Manisa’nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen kazada şimdilik 282 işçimiz hayatını kaybetmiş, yüzlerce işçiden haber alınamamaktadır. Bu toplu katliam tüm ülkeyi yasa boğmuştur. Soma’da yüzlerce işçinin canına mal olan patlama bir kaza değil, yeterli iş güvenliği tedbiri alınmadığı için göz göre göre gelen bir iş cinayetidir. Küreselleşme sürecine paralel olarak özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma gibi emeğin örgütsüzleştirilmesi politikalarıyla, her türlü güvencelerden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçiliği özendirilmektedir. Bunların sonucu olarak da iş kazaları ve meslek hastalıklarında resmi istatistiklere yansımayan bir artış vardır. Manisa Soma’da meydana gelen bu üzücü olay, güvencesiz çalışma, kayıtdışı çalışma, taşeronluk, ucuz işçilik, ucuz maliyetin ülkemizi getirdiği noktayı gözler önüne sermektedir.  Son yıllarda yaşadığımız iş cinayetlerine ne yazık ki bir yenisi daha eklenmiştir. Bu bölgede madenlerdeki son iki yıl içinde yaşanan ölümlere bakarsak bu olayın da göz göre göre geldiğini söyleyebiliriz. 4 Eylül 2012 tarihinde çıkan yangında yaralanan 3 işçiden 1’i ölmüş, 4 Ekim 2012’de çıkan yangında 4’ü ağır 9 işçi yaralanmış ve 12 Kasım 2012 tarihinde çıkan yangında ise 2’si ağır 9 işçi yaralanmıştır. En son 20 Ekim 2013 günü aynı madende meydana gelen yangında 1 işçi hayatını kaybetmiş, 27 işçi de yaralanmıştır. 2012 yılında yalnızca maden sektöründe 81 işçinin, 2013 yılında ülke genelinde 1235 emekçinin ve 2014 yılının daha ilk dört ayında en az 369 emekçinin ağır ve denetimsiz çalışma koşullarında hayatını kaybettiği düşünüldüğünde, yaşanan bu can kayıplarının “ihmal” ya da “kaza” olarak geçiştirilemeyeceği ortadadır. Kârlarına kâr katmaktan başka bir amaçları olmayan, bunun için insanların hayatlarıyla oynayan firma sahipleri, yöneticiler,  bu ülkede köle düzenini hakim kılmak isteyenler, doymak bilmeyen açlıklarıyla emekçilerin canlarını hiçe sayanlar, bakanlar dahil tüm sorumlular hesap vermelidir. Ülkemizde her gün ortalama 176 iş kazası olmakta, 3 emekçi yaşamını kaybetmekte ve 5 emekçi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmektedir. Bu nedenle ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa‘da birinci, dünyada Hindistan ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada yer almaktadır. Artık bu kazalarda kaybettiklerinin ardından ağlamak istemiyoruz. Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma‘da madende yaşanan iş cinayetleri, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakıldığının açık bir göstergesidir. 2010 yılında Gelik Karadon’da ölen 30 işçiyi ve 7 Ocak 2013′te Kozlu’da ölen 8 işçiyi hala unutamadan yaşadıklarımız bizleri daraltmaktadır. Bugüne kadar iktidar kaza ve facialarda sorumluları hiçbir zaman açıklanmadı, onlarca kişinin hayatını kaybettiği olaylar Takdir-i İlahi diye anlatıldı. İhmallerden bahsedilmedi. Gensoru önergeleri hep reddedildi. Ama her facianın ardından sonuç yine aynı oldu. Muhalefet tarafından verilen önergeler dikkate alınmadı. Yetkililere sormak istiyoruz: Geçtiğimiz yıl 13 yaşında pres makinasına sıkışıp can veren akranı gibi madende can veren bu çocukların ölümüne de “kader’ diyebilecek misiniz? Hayatını kaybedenlerin yaş ortalaması 25.  Genç fidanların bile bile ölümüne ne diyeceksiniz. AKP Hükümeti, bugünlerde Meclis‘e sunacağı taşeron ve istihdam yasasıyla emeği daha da köleleştirmeye çalışmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz. İş cinayetlerini artıracak bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve yasa Meclis‘e getirilmemelidir. Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir. Bu olaylar belleklere kazınmalı ve iş cinayetlerinin yaşanmaması için alınacak önlemler biran önce sendikaların, meslek odalarının katılımı ile kamu yararı gözeten bir perspektifle belirlenerek hayata geçirilmelidir. Soma`daki facia, Mersin-Akkuyu`da ve Sinop`ta yaşanabilecek olası bir nükleer santral faciasında ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizi de göstermektedir. Artık afeti yöneten değil, riski yöneten bir yaklaşımın ülkemizin her köşesinde biran önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. İş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde “önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği” anlayışı yerleştirilmelidir. Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıklardır. Bizler facianın sorumluları bulunup hak ettikleri cezaları alana kadar konunun takipçisi olacak, bu faciaya sessiz kalmayacağız. “Zaman gelir sessizlik ihanet olur”. Bizler bu cinayetlerin sorumlusu olarak düşündüğümüz başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı başta olmak üzere tüm sorumluları istifaya davet ediyoruz. Yaşadığımız bu büyük acı nedeniyle hayatını kaybeden işçilerimize Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve tüm ulusumuza sabır ve başsağlığı, yaralı kardeşlerimizin bir an sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz.  Ülkemizin başı sağolsun.     Cumhuriyet Halk Partisi                                                        Milliyetçi Hareket Partisi KESK                                                                                    Türk-İş Türkiye Kamu-Sen                                                               Eğitim-İş Atatürkçü Düşünce Derneği                                                 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Türkiye Emekliler Derneği                                                    Türkiye Gençlik Birliği