Bazen bir şeyi anlatmakta zorlanırsınız… “Yani” dersiniz, “Çünkü” dersiniz, “Hani” dersiniz, “Ama” dersiniz, “Öf be” dersiniz, “Demek oluyor ki” dersiniz… Anlatamazsınız… Hadi baştan: “Şöyle diyeyim…” Bu durumlarda başvurulan yol “Nasıl anlatmalı?”dır… Artık karşı taraf düşünsün:“Nasıl anlatmalı?..” Aslında anlatacak bir şey yoktur… Ya da anlatacak şey anlatılamaz… Biz yine de anlatmaya çalışalım: Kongre kulislerini yazmaktaki amacımız, AK Parti’nin iç işlerine karışmak değil. Zaten, haddimize de değil. Parti de problem varmış havasını vermek hiç değil. MHP’den, DP’den eski Fazilet ve Refah Partisinden olup yakın tarihe kadar AK Parti’ye ilgi duymayanlar, ilçe başkanlıkları seçimi yaklaşınca nedense görev kapma yarışına girdiler.  İrtibatlarının aracılığıyla ilçe başkanlıklarına aday bile oldular. İşte; sonuç ortada… Bolvadin ilçe başkanlığına aday gösterilen muhterem, eski Fazilet Parti’sinin ilçe başkanı. Henüz AK Parti’nin üyesi bile değil. Toplam 400 delegeden 397’sini çıkaran aday, aday gösterilmiyor, sadece 3 delege çıkartabilen il yönetim kurulu üyesinin işaret ettiği aday, tek aday olarak işaret ediliyor. Böyle bir seçimin demokratik olmayacağını anlatmak istedik. Daha “nasıl anlatmalı?” Evet, dediğim dedik diyenlerdenseniz. Aklınızda bulunsun. Fransızca’da oui yazılıyor. Vıyyy diye okunuyor! **************** DEVEKUŞU… Damat Efendiye sordular: “Dizide ki Sümbül Ağa ile senin Sümbül Serkan Ağa arasında fark var mı?” “Var..” dedi Damat Paşa; “Bizim Sümbül hadım’lı değil..” Sordular; “O kadar sıkıntın varken, spor lüks arabalara nasıl binebiliyorsun?..” “Uçmayı seviyorum, kuşum ben” dedi, Damat Paşa. “Uç o zaman” dediler. “Uçamam ki, deveyim ben” dedi.. Bir nevi devekuşu sendromudur bu. Yakınları üstüne gidince, kafayı toprağa gömer, kıçıyla dinler… Beyni yumurtasından küçük olduğu için, paydaşlarından habersiz iş yaptığını zanneder. Peki.. Damat Paşa deve midir? Kuş mu?