Zamanı önüne katmış geleceğe güvenle bakan kadınlar
Tarihi kucağında taşıyan ilçelerimizden biri de Sultandağı’dır. Doğal güzellikleri, efsaneleri ile de adı gibi kendi de asil olan bu İlçemiz, tarihi ipek yolu üzerinde bulunuyor. 1116 yılında Bizanslarla Selçuklular arasında yapılan; Bolybotum (Bolvadin) Savaşında Büyük Selçuklu Sultanı Müizzeddin Melihşah ordusunu güneydeki dağın yamacına yerleştirmiş. Bu yüzden Sultan’ın çekildiği dağa Sultan Dağı denilmiş.
Sultandağı İlçesine girer girmez, tarihinin, doğasının, dağının atmosferi bizi yakalıyor. Geçmişin izlerini bir nefeste içimize çekerek, doğru Kadın Kültür Evine gidiyoruz. Tek kat üzerine inşa edilen bina farklı mimarisi ile göze çarpıyor. Bahçesinde karlar içinde kamelyalar, sıcak güzel günleri bekliyor. Mimarisi yapısına, yedigen bir yıldız biçimi verilmiş. Böyle bir yıldızın insanlara şans getirdiğine inanılır. Yedigen yıldız içinde sanki yedi rakamının gizemini saklıyor. Tamamlanmışlığın, bütünlüğün, görsel uyumun, mükemmel düzenin sembolü olarak bilinir. ‘’ Kadın Kültür Evlerinin Yıldızı parlasın’’ diyerek binaya adım atıyoruz. Binanın içerisine girince büyük bir daire şeklinde salon ve tam ortasında, ana taşıyıcı kolon görevini gören bir sedir ağacı. Sanıyorsunuz ki o ağacın kökü orada, dalları çatıda. Sembolik ağaç; kadınların güçlü, dirayetli duruşunu temsil ediyor. Dallarından sarkan lambalarının saçtığı ışıklar ülkemizin geleceğini aydınlatan, toplumun kalkınmasında en önemli görevi üslenen kadınların aydınlatıcı, yönlendirici, sağlam, kararlı duyarlı duruşlarını ve sevdiklerini kucaklayıcı olma özelliklerine dikkat çekmek istiyor. Duvarlarında yer alan tablolarına varıncaya kadar her şey düşünülmüş. Bu büyük salona açılan kapılarda sosyal, kültürel, sanatsal, sportif, eğitim ve sağlık faaliyetlerini sürdürebilecek odalar bulunuyor. Kadınlarımızın kendilerini evlerinde hissedebilecekleri sıcak bir ortam oluşturulmuş ve kapıları bütün kadınlara açık.
Kadın Kültür Evinin inşaatında Kaymakamı, Belediye Başkanı bizzat çalışarak 48 gün gibi kısa zamanda bitirip kadınların hizmetine sunmuşlar. Ziyarete gittiğimizde, salonda kadınlar kendilerine verilecek eğitim için hazır bekliyorlardı. Annelere; okula giden çocuklarına ‘’ Etkili ders çalışma yöntemi ve sosyal medya kullanımı ‘’ konulu eğitim verildi. Çaylar eşliğinde eğitimin bir kısmını dinledik ve Kadın kooperatiflerini ziyaret etmek için buradan ayrıldık. Bize eşlik eden Kadın Kültür Evi müdiresi Songül Şenses ile birlikte Kadın kooperatifine gidiyoruz. Burası eski okul binasını tadilat ettirilerek Kadın kooperatifi olarak hizmete açılmış. İçeriye girdiğimizde keskin sirke kokusunu hissettik. Çeşitli meyvelerden yapılmış sirke bidonları hazır bekliyor. Doğal yaş meyve kuruları paketler içinde ambalajlanmış. Rengarenk reçeller; albenili kavanozlarda, pelüş bebekler var masanın üzerinde, hepsi de birbirinden farklı maskot bebekler. Firmalara kendi amblemlerinin olduğu, değişik kıyafetlerde; bebek zabıta, sporcu, aşçı şef, polis, asker gibi bebekler yapılmış.
