Türk Ocakları Afyon Şube Başkanı Yavuz Osman Birdane, son günlerdeki tartışmaları değerlendirdi, Birdane “gerçek tarihi anlatmalıyız” dedi.   İŞTE O AÇIKLAMA: Son günlerde bazı basın ve yayın organlarında Ecdadımızla ile ilgili gerçeği yansıtmayan çarpıtmalar nedeniyle bir basın bildirisi hazırlanmıştır. Birdane “Gerçek tarihi anlatmalıyız” Son günlerde bazı basın ve yayın organlarında Ecdadımızla ile ilgili gerçeği yansıtmayan çarpıtmalar nedeniyle bir basın bildirisi hazırlanmıştır. Gençlerimizi yeniden yürütecek ve var edecek fikirlerdir, idealdir, İslam ahlakı ve ülke sevgisidir. Son 40 yıla baktığımızda gençlerimizin her bakımdan büyük bedel ödediğini ve gençliğimizi yok etmek için büyük oyunlar tezgahlandığına şahit oluyoruz. Yeni bir çağ açacak diye beklenen nesillerde tökezlemeler görülmektedir. Gençlerimizi yeniden var etmek, için devlet ve millet olarak büyük çaba sarf etmeyiz, gençlerimizi yararsız sanal alemden kurtarıp, onlara gelecek vaat edip, idealler aşılamalıyız. Asımın nesli derken ciğeri yanıyordu Akif’in, Çile nesli derken ölüm hakikatini hayatın tam göbeğine yerleştiren bir gençlik istiyordu Necip fazıl. En Önemlisi yalan söylemeyen ve gerçek tarih anlatmalıyız. En basiti 46 yıllık padişahlık döneminde toplam 1.5-2 sene sarayında oturabilmiş diğer zamanlarını at sırtında Allah aşkıyla savaş meydanlarında geçirmiş kanuni Sultan Süleyman’ la ilgili çevrilen dizi başta olmak üzere. ve daha ne çarpık ilişkilerle çevrilmiş diğer dizilerdeki tüm toplumumuzun bilinç altına yerleştireliden karelere bir bakın. Yarım asra yakın devletin başında durmuş ama başı dönmemiş bir insan olan Kanunî Sultan Süleyman, kılı kırk yararcasına yaşayan adalet timsali ve hakperestlik abidesi bir insandı. Hakk’ın emanetini harp meydanında teslim etmek istemiş, Ordu Zigetvar kalesi önlerindeyken vefat etmişti. Menkıbeye göre; Kanunî, hastalığı esnasında yanında bulunanlara bir sandık vererek vefatında bu sandığın da kendisiyle beraber gömülmesini vasiyet etmiş, dinimizde eşya ile gömülmek caiz görülmediğinden sandık kabre konulmamıştır. Sandığın içine bakıldığında, Kanuni’nin verdiği hükümler için Şeyhülislam’dan aldığı fetvalar bulunmuştur. Bunu görenler “Sultanım, sen kendini kurtardın; bilmem ki, biz ne yapacağız…” demiştir. Kanunî Sultan Süleyman halkın kendilerini muhteşem bir törenle karşılayacağını öğrenince, nefsini kontrol etmek için şehre girmek için gece karanlığını bekler, tevazu ve maneviyatını yaralayacak hislere girmekten endişe ederdi. Osmanlı, İslam bayrağını dalgalandırma misyonunu üstlenmiştir. Osmanlı tarihte üst üste zulüm ve ihanetlere de uğramıştır. Bugün ise Osmanlı’ya sövme ve vefasızlık miras bırakılmak istenmektedir. Ama unutulmamalıdır ki, İslâm âleminin âdeta tırpanlandığı, fikir, düşünce adına dümdüz edildiği dönemlerde eğer Osmanlı olmasaydı, bugün dünyada adalette olmazdı, İslâm dünyası da olmazdı, Müslümanlık da kalmazdı. Şayet Osmanlı sultanları harem, içki ve eğlence müptelası, olsaydı, peşi peşine yapılan o başarıların gerçekleşmesi asla mümkün olamazdı. Allah Teâlâ Osmanlı’ya o büyük vazifeleri yaptırmışsa, yüksek maneviyatın ve mefkureye sahip olmasından kaynaklanmaktadır.      Sinema filmleri, televizyon dizileri ve medya yorumları vasıtasıyla Osmanlı Sultanlarını harem, içki ve sefahat müptelası, sarayı da eğlence yuvası olarak göstermek tarihi gerçeklere terstir. Ayrıca Osmanlı’yı yerden yere vuran bir kısım Batılı yazarların kötü niyetlerine alet olmak demektir.     Böyle bir yanlışı masum göstermek için sanat düşüncesinin ardına da sığınılamaz. Millete mal olmuş şahsiyetleri karalamak ve adice şeylere alet etmek, sanatın gölgesinde de olsa küstahlıktır.             İstikbalimizi emanet edeceğimiz gençlere; dilimiz, edebiyatımız, tarihimiz, dinimiz, sanatımız, folklorumuz, örf, adet ve ananelerimiz, kısaca kültür ve medeniyetimiz, çok dikkatli ve şuurlu bir şekilde öğretildiği taktirde, milletimizin özü de değişmeyecektir. Her şey vatan, millet, istiklal, bayrak, milli ve manevi değerler içindir… Doç Dr. Yavuz Osman BİRDANE Afyonkarahisar Türk Ocağı Şube Başkanı