Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Eğitim Fakültesi tarafından “Adalet ve Ahlak” konulu konferans düzenlendi.

Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Bayram Çetinkaya koordinesinde gerçekleştirilen ve Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Hatipoğlu’nun konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe Eğitim Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Ahmet Ali Gazel ve Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Bilal Uysal ile birlikte öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Abdullah Kaptan konferans salonunda gerçekleştirilen etkinlikte adaletin hep dışarıda arandığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Hatipoğlu, öğrencilerden kendi kendilerine adaletli olup olmadıklarını sormasını istedi. Hatipoğlu, “Ailede adaleti tesis etmek, çocukta adaleti tesisi etmek, insanın kendi içinde adaleti tesis etmesi gibi konuları hep yanlış anladık. Biz adaleti hep dışarıda, sosyal çevre ile olan ilişkilerimizde yapmamız gerekenler olarak biliyoruz. Lütfen herkes evine, yurduna gittiğinde ‘ben kendime adaletli miyim?’ diye bir soru sorsun. Kendinize adaletli misiniz? Kaçıncı sınıfta olursanız olun. Üçüncü sınıfta okuyorsanız, ‘Ben üçüncü sınıf üniversiteli birisinin durduğu yerde duruyor muyum?’ sorusunu kendinize bir yöneltin. Hepimiz bunu yapmak zorundayız. Çünkü adalet dediğimiz şey, öncelikli olarak insanın kendisine, kendi nefsine, kendi uzuvlarına olan adaletidir. Bunu bu şekilde anlamak ve idrak etmek, ileride adalet ile ilgili çok önemli sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.

Adaletin tesisi ile ilgili örneklemelerde bulunan Hatipoğlu, AKÜ Hukuk Fakültesinde sınav itirazında bulunan bir öğrenci ile ilgili anısını öğrenciler ile paylaşan Hatipoğlu, şöyle konuştu:

“Hukuk Fakültesinde bazen İdare Hukuku dersinin sınavları sıkıntılı olabiliyor. İdare Hukuku soyut bir ders çünkü. Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğünü kurum olarak öğrencilere anlatmak zor olabiliyor, bu açıdan da idare kavramını ve idare hukukunu gerçekten kavramak zor. Bir gün bir öğrenci geldi, sınav sonuçlarına itiraz etti ve kıstaslarımın ne olduğunu sordu. Yani cevap anahtarını istiyor benden. Ben de o öğrenciye, ‘kıymetli arkadaşım, benim ufak evlatlarım var. Onlar 25 sene sonra bir haksızlığa uğradığında, hak talebi için Afyonkarahisar Adliyesine gittiğinde, onların hak talebini bildirecekleri hâkimin, savcının sen olduğunu düşünerek sınav kâğıtlarınızı değerlendiriyorum’ dedim.”

Fıtrat üzerine de değerlendirmelerde bulunan Hatipoğlu, şunları kaydetti:

“Bir şeyi yerli yerine koymamak zulümdür. Bilgisayarın yeri buradaysa, burada durmalı. Yani bir nevi fıtrat üzerine yaşamaktır bu. Doğuştan sana kodlanmış şeyle, o ahlak ile yaşamaktır. Bu ahlak, aslında yaratıldığında Rabbinin sana kodladığı temel yapıdır. Fıtratın bir anda, sağdan soldan hiçbir yardım almadan ya da etkileme olmadan söyleyebildiği bir şeydir. Bu anlamda fıtrat çok muhteşem bir şeydir, vicdan ile desteklenir. Vicdanını kaybeden insanın fıtratı bozulmuş demektir. Ondan tefrit bekleyebilirsiniz. Aşağı ve yukarı çok hareket eder, orta yolu bulmaz. Aslında adalet ve ahlakın bir itidal ortak özelliği vardır. Ortadan gitmek demektir. Bir araca bakın, bir konferans salonuna bakın ve kendi aranızda ‘burada fıtrata aykırı şeyler neler?’ diye tartışın. Çünkü itidali bulmamız da insanlara göre değişir oldu. Herkes için itidal farklı bir şey oldu. Tabii ki mekâna ve zamana göre değişebilen bir şeydir ama böyle olmamalı. Bu salonda tüm koltuklar kırmızı ama ortada dört koltuğun sarı olduğunu düşünün. Buradan baktığınızda o koltukların fıtrata aykırı olduğunu düşünürsünüz. Fıtrata aykırılık insanları ifrata ve tefrite götürür. Davranışta da bu durum böyledir.”

Etkinlik, öğrencilerin sorularının cevaplanmasının ardından sona erdi.