Yola düştü Şerife ana, daha güneş doğmadan,

Kimselere görünmeden, Hıdırlığın yamacından,

Elinde çuvallar, kömür toplayacak istasyondan,

Dul kaldı altı çocukla, çalışmalı hiç duraksamadan…

 

Gün ağardıkça açıldı mahallenin kapıları tek tek,

Evden çıkanlar, yokuş aşağı indiler acele ederek,

Yere düşen gölgelerini çiğnediler, çoğu erkek…

Alışmış adımlar yürüdü, amaçları bir lokma ekmek.

 

Kimi bakkaldı köşede, marketlere yenilmeden önce,

Kimi kasap, dükkânını açar, sucuklarını asar erkence,

Hangarlarda çalışır kimi, memur resmi dairede,

Pazarlara yayılır kimi, ilk siftah karınca kaderince...

 

Kimi berber, kimi işçi, kimi amele, örer duvar,

Ali, at arabasını koşturur, çoğu sokakları dar,

Havva kadın fırın kızdırır, kocası ekmek satar,

Çoluk çocuk, kaynana on iki nüfus eline bakar…

 

Mahalle uyanır, kadınlar oturur kapının önünde,

Ellerinde işleri, sohbetleri başlar dünün özetinde,

Sebzeler ayıklanır, yemekler ayarlanır, neşeleri yerinde,

Çocuklar oynar kurumuş mahalle çeşmesinin ötesinde…

 

 

Ceviz dizer ipe Emine Hala, cevizli lokumlara,

Hatice gelin bükme, börek yapar satar, dışarılara,

Dantel örer, nakış işler, evlenecek kızlara, becerikli Zehra.

Bütçelerine katkı, akmasa da damlar aldıkları para.

 

Saf manda kaymakları sıralanır, erken saatlerde çarşı önünde,

Alıcı bekler, sırrı emeğinde, özel kaplar içinde,  dizilir üst üste,

İster kahvaltıda ye, ister ekmek kadayıfının üzerinde,

Bükme ağzı açık, katmer, çoktan yerini aldı geleneklerinde.

 

 

Ayşe ninenin kirmanı, döner geçmiş yılları gibi hızla,

Yünleri yol olur, iplik iplik, sarar, yüreğindeki közle,

Örecek hırka, kazak, çorap artık görmeyen gözle

’Soğuğun yoktur imanı, kışın giyilecek’’ der bir cümle sözle…

 

Yollar dolar okula giden öğrencilerle, ellerinde çantaları,

Kadınana, Gedik Ahmet Paşa, Atatürk, Cumhuriyet okulları;

Afyon Lisesinin yeri bir başka, hepsinin değeri apayrı,

 Durmadan çalışmak,  okumak;  başarılı olmanın tek anahtarı…

 

Dünden bugüne değişen sadece zaman,

Dertler, sevinçler her şey aynı tas aynı hamam,

Şansın yoksa el de yaman bey de yaman,

Hayatla mücadele sürer ölene dek vesselam…

 

Geçer günler böyle, sabahtan akşama, aldanarak,

Doğan güneş elbet batacak, ömürden çalarak,

Yine de yaşam devam ediyor umutlar fısıldayarak,

Yeni bir güne daha başlayacaklar, koşarak…

 

Mürşide OKLU AYHAN