İL BAŞKANLARI TOPLANSIN Son günlerde Ülkemiz gündemini meşgul eden konular başta olmak üzere bazı genel ve yerel tespitlerimizi siz değerli basın mensuplarımız aracılığı ile kamuoyuna sunmak istedik. DIŞ POLİTİKADA DUVARA TOSLADIK Komşularla sıfır sorun iddiası, sıfır komşu gerçeğine dönüşmüştür. Amerika’nın Irak’a girmesi ve Türk askerinin başına çuval geçirilmesi ile devam eden Ortadoğu ve Türkiye üzerinde oynanan oyunlara sürekli yenileri eklenmektedir. Çuval olayını yuttuk, İsrail’in mavi Marmara gemisine saldırısına sustuk. İsrail ile Suriye ve Filistin’i barıştırmaya kalktık, günlerce ülke ülke dolaştık, Sultanlar gibi karşılandık. Sonuç; hepsi fiyaskodur. Kuru sözlerle, yapacağız, edeceğizlerle bir şey olmadığı ortadadır. Suriya konusu da Bütün bu oyunlar, Ortadoğu petrollerinde gözü olanların bölgesinde Türkiye’yi yalnızlaştırma senaryolarıdır. Ne olmuştur bizim kırmızıçizgilerimize? Uçak düşürülme olayı siyasi malzemeye bizim için konu olamaz. Milli bir meseledir. Bu durum muhtemel bir savaş malzemesi olarak da görülmemelidir.Ancak uçağın nasıl düşürüldüğü ile ilgili sır perdesi de kaldırılamamıştır. Gerekli hesap ta sorulmalıdır. Kuru sözlerle Bize göre Ortadoğu’da İsrail’i hakim kılma projesi olan BOP.nin eş başkanı başbakan ve ekibi dış politikada duvara toslamışlardır. Önerimiz, kararlı, istikrarlı ve etkin bir dış politika yürütülmelidir. TERÖR AZDIRILMIŞTIR 2002 de neredeyse sıfır terörle devralan hükümet verdiği tavizlerle terörü azdırmış ve neredeyse her gün onlara yakın şehit verir duruma getirerek milletimizin yüreğini yakmaya devam etmektedir.2003 ten bu yana 1030 şehit, yıkım sürecinden bu yana 385 şehit,2011 genel seçimlerinden bu yana bir yıl içinde de 200 şehit verilmiştir. Vatana can ve kan verenlerin suçlandığı ve şehidinin başını bekleyenleri morg bekçiliği gibi bir başbakana yakışmayan üslupla suçlayan, ama bebek katili vatan hainlerini kahramanlar gibi Habur’da karşılayarak” güzel şeyler oluyor” deyip, açılım safsatasıyla milletin kafasını karıştıran bir zihniyetle bu işin çözülemeyeceği gün gibi aşikârdır. Açılımda törenle karşılanan katiller otobüsün üstüne değil, milletin tepesine çıkarılmıştır. Bebek katili caniye ev hapsinden bahseden zihniyetin verdiği tavizlerle 1000 yıllık kardeşlik emanetine ihanet edilmektedir. Apo nerede istirahat ettiriliyor ve lüks hayat sürdürülüyor millet bunu merak etmektedir. Ev hapsi konusu boşuna ve rastgele durup dururken ortaya atılmamıştır. Bunların hepsi tezgâhtır. Hala ülkenin birinci sorunu terör sorunudur. Habur görüntülerinden vicdanı sızlamamış ve içine sindirebilmiş olanların da şehit cenazelerinden şikâyet etme hakları yoktur. Leyla ile mecnun aşkı başlamıştır. Mecnun Leyla’dan çaresiz bir şekilde medet ummakta, ancak Leyla’nın niyetinin iyi olmadığı açıktır. Sonuç Trabzon’da dahi yaşanmaya başlayan terör olaylarıdır. KÜRT SORUNU DEĞİL, TERÖR SORUNU VARDIR Ülkede Kürt sorunu değil, Terör ve bölücülük sorunu vardır. Terörün amacının bir Kürt devleti kurmak olduğu bellidir. Kürt sorunu diyerek bizimle neyi görüşeceksiniz? Milletin mezara nasıl sokulacağını mı görüşeceksiniz? Alt kimlikleri dilinize dolayarak, etnik kimlikleri meşrulaştırarak, ihanet projelerini konuşarak, yapay azınlıklar yaratarak milleti karanlığa götürmeye kimsenin hakkı yoktur. Önerimiz, kararlı, etkin, tavizsiz, kapalı kapılar ardında değil, şeffaf bir terör mücadelesidir. EKONOMİK VE SOSYAL HAYATIMIZ 2002 de 200 milyar dolar olan dış borç, 600 