o koltuğa otursalar ne yazar, oturmasalar ne yazar? “Siyasete ara verdim, birşeye karışmayacağım..” diyen Niyazi Koçak, seçimde yenilen Mehmet Öztopbaş ve siyasi geleceği riske giren Süleyman Yıldız, eğer parti menfaatini düşünselerdi, 3 Aralık seçiminden sonra Özeski’yi ziyaret edip: “Delege size tercih etti, Allah hayırlı uğurlu etsin, biz de bir nefer gibi çalışmaya hazırız..” demeleri gerekirdi. Demediler ve yenilgiyi sindiremediler… Yanlış var diyen varsa çıksın ortaya… Bu gurup, bugüne kadar genel merkeze ne isteseler yaptırdı ki, hala umutları tükenmedi. Özeski’nin evrakta tahrifat suçunu işlediğini, tüzük gereği görevden alınacağını iddia ediyorlar ve bugün Ankara’da olacaklar… El insaf! Sandıklı’ya büyük zarar veriyorsunuz efendiler! Bilerek yapılan, elle tutulur bir halt varsa bile “kol kırılır, yen içinde kalır” denmeli, partiye zarar verecek ve henüz sadece iddia olan suçlamalar ortalığa saçılmamalıydı… Hırsla kalkan zararla oturur, efendiler!… Sonuçta; en doğru kararı Genel Merkez verecektir… Bizlere düşen “Sandıklı için hayırlı kararların verilmesi”ni dilemektir. ************** Gündem çok hareketli, Mevlüt Özçınar gurubunu unutmuş değilim. Ortalık bi durulsun ki, konular kaynamasın…