Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Cuma Hutbesi: "Vakıf, Yaratan’a Hürmettir, Yaratılana Merhamettir"

Diyanet İşleri Başkanlığı, 09 Mayıs 2025 tarihli Cuma hutbesini “Vakıf: Yaratan’a Hürmet, Yaratılana Merhamet” başlığıyla yayımladı. Türkiye genelindeki tüm camilerde okunan hutbede vakıf geleneğinin İslam medeniyetindeki merkezi rolüne vurgu yapılırken, vakıf değerlerinin istismarı ve yozlaştırılması konusunda dikkat çekici uyarılarda bulunuldu.

Hutbede, vakfın İslam’daki köklü geçmişi ve Hz. Peygamber’in (s.a.s) örnekliğinde nasıl şekillendiği anlatıldı. Medine’deki su sıkıntısına Hz. Osman’ın Rûme Kuyusu’nu satın alarak çare bulması, vakıf anlayışının tarihi bir örneği olarak hutbede yer aldı.

“Vakıf, insanlara faydalı olmanın kurumsallaşmış halidir”

Hutbede vakıf; “yardımlaşma ve dayanışmanın kurumsallaşmış hali” olarak tanımlandı. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadisiyle bağlantı kurularak, müminlerin mal varlıklarını sadece kendileri için değil, tüm mahlûkatın faydasına sunmaları gerektiği vurgulandı.

"İslam medeniyeti, aynı zamanda bir vakıf medeniyetidir"

İslam tarihinde vakıf kurumlarının camilerden medreselere, hastanelerden aşevlerine kadar toplumun her alanına hizmet sunduğu belirtilen hutbede, Osmanlı’dan günümüze vakıf anlayışının hayırla yâd edilen birçok esere kaynaklık ettiği ifade edildi. Peygamber Efendimizin, "Kişinin kendi malı, ölümünden önce hayır yoluna har­cayıp vakfettiği malıdır" hadisine yer verilerek, kalıcı hayır eserleri bırakmanın önemi hatırlatıldı.

Vakıf istismarı uyarısı: "İnancımıza ve gençlerimize zarar veriyorlar"

Hutbenin en dikkat çeken bölümlerinden biri ise, bazı vakıf ve dernek görünümlü yapıların dini ve ahlaki değerleri istismar ettiği yönündeki sert uyarılar oldu. Özellikle eğitim, kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren bazı yapıların “dijital mecralar da dahil olmak üzere gençlerin zihin dünyasına zarar verdiği” vurgulandı. Diyanet, bu tür oluşumların yardım ve hizmet adı altında İslam’a aykırı faaliyetler yürüttüğünü belirterek, bu durumun dini sorumluluk açısından ağır bir vebal olduğunu hatırlattı.

“Vakıf mallarına zarar vermek kul hakkıdır”

Hutbede, bağışlanan mal ve mülklerin vakfiyeye uygun şekilde kullanılmasının hem dini hem de vicdani bir yükümlülük olduğu ifade edildi. Vakıf gelirlerini amaç dışı kullanmanın “vakfiyelerde yer alan lanet ifadelerine muhatap olma” anlamına geldiği açıkça belirtildi. Bu durumun sadece bağış sahibine değil, o bağıştan faydalanan tüm insanlara karşı da büyük bir ihanet olduğu vurgulandı.

“Hayrın anahtarları, şerrin kilitleridir”

Son ders Bakan Yardımcısından
Son ders Bakan Yardımcısından
İçeriği Görüntüle

Vakıfların İslam medeniyetinin kalıcı mühürleri olduğu belirtilen hutbe, Kur’an-ı Kerim’den “...Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz…” ayetiyle sona erdi. Müminlere, iyilik ve hayırda yarışmaları, vakıf kurumlarını koruyup yaşatmaları çağrısı yapıldı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) “İnsanoğlu, yiyip tükettiği, giyip eskittiği veya hayır yapıp ahirete gönderdiğinden başka malın mı var?” hadisiyle, mal ve servetin gerçek değerinin ancak Allah rızası için harcandığında kazanacağı hatırlatıldı.

Ahirete göçen hayırseverlere rahmet, yaşayanlara dua

Hutbe, geçmişte vakıf kültürüne katkıda bulunan hayır sahiplerine rahmetle, halen yaşayanlara ise sağlık ve afiyet dualarıyla tamamlandı.