milyar doları aşmıştır. Dış ticaret açığımız her geçen gün artmaktadır. İthalata ve faize dayalı ihracat artışı ve büyüme aldatıcıdır ve sağlıklı değildir. İşsizlik, her dönem kep atan üniversite mezunlarımız ile birlikte yukarıya doğru kep atmıştır. Özelleştirme ile milletin bütün varlıkları değerinin çok altında satılmakta ve gelirlerinin nereye gittiği belirsizdir. Ecdadından kalan ne varsa satan, har vurup, harman savuran hayırsız evlattan farkımız kalmamıştır. Çiftçi, esnaf, emekli ve memurun durumu ortadadır.2002 de buğday 40 krş, şimdi 55 krş, 2002 de mazot 80 Krş, şimdi 4 Liradır. Beş misli kayıp vardır. Nereden nereye? Türkiye dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır. Düşürsenize akaryakıtta vergileri! Fiyatlar yarıya inecektir. Kiraz sezonu 6 Tl ile açılmış, ne olmuşta hemen 3,5 Lirayla kapatmıştır. Vişne neden geçen yıl 2,5 lira iken bu yıl 1,00 liradır. Patatesler tonlarca çürümektedir. Et ve canlı hayvan ithalatı ile hayvancılık bitmiştir, devasa süt tesisleri icralardan satılmaktadır.  Devlet ilk defa bu yıl şap aşısı kampanyasını düzenleyememiştir. Her yer garantine altındadır. Büyük bir ekonomik kayıp vardır. Emekli ve memurun çilesi bitmemiştir. Esnafımız küçüldükçe küçülmüş, vergisini bağ kurunu ödeyemez hale gelmiştir. Kredi kartı borçları, protesto olunan senetler, ödenmeyen çekler, sayısı durmadan artan icra daireleri, icra dosyaları ve yedimin depolarının durumu birçok yuvanın yıkılmasına sebep olmaktadır. Afyondaki icra dairelerindeki artış ta bunu göstermektedir. Nereden nereye? Ulaştırma bakanlığının çıkardığı kanunlarla taşımacı esnafımız, belediyelerimiz ve kasabalarda yaşayan vatandaşlarımız mağdur olmaktadır. Ayrıca Y belgesi dahi olmadan D belgeli araçların yapabileceği taşımayı yapanlar vardır. Bu denetim eksikliği de adaletsizliğe sebep olmaktadır. Her dört insanımızdan en az birisinin psikolojik tedaviye ihtiyaç duyduğu, evlenmelerin azaldığı, boşanmaların çıldırmaların ve intiharların çoğaldığı, cezaevlerinin dolup taştığı, yabancılaşmış topluma doğru koşar adım giderek öz benliğimizden uzaklaşmakta olduğumuz da bir gerçektir. Önerimiz, yerli üretime dönük, yabancılaşmadan uzak, adaletli, istihdam artırıcı vergi ve ekonomik politikalar izlenmelidir. MİLLİ EĞİTİMİMİZ YAZ-BOZ TAHTASI Milli eğitim kanunu ile nasıl insan yetiştirileceği özetle şöyle düzenlenmiştir: ”Atatürk ilke ve inkılâplarına, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, ailesini, vatanını, milletini seven, dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş kişiliğe sahip, insan haklarına saygılı, topluma sorumlu, yapıcı bireyler yetiştirerek milli birlik ve bütünlük içinde Türk milletini çağdaş uygarlığın seçkin bir ortağı yapmaktır.” On yıllık süreçte hükümet adeta bu kanunu yok saymış, ülküsüz, öz değerlerden uzak fertler yetiştirmeye başlamıştır. Öğretmenler hor görülmüş, özlük hakları iyileştirilmemiş, ek işler yapmaya zorlanmış ve aynı zamanda “az çalışıyorlar.” Diyerek incitilmişlerdir. Sıkça sistem değişiklikleri, çocuklarımızı deneme tahtasına döndürmüş ve kendi ellerimizle kendi geleceğimizi heba etmemize sebep olmaktadır. 