Her yıl 24 Temmuz tarihinde herkes basın bayramı kutlamak için bir biriyle yarışıyor.

Kahvaltı verenler, öğle yemeği düzenleyenler, akşam gece düzenleyenler, çiçek gönderenler hele Facebook’tan mesaj gönderme olayı yok mu? Sormayın gitsin.

İyide güzel kardeşim 24 Temmuz ne?

Basından sansürün kaldırılışı.

Nasıl kalktı bu sansür?

24 Temmuz 1908 tarihine kadar sarayın memurları gelip gazeteleri inceliyor ve hangi haberlerin çıkıp çıkmayacağına onlar karar veriyordu.

24 Temmuz 1908 tarihinde yürekli gazeteciler karar alıyorlar ve gazetelerin girişlerinde etten duvar örüp sansür memurlarını içeri sokmuyorlar.

Tarihte ilk defa 25 Temmuz sabahı gazeteler sansürsüz bir şekilde çıkıyor.

Yıllar sonra basın bayramı için bir tarih belirlemek isteniyor.

O nedenle basının dayanışma ve sansüre dur deme tarihi olan 24 Temmuz Basın bayramı olarak kabul ediliyor.

Elbette Türk basın tarihinde basının hür ve özgür olduğu dönemler oldu.

Yaşları 30’un üzerinde olanlar iyi bilir.

Ama daha genç kuşak maalesef böyle bir dönemi yaşayamadı.

O nedenle 24 Temmuz gazeteciler için bir bayram değil.

Ve asla bayram olarak da kutlanmadı.

Ama Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı olan gerzekin 30 Ağustos Zafer Bayramı için “Toplumun genelini ilgilendiren bir bayram değil” diyor ya.

Doğru söylüyor, damarlarında Türk kanı olmayanlar, kendini Türk hissetmeyenler için 30 Ağustos Zafer Bayramı olamaz.

Onlar için olsa olsa yenilmişliğin kuyruk acısı olur.

24 Temmuz’da gerçekten gazeteciler için bir bayram olarak kutlanmadı.

Verilen davetlere kerhen katıldıkları bir formalite oldu.

Bana göre asıl önemlisi 10 Ocak Çalılan Gazeteciler günü.

Ama onu da kimse önemsemiyor.

Buradan illaki basın bayramı düzenleyecek olanlara bir önerim var.

Kahvaltı, öğle yemeği, akşam buluşması yapacağınıza sadece oteller ve yeme içme ünitelerine para kazandıracağınıza bu şehirde gerçekten geçimini gazetecilikten sağlayan kaç tane basın emekçisi varsa onlara kahvaltı, yemek vereceğinize 50-100 TL’lik alış veriş çeki verseniz.

Onlarda o çeklerle belki çocuğuna bir ayakkabı, belki bir kıyafet alsa daha anlamlı olmaz mı?

Verdiğiniz kahvaltı ya da yemek 3-5 saat sonra vücuttan çıkıp gidiyor.

Biliyor musunuz Afyon’da kaç tane gazeteci işsiz?

Kaç gazeteci evine ekmek götürmek için bugün kimden 150-200 liralık reklam alabilirim diye elpençe durmak zorunda kalıyor.

Kaç gazeteci bir cafeye oturduğu zaman çay parasını kim ödeyecek diye bir birinin gözünün içine bakıyor.

Kaç meslektaşım ev kirasını ödeyemiyor?

Birçok gazeteci meslektaşım asgari ücretin altında yaşam mücadelesi veriyor farkında mısınız?   

Ne garip bir meslek, gündüz valiyle, belediye başkanıyla toplantılara katıl.

Akşam eve ekmek götürecek cebinde paran olmasın.

Sonra çıkıp gazeteciler neden tarafsız değil, neden yandaş, neden yalaka diyorlar.

Gazetecide ev geçindiriyor.

Çocuk yetiştiriyor.

Kira ödüyor, yeme içme, giyinme ihtiyacı var.

24 Temmuz Basın Bayramını kutlarken birde bu açıdan bir bakın.

Hadi bakalım basın bayramını kutlamaya buyurun.