CHP Afyonkarahisar İl Başkanı yalçın görgöz gündeme dair basın açıklaması yaptı.
İŞTE O AÇIKLAMA;
Suriyelilerden sonra giderek hızlanan Afgan sığınmacı akını ülkemizin güvenliğini, toplumsal barışını, geleceğini ve ekonomik durumunu tehdit eder hale geldi. Sınırlarımız adeta yolgeçen hanına döndü. Bu duruma haklı olarak tepki gösteren muhalefet partilerine karşı iktidar partisinin sözcüleri, Türkiye ekonomisi ve sanayisinin sığınmacılar, mülteciler ve yabancı göçmenler sayesinde ayakta kaldığını söylemiş olmaları, halkımızı, çalışanlarımızı, işsizlerimizi ve iş insanlarını ziyadesiyle üzmüştür.
Öncelikle Suriyeliler ya da Afganlar geri gittiğinde ülke sanayisinin ve ekonomisinin çökeceğini savunmak, Türkiye ekonomisinin gerek kamu gerekse özel sektörünün yüz yıla yaklaşan üretim, imalat, sanayi, ihracat, dışa dönük büyüme, küresel rekabet birikimini ve gücünü yok saymaktır, inkâr etmektir.
2011 yılında çıkan iç savaşla ülkemize akın eden milyonlarca Suriyeliyi ve Taliban’dan kaçarak sınırlarımıza dayanan Afganları Türkiye’nin sanayisinin ve ekonomisinin kurtarıcısı, ayakta tutan direkleri olarak görmek gibi akıl dışı bir açıklama kabul edilemez.
TÜİK’in işsizlik ve istihdam rakamlarının gerçekliği tartışılırken, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, ülkemizdeki Suriyelilerin işgücü piyasasındaki yeri ve çalışma koşullarına yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl 9 Şubat’ta yayınlanan ‘Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler’ araştırmasının sonuçlarına göre, 27 milyon kişinin istihdam edildiği Türkiye işgücü piyasasında çalışan Suriyeli sayısı 950 bin! Bunların yüzde 91,6’sı kayıt dışı, kaçak ve sosyal güvencesiz şekilde istihdam ediliyor. Ticaret, inşaat, imalat sanayi ve tekstil Suriyelilerin en çok istihdam edildiği sektörler.
Her 3 Suriyeli işçiden 1'i tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörlerinde çalışıyor. Sokakta ya da yasa dışı şekilde çalıştırılan 5-14 yaş arası Suriyeli çocuk sayısı 130 bin. Ayrıca istihdam edilen Suriyeliler 48 saatlik haftalık yasal çalışma süresinin çok üzerinde sürelerle ve çok daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor.
ILO araştırmasına göre, Suriyeli çalışanların yüzde 53,7'si haftada 50 saatten fazla, yüzde 34,7'si ise haftada 60 saat veya daha fazla çalıştırılıyor. Dolayısıyla 27 milyonluk Türkiye istihdam piyasasında 950 bin kişiyle yer alan ve ağırlıkla niteliksiz işlerde çalışan Suriyelilerin ülke ekonomisini, sanayisini ayakta tuttuğunu, eğer giderlerse sanayinin çökeceğini öne sürmek, iktidarın ülkeye büyük bedellere mal olmaya devam eden sığınmacı politikalarını savunabilmek için yalan ve bahane üretmekten öte bir şey değildir. Ayrıca ILO araştırmasında saptanan ağır ve insanlık dışı koşullarda sığınmacıların ucuz iş gücü hatta köleler olarak istihdamına suskun kalmak da vicdansızlık, adaletsizliktir. Sömürüyü övmek, insanların 5-14 yaşındaki çocukların 50-60 saat esir gibi çalıştırılmasına göz yumarak, onay vermektir. Bu tablo iktidarın sığınmacı sömürüsüne yaklaşımını ve gerçek zihniyetini de apaçık sergilemektedir.
Saray iktidarının uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sonucunda yaratılan milyonlarca genç işsizler ordusunun varlığını ve yarattığı sosyal sorunların da asla göz ardı edilmemesi gerekiyor!
İŞTE O AÇIKLAMA;
Suriyelilerden sonra giderek hızlanan Afgan sığınmacı akını ülkemizin güvenliğini, toplumsal barışını, geleceğini ve ekonomik durumunu tehdit eder hale geldi. Sınırlarımız adeta yolgeçen hanına döndü. Bu duruma haklı olarak tepki gösteren muhalefet partilerine karşı iktidar partisinin sözcüleri, Türkiye ekonomisi ve sanayisinin sığınmacılar, mülteciler ve yabancı göçmenler sayesinde ayakta kaldığını söylemiş olmaları, halkımızı, çalışanlarımızı, işsizlerimizi ve iş insanlarını ziyadesiyle üzmüştür.
