Mustafa Dağhan’ın yazısı Biz batıya, batı bize özeniyor… Resmi temaslarda bulunmak üzere Moğolistan’a giden Başbakan Erdoğan, Moğol mevkidaşı Altankhuyag tarafından Sukhbaatar Meydanı’nda Türk Milletinin ilgisini çeker ve tarihi hatırlatır tarzda resmi törenle karşılandı. Başbakan Erdoğan’ın, Cengiz Han’ın ordusunu temsil eden atlı ve süvari birliklerle karşılanması çok anlamlı, bir o kadar da şanlıydı. Tören kıtasında bulunan Cengiz Han’ın ordusunu temsil eden atlı ve süvari birlikler Moğolların geçmişine ne kadar düşkün olduğunu gösteriyor… Komünist Rusya SSCB (dağılmadan önce) Moğolistan’ı destekliyordu. Komünist Rusya etkisindeki Moğolistan’da Cengiz Han’dan bahsetmek tamamen yasaklanmış, hatta tabu idi. SSCB’nin dağılmasından ardından demokrasiye geçiş yapan Moğolistan’da Cengiz Han Moğol halkında tarihteki yerini alarak Moğolistan’ın gururu olmuştur. Cengiz Han Moğol politik kimliğinin en önemli figürüdür. Daha doğrusu tek figürüdür. Cengiz Han tüm Türk ırkını bir bayrak altında toplamayı hedeflemişti. Ve bu hedefinde de başarılı oldu. İşte bundandır ki Başbakan Erdoğan’ın karşılama töreninde Cengiz Han’ın ağırlığını görüyoruz… “Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, Bir komutan bir orduyu, Bir ordu bir ülkeyi kurtarır” diye meşhur bir söz vardır. Oysa bu söz Cengiz hanın sözleridir. Cengiz Han bir savaş öncesinde ordularına söylediği bir söylevinde: “Bir çivi kaybolduğu için bir nal kayboldu Bir nal kaybolduğu için bir at kayboldu Bir at kaybolduğu için bir atlı kayboldu Bir atlı kaybolduğu için bir haber kayboldu Bir haber kaybolduğu için bir savaş kaybedildi Ve bir savaş kaybedildiği için bir krallık yok oldu” der. Dünyada demokrasi geliştikçe ülkeler kendisi oluyor, örfüyle, adetiyle, töresiyle kendisini yaşıyor… Bunun en tipik örneğini Başbakan’ın Moğolistan ziyaretinde yaşadık… Türkiye bir geçiş döneminde… Türkiye bu geçiş döneminden sonra kendisini mi yaşayacak, yoksa doğu ile batı arasındaki arabesk bir kültürü mü temsil edecek? Tüm dünya devletlerinin övündükleri geçmişinden daha şanlı bir geçmişimiz var bizim… Ama maalesef tarih kokan, asalet dolu, adalet dolu, sevgi-saygı ve maneviyat dolu geçmişimizden hem bihaberiz, hem de soyumuzdan utanırcasına kutlu atalarımızın, şanlı askerlerimizin adını bile anmıyoruz… Düşünsenize, Obama’yı, Netenyahu’yu, Putin’i veya herhangi bir devlet başkanını şanlı Yeniçerilerimizin Mehteran bölüğü ile karşıladığımızı… O dönemin şanlı savaşçılarını canlandıran kıyafetlerle, atlı sipahilerle ve mehteran bölüğünün hücum marşıyla adamları karşılasak kötü mü olur? Onlara geçmişte de, bugün de ne kadar şanlı olduğumuzu göstermez miyiz? Bize göre küçücük Bulgaristan bile çetecileriyle karşılıyor liderleri… Hani o şanlı askerimize karşı hainlik eden çetecilerle… Halbuki o çeteciler, onların milli kahramanı… Bizim koskoca, dünyayı 600 yıl adaletle yönetmiş şanlı Osmanlı İmparatorluğumuz var… Şanlı askerlerimiz var… Biz bunu yapmıyoruz… Neden…? Nedenini ben söyleyeyim… Çünkü biz geçmişimizden bihaberiz, çünkü biz geçmişimizle övünmek yerine atalarımızın açığını aramakla meşgulüz, geçmişteki güzellikleri görmek yerine, hatalarla uğraşıyoruz. Çünkü bizi televizyon bağımlısı yapmışlar, biz okumuyoruz… O dönemi biz hep asmak, kesmekten ibaret zannediyoruz… O dönemi peçeli, sarıklı, cübbelilerin oluşturduğu cahil halktan ibaret zannediyoruz… Osmanlı halkı senden-benden daha kültürlüydü, haberiniz olsun… Tıpta, fende, uzay biliminde ve daha birçok alanda bugün bile dünya da birçok ülke, bizde dahil, o dönemin bilimine ulaşamamıştır… Biz o dönemi recm (taşlayarak öldürme) uygulayan bir sistem zannediyoruz… Halbuki Osmanlı’da bir kez bile recm uygulanmamıştır… Dedik ya biz sıkı bir televizyon izleyicisiyiz… Türk filmlerinde yıllardır Osmanlı’yı recm uygulayan, asan-kesen bir toplum olarak tanıtmadılar mı? Halbuki Osmanlı İmparatorluğu’nun kanunları öyle adaletli bir yönetim şekliydi ki bugün Amerika, Osmanlı’dan aldığı birçok kanunu uyguluyor… Aradaki fark Osmanlı’da Hilafet vardı, Amerika’da başkanlık sistemi var… Biz ise, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nu Fransa’dan, Medeni Kanunu İsviçre’den, eski Türk Ceza Kanunu’nu İtalya’dan, Türk Ticaret Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nu Almanya’dan, Borçlar Kanunu’nu Almanya ve Fransa’dan örnek almışız… Halbuki elin Avrupalısını, Amerikalısını örnek alacağımıza şanlı geçmişimize adam gibi dönüp bir baksak, her şeyi yeniden çözeceğiz ve eminim yeniden dünya lideri olacağız… Özellikle de Anayasa değişikliği gündemde iken, Osmanlı İmparatorluğu’nun kanunlarına iyice bir bakın derim… (Denge Gazetesi)