SOMA VE İNSAN 13.05.2014 tarihinde akşam saatlerinde Soma kömür ocaklarından birinde patlama meydana geldi. Şu an (10.00) itibarı ile resmi en son açıklamaya göre 282 kişinin öldüğü açıklandı. Bakan Yıldız son 12 saatte canlı insan çıkmadığını da belirtti. Buradan bakınca içeride kalan 200 ün üzerinde olduğu söylenen insanların sağ çıkma ihtimalinin çok az olduğu hepimizi daha fazla üzmekte, umutlarımızı tüketmektedir. Biz 14.05.2014 sabahında Soma’daydık. Önce Soma Devlet Hastanesi’ne gittik. Hastanede yaralı sayısının az olması dikkat çekiciydi. Ambulanslar çok yoğun çalışıyor ancak gelen ambulanslardan maalesef canlı insan çıkmıyordu. Halk merakla, korkuyla tanıdıklarının sağ çıkmasını bekliyor, 35 km. uzaktaki kömür ocağı ile hastane, morg ve mezarlık arasında mekik dokuyordu. Aradan saatler geçiyor, halk sabırsızlanıyor, açıklamalar ve beklentiler tatmin etmediği için daha fazla hırçınlaşıyordu. Kömür ocağının kapısı ana-baba günü, çevresi ise çok fazla kalabalıktı. Belirlenen yerler polis ve jandarmanın çevirdiği kordonla çevrilmişti. Dikkatleri çeken şeylerin başında her zaman ki gibi, görevlilerin halka karşı davranışlarının çok sert ve saygısızca olduğu idi. İnsanlar yakınlarını kaybetmenin acısıyla birlikte, itilip-kakılmanın, önemsizleştirilmenin acısını, üzüntüsünü yaşıyordu. Böyle olunca isyanları da artıyordu. 14 Mayıs Çarşamba öğleden sonra, sırasıyla Başbakan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP heyeti ve HDP eş başkanı Sabahat Tuncel ziyaretlerini yaptılar. Soma ilçesine dönen Başbakan Erdoğan patlamayla ilgili açıklama yaparken, bir gencin tepki göstermesi üzerine, her zaman ki tavrıyla cevap vermeye kalkmış, bunun üzerine halkın büyük tepkisiyle karşılaşmış ve maalesef kaçmak zorunda kalmıştır. Sonrasında yaptığı açıklamalar ise daha da üzüntü vericidir. “Literatürde iş kazası diye bir şey var” diyerek 1800 lü, 1900 lü yıllarda yaşanan iş kazaları ve maden patlamalarından örnekler vererek bu yaşananların doğal olduğunu anlatmaya çalışması gerçekten düşündürücüdür. Başbakanın sözünü ettiği yıllar kapitalizmin henüz bilinmediği, farkına varmadığı yıllardır. O yıllarda yaşanmış iş kazalarını günümüzle bağdaştırması anlamsız olduğu gibi, halkı, insanlığı hiçe saymaktır. Dikkatlerimizden kaçmayan şeylerin birisi de sendikaların etkisizliğinin çok net bir biçimde görülmesidir. On yıllardır sadece ücret sendikacılığı yaparak, çalışanların sosyal haklarının birer birer yok edilmesine göz yuman sendika ve sendikacılar, bu olayların oluşmasında hükümet ve diğer yetkili olanlar kadar sorumludurlar. Bu yaşanan acı olayı, herkesin insani açıdan değerlendirmesi, ona göre önlemler alınması gerekir. Önce insan diyen bir anlayışın hakim olması kaçınılmazdır. NOT: Halen Soma’da olduğumuz için bugün yapılacak ortak basın açıklamasına katılamayacağım. Saygılarımla..