GİZLİ CENNET EBER GÖLÜ Kısa bir aradan sonra yeniden sizlerle olmak güzel. Yollara düşeli insanın ufku da, görgüsü de değişmeye başlıyor. Ne güzel söylemiş atalar, çok okuyan mı?, çok gezen mi? diye. Elbette okumak kadar güzeli yok, okuyan insan çok bilir ama, gezerek görmek de inanın okuyan kadar bilgi sahibi oluyor. Gitmediğin yer senin değildir diye yola çıktım. Doğma büyüme 34 yıllık Afyonkarahisar çocuğuyum. Ama hala görmediğim ve bilmediğim o kadar çok güzellikler varmış ki, geçen yıllara yanıyorum. Bazen yanından geçip gittiğimiz, göz ucuyla baktığımız yerlerin arkasında gizli cennetlerin olduğuna tanıklık ediyorum. Bunu elbette sizlerle paylaşmazsam haksızlık ederim. İşte size gizli cennet Eber Gölü.   Çay’dan yola çıkıp Sultandağı’na giderken Eber’e girmek istedi canım. Uzun zaman olmuştu Eber’i görmeyeli. Allah bir daha yaşatmasın ama, 2002 depreminde ayak basmıştım Eber ve çevresine. Belediye Başkanı Ali Kara ile buluştuk önce beldeyi gezdik daha sonra göl kenarına giderek geçmişi konuştuk. O günleri kimse hatırlamak bile istemiyor. Zaten o günlerden geriye de hafızalardaki acılardan başka bir şey kalmamış. Belde adeta yeniden inşa edilmiş. Başkan Kara -Kemal bey sen hiç Eber gölünü gezdin mi? Diye sordu. Nasıl cevap vereceğimi şaşırdım. Afyonkarahisarlı biri olup da Eber’i gezmedim desem ayıp kaçacak. Gezdim desem başkanla gölü gezme imkanından mahrum kalacağım. Özellikle de Kızılderili kayıklarını anımsatan sandala binmek ne güzel olur. -Hayır başkanım kısmet olmadı -Hadi o zaman birlikte gezelim bende sana rehberlik yapayım. Bir kayık ayarlandı. Aslında kano gibi bir şey ancak, minik bir patpat motoru ile hareket ediyor. Çarşaf gibi duran Eber Gölü sularını yararak sazlıkların arasından geçiyoruz. İlk etapta ortalık da göl görünmüyor. Kamış ve sazlıkların içinden ilerledikçe göl görünmeye başlıyor. gerçi göle başkan ve yöre halkı ayna diyorlar ama olsun. Biz ilerlerken başkan göl hakkında bilgiler veriyor. Gölde yaşayan balıklar, kuşlar, kamış ve sazlıklardan geçimini sağlayan insanlar, kapanın Seka’nın bölgeye verdiği zarar, balıkçılık bunların bir çoğunu biliyorum ama yinede başkandan patpat gürültüsü içinde dinlemek bilgimizi pekiştiriyor. Ancak başkanın söylediği bir şey beynimde şimşeklerin çakmasına neden oluyor. -Kemal bey diğer göllerde olmayan bir özelliği var Eber gölünün. İrili ufaklı onlarca yüzer ada var gölde. -Yüzer ada ne demek başkan. Ada dediğin sabit olmaz mı? Yüzer ada, 30-40 bin metre karelik adalar var. Kamışlar ve onların kökleri zamanla bir birine öyle bir geçmiş ki yüzer adalar ortaya çıkmış. Bu adaların üzerinde birçok arkadaşımızın göl evi var. Bazen misafirlerimizle güzel bir dinlenme imkanımız oluyor. Heyecanım bir kat daha artmıştı. Bir an önce yüzen adayı ve gölde ada evini görmek için can atıyordum. Zaman zaman karşımıza çıkan balıkçı kayıkçılara selam vererek gölün içinde ilerliyorduk. Sadece beş dakika sonra başkan bir yeri işaret etmeye başladı. -İşte karşı adaya çıkacağız. Orada çok güzel bir ev var. Gerçekten kamışların arasında iki köpek bizi görünce heyecanla zıplıyorlardı. Adaya yaklaştıkça 1+1 göl evi karşımızdaydı. Biraz çekinerek de olsa kayıktan inerek adaya adım atıyoruz. Müthiş bir heyecan kamış adasında bulunan göl evini geziyoruz. Bir kez daha kendimden utandım. Afyonkarahisarlı olup da burayı bilmemek, bu güzellikleri gezmemek çok tuhafıma gitti doğrusu. Bir an kendimi cennette zannettim. Burası bana göre Afyonkarahisar’ın gizli cenneti. Her Afyonkarahisarlı bu gizli cenneti görmeli.