Afyon’da insana saygı minimum”   Tırnak içinde yazdığım bu başlık benim şahsi yorumum değil. Üst kat komşumun Ramazan ayını geçirmek üzere Afyonkarahisar’a gelen kızı ve damadının rahatsızlığını özetleyen bir başlık. “Ek olarak Afyon’da herkes kafasına göre yaşayabiliyor. Geçerli ortak kurallar yok.” Bana bu durum birkaç gün önce sahur vakti aktarıldı. Sahura kalkıncaya kadarki sürede saat 00.00’dan sonra bir türlü kesilmek bilmeyen gürültü bu sözlerin sarf edilmesine neden oldu. Saatler gece yarısını gösterdiğinde istirahat anlamında olabildiğince sessiz olunması gerektiğinin farkına varmak Afyonkarahisar’da çok mu güç? Bu gürültü kirliliği, şehir merkezinde Cumhuriyet Mahallesi’nde yaşanıyor.İki tane adam geliyor, geniş bir aracın içinden çıkıp bir apartman altındaki dükkanının önünde diz üstü bilgisayarlarını açıp sabaha kadar yüksek sesle sohbet ediyorlar. Hırlı mı hırsız mı, kimin neyi kimin fesi belli olmayan bu adamlar acaba bu cureti nereden alabiliyor? Rahatsızlık bununla sınırlı değil. “Bize de buyurun gelin.” vb sözlerin gecenin karanlığında yankılandığı güzel Afyon’dan çirkin manzaralar şehir dışından gelen misafirlerin haklı tepkilerini ortaya koyarken başı da yere eğiyor. 28 Temmuz Cumartesi akşamı saat 23.35 sıralarında yine aynı muhitte yaya yolu üzerine oturarak yüksek sesle sohbet edip çekirdek çıtlayan bir grubun oluşturduğu gürültü üzerine polise haber verildi. Ancak sonuç alınamadı. Afyonlular olarak, bu şehirde ikamet eden insanlar olarak rahatsız olmak bir tarafa il dışından gelen insanların il hakkında edindikleri intiba asıl temel sorundur. Ege’nin yıldızı Afyonkarahisar marka kent olma yolunu böyle mi kat edecek? Ayağı taşa takıldığında söven, saydıran, küfür eden ve bunu “Afyon küfürü” gibi yeri anlamı olmayan bir şekle büründürerek mi? Sövgüyü dile tesbih ederek mi? Müslümanlığı görüntüde ve sözlü anlamda elden bırakmayan, amma hiçbir din kategorisi ile bağdaşmayan tavırlarla mı? Delikanlıyı, genç kızı, çoluğu, çocuğu saat 23.30 itibariyle sessiz olmaya, duşu, banyoyu, tuvaleti bu saat diliminde dikkatli kullanma noktasında uyarmak, velhasılı sessizliğe davet etmek gerekmiyor mu?   Burcu Aydın, Kocatepe Gazetesi