Kadınların deri çantalar imal ettiğini görüyoruz. Manda derileri duvar dibine istiflenmiş işlem görmeyi bekliyor. El işçiliği ile birbirinden farklı çantalar, cüzdanlar raflarını süslüyor. Deriden yapılmış aksesuarlar da var. İlk kuruluş günlerinde sabahlara kadar geceli gündüzlü çalışarak bugünlere geldiklerini açıklıyor Kooperatif Başkanı Şeyma Aldırmaz. Ürettikleri ürünleri albikere. com’dan Türkiye’nin her bir tarafına ulaştığını da ekledi. Burada bulunan kadınlar, edindikleri bilgiler ışığında üretim yapıyor, kendilerine ekonomik katkı sağlıyorlar. Kazandıkları ile çocuğunu okutanlar, ailesine katkıda bulunanlar, kendi ayakları üzerinde duranlar, çalıştığı için kendine güveni gelenler, zorlukları aşanlar; el yordamı ile değil, bilinçli eğitimle, açılan kurslarla kendilerini yetiştirmişler, yetiştiriyorlar.
Valimizin talimatı ile oluşan Kadın Kültür Evlerinden ve Kooperatiflerinden çok memnunlar. Kadınlar sık sık memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Sayın Valimiz Gökmen Çiçek Beyefendiye, Saygıdeğer eşleri Sümeyra Çiçek Hanımefendiye ve proje ekibine, Kaymakamına, Belediye Başkanına teşekkür ediyorlar, iyi ki varlar diyorlar. Geleceğe umutla bakabilen; kendilerine inanan kadınların; en büyük destekçileri eşleri, hedeflerine ulaşmak için sabırla, istikrarlı bir şekilde pes etmeden azimle çalışıyorlar. Zaten başarı azim gerektirir. Bütün Kadın Kültür Evlerinde ve Kooperatiflerinde ki kadınları bir araya getiren faktör bu azim değil midir? Özellikle pandemiden çok sıkılan kadınlar büyük özveri ile çalışmalarını sürdürüyorlar.
Sultandağı’ndan ayrılmadan Afyonkarahisar’ın en büyük kervansarayı olan İshaklı Kervansarayını geziyoruz. Burasına; Vali Gökmen Çiçek’in himayesinde yürütülen proje ile Selçuklu Kent Meydanı olma yolunda adımlar atılıyor. Görkemli mimarisi ile yıllara meydan okuyan kervansaray, insan azminin, sabrının en güzel örneği ile karşımızda duruyor ve diyor ki; ‘’ İnsanın isteyip de başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Özellikle de kadınlarımızın… ‘’ Gezimizin sonunda Sultandağı Kaymakamını ziyaret ediyoruz. Kaymakam Sayın Murat Demirbilek bize Kadın Kültür evi ve Kadın Kooperatifi hakkında bilgiler verdi. ‘’Kadınlarımız üretime aralıksız devam ediyor. Çalışmaları başarılı bir şekilde sürüyor.’’ Diye sözlerine ekledi.
Bana göre, Afyonkarahisarlı kadınları, diğer kadınlardan ayıran farklı bir özellik var. Güçlü olmak… Daha doğrusu Kadın Kültür Evlerine gelen kadınlarda gördüğüm, hissettiğim bir özelliklerinden bu kanıya vardım. Bu kadınlar, her şeye rağmen güçlü kadınlar olarak; belki bu şekilde yetiştikleri için, belki hayat onları güçlenmeye zorladığı için sapasağlam durmayı başarıyorlar. Tecrübe kazanarak veya hatalarından ders çıkartmayı öğrenerek o hayran olunası olgunluğa erişmişler. Bu güçlülükleri Kadın Kültür Evlerine yansıyor, aldıkları eğitimlerle başarılı kadın olarak ayaklarının üzerinde durabiliyor, ailesine ve çocuklarına kol kanat gerebiliyor. Dahası, zamanı önüne katmış geleceğine güvenle bakan kadınlardır onlar.