4+4+4 bir örnektir. Mevcut ilköğretim okulları ilkokul ve ortaokul olarak ikiye ayrılmış, bu durum derslik ve öğretmen açığına sebep olacak, en önemlisi de küçük yaştaki çocuklarımızın okul yolunda ve ana caddelerde tehlike ve sıkıntıya maruz kalacak olmalarıdır. MHP grubunun Kuran-ı Kerim, Peygamberimizin hayatı ve İlmihali seçmeli ders olsun teklifi çoğunluk gücüyle reddedilmiş, ancak tasarıya göstermelik iki satır ekleyerek ilk iki dersi seçmeli olarak kabul ettirmişlerdir. Bu bir yanıltmadır. Kürtçenin seçmeli ders olarak kabul edilmesi, bölünmenin adımlarından biridir. Bu karar ihtiyaçtan kaynaklanmayan tamamen siyasi bir karardır ve milleti sindire sindire ayrıştırmaktır. Dr. Devlet BAHÇELİ; ” Ana dilde eğitim ile düşünülmesi mümkün olmayan işler başarılmıştır. Eğitimin milliliği kalmamış, iflas etmiştir. Ana dilde eğitim PKK ya teslimiyet, milletin derin kültürünün tasfiyesidir. Dil tanınırsa, kültür, millet ve devlet de tanınır, milli devlet hançerlenir. Üniversiteler de buna dâhil edilerek önemli bir eşik aşılmıştır. Anadildeki karşı duruşumuz, başbakanı panikletmiş, MHP ye hakaret ve küfürlere başlamıştır. MHP alerjisi devlet adamına yakışmayan sözlerine neden olmaktadır.” Demektedir. Üniversitelerimize sırf diplomalı sayısını artırmak için ihtiyaç duyulmayan ve bitirildiğinde iş bulma ihtimalinin çok düşük olduğu bölümlere ihtiyaç fazlası öğrenci alınmamalı, planlama iyi yapılmalı, çocuklarımızın yılları heba edilmemelidir. Önerimiz, milletimizin özüne uygun milli bir eğitim sisteminin istikrarlı bir şekilde uygulanmasıdır. SAĞLIK POLİTİKALARI Sağlıkta dönüşüm programı görüntü olarak iyileştirme sağlamış olsa ve memnuniyet oluştursa da finansmanı tamamen halkın sırtına yüklenmiştir. Halkımız katılım payları yüzünden muayene olmak yerine komşusundan duyduğu ilacı eczaneden direkt almaktadır. Büyük ameliyatlar, protez ve ortez malzemelerinden alınan katılım payları mağduriyete sebeptir. Özel hastanelerin devreye sokulması ile kaynak israfına başlanmış, istisnalar olabilir ama gereksiz tetkik ve tedaviler uygulanarak yüksek miktarlarda kaynak aktarımına yol açılmıştır. Önerimiz, kaynak israfını önleyici, etkin denetime dayalı, hasta haklarını koruyucu aynı zamanda sağlık personelinin çalışma şartlarını düzeltici bir sağlık politikası uygulanmalıdır. MAHALLİ KONULARIMIZ; İlimiz doğrudan komşu 7 ile karayolu açılımı olan Türkiye’nin tek ili ve demiryollarında bölge durumundadır. Ancak bir ticaret kenti olan Afyonkarahisar esnafımız ve işadamlarımız şehrimizin bu konumundan yeterince faydalanamamıştır. Otoyol ve hızlı treninin ilimizden geçmesini elbet onaylıyoruz. Ancak havaalanı, otoyol ve hızlı terenin ilimizin kavşak etkinliği kaybettirmeyecek şekilde düzenlenmelidir. Bu yatırımların esnafımıza katkılarını artırmak gerekmektedir. Esnafımız zaten AVM ler sayesinde siftahsız dükkân kapatmaktadır. Turizm ve termal kenti olma yolunda olan şehrimizde otel rehberleri şehir merkezine turlar getirmeli ve ticarete katkı sağlanmalıdır. DEĞERLİ GAYRİMENKULLERİMİZ BETON YIĞINI HALİNİ ALIYOR İlimizin en güzel yerlerinde dedelerimizin bize bıraktığı stadyum, kapalı spor salonu, hastaneler, polis meslek yüksek okulu, müze gibi ortak mülklerimiz TOKİ ye bırakılmaktadır. Sırada Travers Fabrikası, alay komutanlığı ve cezaevinin olduğu söyleniyor. Buralara ağzının suyu akan birilerinin gelip gittiğini duyuyoruz. Bu konuda hepimiz vebaldeyiz. En büyük mahallelerimizde dahi çocuklarımızın oynayacağı neredeyse5 m2bile oyun alanları yokken her şeyi para olarak görüp beton yığınına döndürmenin çok zararlı olduğunu düşünmekteyiz. Muhterem kamuoyu, sayın basın mensupları, Eskiden Afyonda bir tabir varmış; En fakir Afyonlu bile keyiflendiği zaman çapak çayırından yer bağışlarmış. Çayırı kıymetlendirdik, ama asıl kıymetli şehir merkezlerimizi