Acaba her dahinin, üstün yeteneklinin, özel yeteneklinin, sanatçının, bilim adamının illa ki bir tahtasının eksik mi olması gerekiyor?..   Kim bilir, dahiler belki de akıl ve beyinleriyle bu şekilde baş edebiliyorlar, belki de bu şekilde boşalıyorlar.   Mantıken bakıldığında, üstün zekalı birinin yaşam oyununda da aklını kullanarak mutlu olması gerekmez mi?..   Buna “duygusal zeka” demekle birlikte “üstün zekalı bir bireyin duygusal zekası gelişememiş olabilir” diyerek mantıki varsayımımızı bir kenara koyalım.   Çok tanıdığımız dört dahinin “tahtası eksik” ya da “garip” özelliklerini sizlerle paylaşayım, şüphesiz ki bu örnekler çoğaltılabilir…   Amerika’nın yetiştirdiği tek satranç şampiyonu Antiamerikan Bobby Fischer 11 Eylül’de şunları söylemiş: “Ne kadar güzel haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar; ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi iş tersine tepiyor… Amerika yeryüzünden silinmeli…” Fischer 2008 yılında İzlanda’da İzlanda vatandaşı olarak ölmüş…   Dünya klasik müzik tarihinin en önemli sanatçılarından olan Beethoven, etrafındaki insanlara çok kaba davranıyor ve herkesle kavga ediyormuş. Daha sonradan sağır olması da  onun ve etrafındakilerin hayatını daha da zorlaştırmış. Evinde çalışanları hırsızlıkla suçluyor ve kızdığı zaman karşısındakilere birşeyler fırlatarak kendini rahatlatıyormuş. Sürekli pis kıyafetler giyen ve çok aksi olan Beethoven hiç evlenmemiş.   Edison herkesin tanıdığı bir dahi . Peki dahi olmakla, az uyumak arasında bir bağlantı var mı acaba? Edison hayatı boyunca kısa uykularla hayatını devam ettirmeyi başardı ve hiçbir insanın bütün bir geceyi uyuyarak geçirmemesi gerektiğini söyledi. Edison uykudan , sevdiklerinden , yemekten , yani hayatın bütün nimetlerinden kendini uzak tutarak bütün konsantrasyonunu sadece işine vermiş.   Rönesans döneminin İtalyan mimarı, mucidi, matematikçisi, müzisyeni Leonardo Davinci de tıpkı diğer dahiler gibi kolay bir hayat geçirmemiş. Onun da diğer dahiler gibi garip özellikleri varmış. Mükemmele ulaşma arzusu onu sürekli olarak yaptığı işleri yarım bırakmasına sebep oluyormuş. Buna rağmen onun en ünlü eserlerinden olan Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği yapıtlarını tamamlamayı başarmış. Davinci de 8 saatlik deliksiz bir uyku uyumaktansa 15 er dakikalık molalar vererek uyumayı tercih ediyormuş. İşlerine tam olarak konsantre olamayışının sebebi de az uyku uyuması olarak gösteriliyor.   Evet, “bir veya birden çok tahtalarının eksik” olması dahilerin bir özelliği olsa gerek. Ama, vicdani, ahlaki ve insani tahtaları eksik olan dahilerin dünya insanlığına verdiği tahribat çok daha fala tehlikeli olabiliyor.   [email protected] (http://www.ustunveozel.com/dahilercatlaktir.htm)