Kendinde keramet var zannedip takım elbisenin içinden “iğreti pozlar” veren, kendini itibarda üst seviyede zannederken boyunun ölçüsünü yeni öğrenen, her “hıyarım” diyene tuzlukla koşan, her salataya limon olan zat-ı muhteremleri gazete sayfalarında, çarşıda-pazarda, ekranlarda gördükçe merhum Ali Türk Keskin’in “Zamane adamı” isimli şiiri geliyor aklımıza…
Afyonkarahisar’ın yetiştirdiği değerli şairlerden merhum Ali Türk Keskin’in taa 1948 yılında Afyonkarahisar’da kaleme aldığı o şiiri okuyalım hep birlikte:
Zamane adamı
***
Bir bakarsın devrilir,
Bir bakarsın sivrilir,
Çeşitli yüzü vardır.
Eskiyince çevrilir,
Şu zamane adamı.
***
Paralı parti seçer,
Camide safa geçer,
Bedavadan bulursa,
Rakıyı susuz içer,
Şu zamane adamı.
***
Dokunursan is olur
Koltuklara süs olur
Üç-beş metelik için;
Eski dosta küs olur,
Şu zamane adamı.
***
Emsalsizdir hüneri
Tonla bulur şekeri
Doldurur kasasını,
Dökmeden alın teri,
Şu zamane adamı.
***
Kara borsa gülüdür,
Siyaset bülbülüdür.
İş anında yok olur,
Palavra Herkül’üdür.
Şu zamane adamı.
***
Kafası Ruhba kokar,
Dilini frenk sokar.
Yaldızlı purosunu
Yangın yerinden yakar
Şu zamane adamı.
***
Yapanla yapan olur,
Yıkanla, yıkan olur,
Unutulur zannetme,
Gün gelir bakan olur
Şu zamane adamı.
***
Memur olsa, baş olur,
Kurak olsa, yaş olur,
Ektiğini biçerse,
Bir gün gelir taş olur
Şu zamane adamı.
SEZER KÜÇÜKKURT – KOCATEPE GAZETESİ