elden çıkarıyoruz. Çapak çayırının zemininin yapılaşmaya uygun olup olmadığı herkesçe tartışılırken neden zemini sağlam bölgeler yapılaşmaya teşvik edilmemektedir? İlimiz deprem bölgesidir. Yapılan binaların birkaç yıl sonra oturması sonucu ve bir deprem anındaki oluşacak sakatlıkları nasıl gidereceğiz. Neden çapak çayırı ve benzeri yerler TOKİ’ye verilmedi de şehrin en kıymetli yerleri verildi bu merak konusudur. HASTANEDE İMALAT HATASI VAR MI? Yapılan hastane buna en güzel örnektir. Sizlere birçok insanımızın bilmediği konuları burada açıklayacağım. Zemin zayıf olduğundan bina temeli yaklaşık 1000 adet kazık temel üzerine oturmaktadır. Aldığımız duyumlara göre kazık temel boylarının 3-5 metreeksik yapıldığı ve bazı bölgelerin altına hiç kazık yapılmadığı söylentileri dolaşmaktadır. Bu sebepten dolayı inşaatın oturduğu ve temelde yapılan su izolasyonlarının da yırtılmasının kaçınılmaz olduğu aşikardır. Yırtılan izolasyonların arasından zemin sularının bodrum kata sızdığı görülmektedir. Allah korusun olası bir depremde büyük zarar göreceği kaçınılmazdır. Bu konunun ihbar neticesinde savcılık tarafından da incelendiği söylentileri mevcuttur. Bir an öncede çözülmesini beklemekteyiz.Radyoloji ünitesi  kendi yerine değil biyokimyanın yerine yerleştirilmiştir.Bu hem personele hem de hastalara aşırı radyasyon yüklemektedir. Ayrıca konu ile ilgili TOKİ duyarsız kalmış olup, akla Kamu ihale Kurumundaki gibi yolsuzluk iddiaları gelmektedir. Bir yılda sözde yapımı tamamlanan inşaat iki yılda ancak açılabilmiştir. Kamuoyu bu binanın sağlamlığını haklı olarak hep tartışmaktadır. ŞEHİR DÜZENLEMESİ PLANSIZ En az bir yıldır yaz ve kışın tamamında şehir yolları köy ve dağ yollarını aratır vaziyette adeta insanımıza işkence çektirilmiştir. Bu iş programının düzgün yapılamamış olmasından kaynaklanmıştır. Yakın tarihte yapım çalışmaları başlamıştır. Umarız bu kışı sıkıntısız geçiririz. Kadayıfçı oğlu kavşağında neredeyse her gün ağır kazalar olmaktadır. Bu kavşağa acil çözüm bulunmalıdır. İL BAŞKANLARI TOPLANSIN Her ne olursa olsun yaşamaktan gurur duyduğumuz bu şehrin elbette birçok problemleri vardır. Sosyo-ekonomik sıralamada 43. Sırada yer alıyoruz. Çözecek te yine bizleriz. Katkı sağlamak için mecliste grubu bulunan veya bulunmayan bütün siyasi parti il başkanlarının ayda, iki ayda veya en geç üç ayda bir toplanmasını teklif ediyorum. Hatta bir toplantıyı kendi aramızda yaparsak ikinciyi Sivil Toplum kuruluşu başkanları ile birlikte yapmamızda fayda vardır. İstişare sünnettir ve çok hayırlıdır. Böyle bir toplantının yapılmasında ilk hamlenin iktidar partisi il başkanı değerli dostum Mehmet Zeybek’ten gelmesi beklenir. Yakışan budur, teklif bizden. Hatta bu toplantıları Sayın valimizin başkanlığında gittikçe genişleyecek şekilde de yapabiliriz. Bu teklifimizin bir şekilde hayata geçirilebilmesi için siz basınımızın da desteğini bekliyoruz. İLK HEDEF MAHALLİ İDARELER MHP. Olarak mahalli idareler seçimleri hazırlıklarımız hızla devam etmektedir. Amacımız her yerde aday göstermektir. En doğru adaylarla yola çıkacağız. Her belde ayrı ayrı değerlendirilecektir. Belediye başkanı, il genel meclisi ve belediye meclis üyesi adaylarımızda belli kriterler arayacağız. Belediye başkan adaylarımızı kamuoyu araştırması ile tespit edeceğiz. Kapımız herkese açıktır. İnşallah hak ettiğimiz oyu alacağız. Sığınılacak liman MHP’dir. Afyonkarahisarda da tek umut MHP’dir. Katılımlarınız için hepinize tekrar teşekkür ederiz.