Öncelikle Suriyeliler ya da Afganlar geri gittiğinde ülke sanayisinin ve ekonomisinin çökeceğini savunmak, Türkiye ekonomisinin gerek kamu gerekse özel sektörünün yüz yıla yaklaşan üretim, imalat, sanayi, ihracat, dışa dönük büyüme, küresel rekabet birikimini ve gücünü yok saymaktır, inkâr etmektir.
2011 yılında çıkan iç savaşla ülkemize akın eden milyonlarca Suriyeliyi ve Taliban’dan kaçarak sınırlarımıza dayanan Afganları Türkiye’nin sanayisinin ve ekonomisinin kurtarıcısı, ayakta tutan direkleri olarak görmek gibi akıl dışı bir açıklama kabul edilemez.
TÜİK’in işsizlik ve istihdam rakamlarının gerçekliği tartışılırken, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, ülkemizdeki Suriyelilerin işgücü piyasasındaki yeri ve çalışma koşullarına yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl 9 Şubat’ta yayınlanan ‘Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler’ araştırmasının sonuçlarına göre, 27 milyon kişinin istihdam edildiği Türkiye işgücü piyasasında çalışan Suriyeli sayısı 950 bin! Bunların yüzde 91,6’sı kayıt dışı, kaçak ve sosyal güvencesiz şekilde istihdam ediliyor. Ticaret, inşaat, imalat sanayi ve tekstil Suriyelilerin en çok istihdam edildiği sektörler.
Her 3 Suriyeli işçiden 1'i tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörlerinde çalışıyor. Sokakta ya da yasa dışı şekilde çalıştırılan 5-14 yaş arası Suriyeli çocuk sayısı 130 bin. Ayrıca istihdam edilen Suriyeliler 48 saatlik haftalık yasal çalışma süresinin çok üzerinde sürelerle ve çok daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor.
ILO araştırmasına göre, Suriyeli çalışanların yüzde 53,7'si haftada 50 saatten fazla, yüzde 34,7'si ise haftada 60 saat veya daha fazla çalıştırılıyor. Dolayısıyla 27 milyonluk Türkiye istihdam piyasasında 950 bin kişiyle yer alan ve ağırlıkla niteliksiz işlerde çalışan Suriyelilerin ülke ekonomisini, sanayisini ayakta tuttuğunu, eğer giderlerse sanayinin çökeceğini öne sürmek, iktidarın ülkeye büyük bedellere mal olmaya devam eden sığınmacı politikalarını savunabilmek için yalan ve bahane üretmekten öte bir şey değildir. Ayrıca ILO araştırmasında saptanan ağır ve insanlık dışı koşullarda sığınmacıların ucuz iş gücü hatta köleler olarak istihdamına suskun kalmak da vicdansızlık, adaletsizliktir. Sömürüyü övmek, insanların 5-14 yaşındaki çocukların 50-60 saat esir gibi çalıştırılmasına göz yumarak, onay vermektir. Bu tablo iktidarın sığınmacı sömürüsüne yaklaşımını ve gerçek zihniyetini de apaçık sergilemektedir.
Saray iktidarının uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sonucunda yaratılan milyonlarca genç işsizler ordusunun varlığını ve yarattığı sosyal sorunların da asla göz ardı edilmemesi gerekiyor!
Bu memleketin en büyük eksikliği muhalefet eksikliğidir.memleket terör örgütü pkk nın sabotajları ile yanarken muhalefetin pkk yı aklarcasina sürekli hükümeti suçlaması pkk ve uzantısı parti ile ilgili tek kelam etmemesi milleti düşündürüyor.at gözlüklerini çıkartıp halkın arasına girip millet bizim hakkımızda ne düşünüyor biz chp atatürkün partisiydik bir zamanlar bize ne olduda pkk ve fetö gibi cibiliyetsiz terör örgütlerini lanetleyemiyoruz diye kendilerine öz eleştiri yapmalılar
Eskilerden bir söz geldi aklıma İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır demişler önce siz kendi önünüzü eşeleyin sonra başkalarına çamur atmaya kalkın ha şunu da unutmayın attığınız çamurda ilk sizin eliniz batacaktır. İktidar beceriksiz ise sizin genel müdürünüz ne? Arka arkaya 9 seçim kaybetmiş ve hala hangi yüzle CeHaPe'nin başında durabiliyor. Sizin Genel Müdürünüzün durumu da o halde Yüzsüzlük...
iktidar beceriksiz ise sizin yaptığınız bir becerik bir icraat gösterir misiniz...
Hep yıkıcı olmak zorunda mısınız? Yazık, yazık, yazık